İşte CHP Milletvekili Hüseyin Aygün'ün o açıklaması:

Hatay valisi Topaca'nın makam tuvaletini 752 milyara 'altın kaplama' yaptığı, 'Fetullahçı Terör Örgütü Üyesi' oldukları için 80 işadamının derdest edildiği bir ortamda, 'örgütün lideri' Fethullah Gülen, ta Pensilvanya'dan ve birden, 'Tayyip'in damadı Berat Albayrak bana misafir oldu' diye bir açıklama yapıverdi.

İlahi hocaefendi seni kim ziyaret etmedi ki, Davutoğlu'ndan, Erdoğan'a, ellerinde Aydın Doğan'ın dosyasıyla 'yüksek yargı üyeleri'nden, askerlere, AKP'den, 'sanat, medya, cemiyet hayatımızdan' başka bir yığın gereksiz tipe, hangi birini sayalım?

Seçim öncesi olduğu için açıklamanın münasip sayılmayacağı muhalefet partisi üyesi bir çok politikacıya kadar herkes kapına yüz sürdü, bir 'hayır duası' aldı, ikbal için değil elbette, 'hizmet' idi tek amaçları.

Senin mesela bir ara bir burnun tıkandı, bizimkiler bile sana şirin görünmek için tam sayfa ilan vermediler mi? Onlardan biri mesela, senin bir televizyonunda geçen gün sanki dövünüyordu: 'Biz çok şanssızdık, o zaman bizim oralarda İmam Hatip yoktu, biz de okuyamadık' diye sana mesajlar gönderiyordu. Sen çıkıp şimdi bir yeniyetmeyi mi söylüyorsun! Ayıp, ayıp.

Demişsin ki, 'Berat Albayrak çalıştığım masamı gördü, ben vaktinde izdivaç yapsaydım, onun yaşında torunum olurdu, odamda özel mahiyetimde onu ağırladım, ikramda kusur etmedim, buna rağmen kaldığım yere malikâne diyorlar, bunlar vicdansız, bunlar akılsız, bunlar dinden uzaklaşmış.'

Ah hocam izdivaç yapsaydın ne iyi olurdu, senden gelecek 'inançlı mümin' torunlar, bu yeniyetmelere haddini bir güzel bildirirdi. Hayat işte, herkes ölecek. Senin de ömrün bu tıfıllara cevap vermeye vefa etmeyebilir. Neyse, üzülme, yetiştirdiğin 'altın kuşaklar' ne güne duruyor, değil mi?

Sen, kaldığın yere 'malikâne' denmesine hani 'vicdansızlık', 'dinden uzaklaşma', 'akılsızlık' demişsin ya, bak aklıma neler geldi: Senin polislerinin içeri attığı ve ölen Albay Ali Tatar, Albay Murat Özenalp, Kuddusi Okkır, bir geceyarısı evini bastığın Türkan Saylan'ı nedense hatırladım. Seninkiler bu masum insanlara, 'paşa paşa yatacaksınız' demişti. Adamlarının bu isimlere yaptığı çok 'vicdanlı' idi, bilirsin, hepsi öldüler, şimdi toprak altındalar.

Gazetecileri düşündüm: Soner'i, iki Barış'ı (bugünlerde senin ne olduğunu teşhir eden kitaplar yazıyorlar), KCK'den derdest ettiğin isimsiz mazlumlar. 5 yıl mı yattılar içeride? Seninkiler, yani savcı ve yargıçlar, TV'lerde kurduğun 'TV mahkemeleri', '5 yıl tutukluluk çok az, 10 yıl olsun' diyorlardı, hatırladın mı? İnsan unutmuyor işte.

Ya ordudan, yargıdan, iş hayatından, sahte delillerle, dijital hokus-pokuslarla, sahte ihbar mektuplarıyla uzaklaştırdığın binlerce insan? Neredeler? Ne iş yaparlar? Haberin var mı? Yok, çünkü sen onlara, 'zındıklar', 'kafirler', 'imansızlar' derdin, değil mi?

Gezi'de yürüyen, ölen, gözü çıkanlara ne demiştin hatırladın mı? 'Evlerinize girerler, pisletirler' diye yazmıştın. Çünkü yürüyenler, 'Mümin' değildi, değil mi? 'Ya Allah, Bismillah..' diye slogan atmayınca, 'sizden' olmuyor, değil mi 'hocam'? Berkin, Ali İsmail, Ethem, zaten hiç 'Mümin' olmadı, he 'vaiz efendi'?

Şimdi çıkıp, 'benim kaldığım fakirhaneye malikane diyorlar' deyip ferevan ediyorsun ya, 'Allah senin müstahakını' versin demiyorum. Tayyip Erdoğan ve diğerleriyle birlikte işlediğin tüm suçlardan yargılanasın diyorum.