Şahin, şunları söyledi:


"Kumrular saldırısında vefat eden insanlarımızın, 30'a yakın yaralımızın hiç mi önemi yok? Kumrular saldırısı sadece bakanın ağzından çıkan 'adet' kelimesine indirgeyecek kadar basit ve hafif mi soruyorum? Suçlu ayağa kalk sen Kumruları unutturamazsın, bombacıyı masum gösteremezsin. Bombacının adını bilen yok. Şunu da bilen yok o bombacı yakalandı. Muhalefet medya millete duyurdu mu, o bombacının yakalandığını? Gelelim 'adet' kelimesine. Arapça bir kelimedir, Türkçesi sayıdır, Kürtçesi centtir, yani Farşça kökenlidir. Şimdi sayı kelimesiyle, adet kelimesi aynı anlama gelir. Bir olayda 'Can kaybı sayısı kaçtır?' diye sorar mıyız? 'Can kaybı adedi kaçtır?' diye sorar mıyız? Sorarız. 'Can kaybı adedi 3'tür' demenin ne yanlışı var, neresi yanlış bunun? Soruyorum peki hadi ben yanlış söyledim. Birine diyeyim ki, Nazım Hikmet'in eserlerini oku kardeşim, orada 'adet'in nerede, nasıl kullanıldığını göreceksin. Birileri der ki, 'Nazım Hikmet'i ben sevmem', eskiden sevilmezdi. Ben bu sözün altına imzamı atıyorum, aynen kabul ediyorum. Beğenmeyebilirler. Peki Ömer Seyfettin'i oku kardeşim, Reşat Nuri Gültekin'i oku. Onun eserlerinde adet kelimesinin nerede, nasıl kullanıldığına baktın mı? Yok."


"BİR TÜRK DİL KURUMU UZMANI, BİR ŞEY SÖYLESE DİYE 8 AYDIR BEKLİYORUM"


Muhalefet partilerinin de "adet" kelimesinin kullanımı konusunda kendisini eleştirdiğini hatırlatan Bakan Şahin, şöyle devam etti:


 "Cumhuriyet Halk Partili, Milliyetçi Hareket Partili ve tabi aynı yoldan, izden yürüyen, bazen arkadan, bazen önden yürüyen, barışın ve demokrasinin kelimelerinde esaretini tutsaklığını sahiplenmiş bulunan parti BDP. Peki, parlamentoda grubunuzun milletvekili sayısı kaçtır veya parlamentoda grubunuzun milletvekili adedi kaçtır ne farkı var? Merak ettim, 8 aydır bekliyorum, bir Türk Dil Kurumu uzmanı, bir edebiyat hocası, bir dil uzmanı kalksa da bir şey söylese. Biz bir hata yaptıysak, özür dilemesini de biliriz. Ama türkçe ve edebiyata, şiire gelince bu konuda kusura bakmasınlar. En az onlar kadar bu dersleri, bu kitapları, hem de uzman hocalarından tedris etmiş bir geçmişten geliyorum."


FATİHA'YI AHMET TÜRK'TEN DE OLSA DİNLEMEKTEN, MUTLU OLURUM


Bakan Şahin, Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk'ün, kendisinin TBMM kürsüsünde Fatiha suresini okuması gerektiği yönündeki sözlerine ilişkin olarak da, şunları söyledi: "Söz aldı bir tanesi, herhalde şaşkınlık, 'Ben Fatiha bilirim, Kuran bilirim, dinim şudur' falan dedi. Yaşlı da bir zat tabii, Sayın Ahmet Türk. Yaşına da saygı duyarım, insan olarak da saygı duyarım. Ama yaptığı işleri eleştiririz veya sorgularız. Dedi ki, 'İçişleri Bakanı sen Fatiha okumasını biliyor musun?' Orada zaman uzamasın, daha fazla gerginlik olmasın diye cevap vermedim. Ama buradan söylüyorum. Niye söylüyorum? Burası biliyor, benim Fatiha mı, Yasini mi, hangi sureleri ne kadar bildiğimi Diyarbakırlı da bilir, Ordulu da bilir, Rizeli de bilir. Ben bu eleştiriye doğrusu hiç üzülmedim. Sayın Türk, bana 'Fatiha bilmiyor' demekle, ben Fatiha'yı unutacak değilim. Allah'a şükür ben 5 yaşında Fatiha'yı kulaktan duyarak ezberledim. Ama bir şeye sevindim. Sayın Ahmet Türk, Fatiha'dan bahsettiğine göre Fatiha'yı en azından biliyor. Buna ben hakikaten çok sevindim, mutlu oldum. Yine anladım ki, tahmin ediyorum, Sayın Türk, Fatiha'yı bildiğine, ilgisi olduğuna göre, yüce Kitabımız'ın başka surelerini de ezberi olabilir, öyle temenni ediyorum. İnşallah günün birinde, bir şekilde, uygun bir yerde, onların çadır cemaatlerinde mi olur, Cuma da mı olur, tabi bizim de gidebileceğimiz bir ortamda okuması olursa, samimiyetle söylüyorum onu dinlemekten, onun arkasında, önünde, yanında durmaktan, Fatiha'yı Ahmet Türk'ten de olsa dinlemekten, Kuran-ı Kerim'i ondan da olsa dinlemekten ben bir Müslüman ferdi olarak mutlu olurum."


OU (MK) (FOTOĞRAF)