Annesi 87 yaşındaki Fecire Yürek ve 12 Eylül darbesinde mağdur olanların yakınlarıyla birlikte Kahramanmaraş Adliyesi önüne gelen Ali Ekber Yürek'in ağabeyi Mehmet Yürek, kardeşinin 7 Mayıs 1981'de 24 yaşındayken gözaltına alındığını, 18 gün sonra da cesedinin kendilerine teslim edildiğini söyledi. "Hücresindeyken parkasının ipiyle kendini asmış" denildiğini aktaran Yürek, 12 Eylül 2010'da yapılan Anayasa Referandumu'nun ardından darbeyi gerçekleştiren generallere karşı yargı yolunun açılmasıyla şikayetçi olduklarını kaydetti.

'DOSYA TOP GİBİ DÖNÜP DURUYOR'

Başlatılan soruşturmanın üzerinden 1,5 yıldan fazla zaman geçmesine rağmen dava açılmadığını anlatan Mehmet Yürek şöyle konuştu:

"Bu soruşturmada 91 kişi mağdur veya müşteki kapsamında yer aldı. Ancak soruşturma çok yavaş ilerliyor. Dosya 3 kez Malatya Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı'na gitti. 2 kez Ankara'ya gönderildi. 3 kez Afşin'e geldi. Ardından tekrar Malatya'ya, oradan da Tunceli'ye gitti. Şimdi de Kahramanmaraş merkeze döndü. Dosya top gibi dönüp, duruyor."

'12 EYLÜL'ÜN ACISINI UNUTTUK'

Soruşturmanın uzamasına tepki göstermek ve açlık grevi yapmak üzere Kahramanmaraş'a geldiklerini, ancak Tunceli'den acı bir haber aldıklarını belirten Yürek, şöyle konuştu:

"Yani Maraş'ta Türk derin yapısıyla adalet önünde hesaplaşmak için yola çıkarken, bizi arkamızdan Kürt derin yapısı vurdu. Dün Tunceli- Ovacık Karayolu üzerinde CHP Milletvekili Hüseyin Aygün'ün kaçırıldığı yerde, yeğenimiz Taner Tokmak ve bir arkadaşı tahrip gücü yüksek bir patlayıcıyla havaya uçuruldu. Biz şimdi 12 Eylül'ün acısını unuttuk, bu acıyı yaşıyoruz."

'SİLAHLI MÜCADELE DÖNEMİ BİTTİ'

Bu saldırı nedeniyle yapacakları açlık grevini 31 Aralık'a ertelediklerini, ilerleme olmazsa ölüm orucuna başlayacaklarını kaydeden Mehmet Yürek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Buradan, bu tür eylemleri yapan ister PKK, ister TİKKO, ister MKP, kim olursa olsun, bu işleri yapanlara sesleniyorum; Bu söylemin sahibi Deniz Gezmiş'le aynı somunu parçalamış, İbrahim Kaypakkaya ile aynı tasta çorba kaşıklamış 68'li bir devrimcidir. Hala da devrimcidir, sapına kadar da devrimcidir, bunu da bilsinler. Sizin kuracağınız hiçbir sosyalist devlet, devrim devleti veya Kürt hareketinin getireceği bir Kürt devleti o çocuklarımızın, yani kendilerinin canlarından daha önemli değildir. Burada 32 yıl önceki yaramızla Türk derin devletiyle hesaplaşmaya geldik, ama şimdi Dersim dağlarına dönüyorum ve buradan bütün Dersimli'lere çağrıda bulunuyorum. Ben annemi alıp buradan Dersim'e geçiyorum. Parçaladıkları Taner'in annesi Hatice'yi alıyorum, dağlara yürüyorum. PKK mı yapıyor, TİKKO mu yapıyor, gelsin bizleri öldürsünler. Artık çocuklarımızı, insanlarımızı, askerimizi, polisimizi, savcımızı öldürmesinler. Gelsinler bizi öldürsünler, eğer ölüm onlara bir devrim getirecekse, bir Kürt devleti getirecekse, gelsin bizi öldürsünler. Silahlı mücadele dönemi bitmiştir."

ANNESİ KÜRTÇE AĞIT YAKTI

Ali Ekber Yürek'in annesi 87 yaşındaki Fecire Yürek de, ölen oğlu için gözyaşı döküp Kürtçe ağıtlar yaktı. Fecire Yürek, "Bu kapıda gelip kendimi asacağım. Beni, oğlumu işkenceyle öldüren kimlerse onların kapısına götürün. Kendimi orada asacağım. Sapasağlam gönderdiğim oğlumu kemik yığını, ceset olarak geri verdiler. Kimse bunlar hesap versinler" dedi.



LY(BY/COŞ)