'İzmir’den zirveye çıkanlardan İzmirli olmak' adını taşıyan panelde konuşan yazarlar, öğrencilere hayatlarının karar dönemlerinde kalplerinin sesini dinlemelerini önerirken, ne koşulda olursa olsun gazetecilik mesleğinden de vazgeçilmemesi gerektiğini vurguladı. İEÜ öğrencilerinin yoğun ilgi gösterdiği ve moderatörlüğünü Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC) Başkanı Atilla Sertel’in yaptığı panelde gençlere seslenen Hürriyet Gazetesi Yazarı Yılmaz Özdil, İzmir’de Yeni Asır Gazetesi’nde başlayan gazeteciliği 'Aklıyla değil kalbiyle düşünerek' tercih ettiğini söyledi.

ÇOK OKUNMANIN SIRRI: MC DONALD’S MODELİ

Türkiye’de çok okunmanın sırlarını da öğrencilerle paylaşan Yılmaz Özdil, şunları söyledi:

"Başka yerde şubesi olmamayı maharet sayan bir ülkede yaşıyoruz. Bu mantık beni çocukluğumdan beri çok rahatsız eder. Elbette Amerikan yanlısı değiliz ama hayran olduğumuz bir yaklaşım biçimleri var. İstanbul örneğinden gidersek bir Beyti Restoran var. Kaliteli bir et restoranı. Ama her gün gidemezsiniz. Her gün ziyafet çekemezsiniz. Onun muadili Sultanahmet Köftecisi’dir. Ona da hergün gidemezsiniz. Ama Mc Donalds’ı her gün yiyebilirsiniz. Sadece biz değil Kenya’daki kabileler de Çin’deki çocuklar da biliyor. Onu popüler kılan basit ve çabuk tüketiliyor olması. Gazeteyi de eğer psikopat değilsek saklamayız. Ekmekten daha kısa ömürlü tek üründür gazete. Ve eğer emekli değilseniz modern insanın bir gazeteye ayıracağı süre 20 dakikadır. 60 saniyesini bile bir yazara ayırabiliyorsa bu bir başarıdır. Bu perspektiften yola çıkarak çabuk okutabileceğimiz şekilde yazmamız gerekiyor. Bunu deneyin. Attığınızın yarısı gazetecinin egosudur. Onu matbaadan çıkardığınızda çok okunur."

Aynı zamanda koyu bir Göztepeli olan Özdil, Karşıyaka rekabetinin hatırlatılması üzerine Karşıyaka’nın da başarılı olması istediğini, İzmirliliği ön plana çıkarmak gerektiğini vurguladı.

"İŞ DÜNYASI İZMİR HALKINI KÖLE GİBİ SÖMÜRÜYOR"

Yılmaz Özdil, bir öğrencinin İzmir'deki yerel basında çalışmak istediğini ancak, okul bitince çalışma koşullarından kaynaklı İstanbul’a gitmek zorunda kalabileceğini söylemesi üzerine sert eleştirilerde bulundu. Türkiye’nin en büyük yerel gazetesinden yetiştiğini, bununla da onur duyduğunu vurgulayan Özdil, şöyle konuştu:

"İzmir’de gazetecilik yapmaya müsait bir iklim var. Bu iklim de yaşam biçimimizden kaynaklanıyor. Eğer özgür bir yaşam sürüyorsak, merak etmeyi öğreniyoruz. Ama baskıcı bir ortamda büyüdüysen o şehirde gazeteci olman imkansız. İstanbul'a gitmek zorunda değilsin. Mesleğini İzmir’de de sürdürebilirsin. Ben kendi adıma İzmir sermayesi, iş dünyası ile mücadele ediyorum. Çünkü neden? İzmir’de konserve fabrikasında çalışan mühendise 3 lira verilirken aynı şirket İstanbul’daki şubesinde aynı işi yapan mühendise 13 lira veriyor. Çünkü; İzmir iş dünyası, İzmir halkını köle gibi sömürüyor. İstisnaları ayırıyorum. İzmir’de doktor, avukat gibi gerçek meslek yapmıyorsanız İzmir iş dünyası size köle olarak bakıyor. İzmir bir yere varmak istiyorsa kendi vatandaşının kıymetini bilecek. İzmirli gazete patronları İzmirli gazetecileri sömürmekten vazgeçsin artık. Yeter mezara mı götürecekler bu kadar parayı? Kar edemiyorlarsa o gazeteleri kapatacaklar."

Özdil ayrıca koşullar değişmezse zorunlu olarak İstanbul’a gidildiğini de belirterek "Değişirse ben de geleceğim İzmir’e" dedi.

"KARAKTERİNİZDEN VAZGEÇMEYİN"

Hürriyet Gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök de liseden sonra üniversite eğitimi için İzmir’den ayrıldığını anlattı. Özkök, "İzmir, insana modern, farklı olma duygusunu veren bir şehirdir. Saçlarımı uzatmaya başladım. İzmir’de saçını uzatan ilk 3 çocuktan biri bendim" dedi.

Saçları uzun olduğu için pek çok eleştiri aldığına ancak yine de saçlarını kesmediği için hayatın kendisine yardımcı olduğunu söyleyen Özkök, şöyle devam etti:

"Kafamın içindeki saçları hiç kesmediğim için hayat bana yardımcı oldu. Söyleyceğim şu; İzmirlilik, genç insana farklı olma kudreti, karakteri veren bir şehirdir. Sakın ola ki sizi siz yapan bu karakterinizden asla vazgeçmeyin. Çünkü o farklılık insanı hep daha ileri götürür. O sayede cüretkar yazar, gazeteci çıkar."

Kendisinin de çoğu zaman duygularıyla karar verdiğini hatırlatan Özkök, "Düşünmemek kavramı üzerine onlarca makale var. Karar alırken düşünmemenin, kalbine göre karar vermenin ne güzel olduğu artık sürekli anlatılıyor" diye konuştu.

Gençlere mutlaka fark yaratmaları ve İngilizce’yi çok iyi bilmeleri gerektiğini de anlatan Özkök, şöyle devam etti:

"Bu devirde kimse padişah değil. Kimseden korkmuyorum. Bu devirde her padişahın ömrü belirlidir. Her padişah öyle kalmak istiyorsa o padişahlığı hakedecek bir şey yapması lazım. Korkmayın, çekinmeyin, açık olun, çoğulcu, demokrat olun, insanları dinlemeyi, saygı göstermeyi öğrenin."

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ile İzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC) Yönetim Kurulu Başkanı Atilla Sertel de iki gazeteciyi anlattı ve İzmir’den çok başarılı gazetecilerin yetiştiğini vurguladı.