Hüda-Par'ın kuruluş çalışmaları, kapatılmadan önce Mustazaf-Der'in merkezine ev sahipliği yapan Diyarbakır'da tamamlandı.

Kuruluş dilekçesini başkent Ankara'da İçişleri Bakanlığı Genel Sekreterliği'ne veren Yılmaz, ''Halkın yeni bir parti ile temsil edilme ihtiyacı olduğuna inanarak hazırlıkları tamamlayıp partimizi kurduk'' dedi.

Anadolu Ajansı'nın aktardığına göre, Yılmaz, Mustazaf-Der'in kapatılmasının ardından parti kurma çalışmasına başladıklarını dile getirdi.

Yılmaz, yeni partiyi, "sistemin değil halkın partisi; halkın içinden çıkan, hakkın ve haklının savunucusu olmaya aday bir parti" diye tanımladı.

Partinin amaçlarını ise Yılmaz şöyle özetledi: ''Bu toplumda, bu ülkede; huzurun, barışın, adaletin, kardeşliğin tesisi için çalışacağız ve bu doğrultuda ülkenin tüm sorunlarına adalet, kardeşlik ve hakkaniyet içinde çözüm üreteceğiz.''

Kürt siyasetinde rekabet artacak

Taraf gazetesi 11 Aralık günkü sayısıda, Yılmaz'ın görüşlerine yer vererek, Hüda Par'ı kurma fikrinin, Filistinli direniş örgütü Hamas'ın sürgündeki siyasi lideri Halid Meşal ile yapılan bir görüşmeye dayandığını aktarmıştı.

Haberde, Hüda Par'ın çıkış noktasının, "Kürt sorunundaki çözümsüzlüğün yarattığı boşluk" olduğu belirtilerek, yeni partinin, iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi ile Kürtlerin yaşadığı illerde oy tabanı geniş olan Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) arasındaki rekabetten yararlanabileceği belirtiliyordu.

BDP'li milletvekili Altan Tan

"Kürt siyasetinde de önemli olan kimin neler söylediğidir. Yani bu ister AK Parti olsun, ister Hüda-Par olsun, ister BDP olsun; söylenecek sözler ve takip edilecek politikalar önemlidir."

Taraf yazarı Kurtuluş Tayiz'e göre, "Hüda-Par'ın AKP'yi, daha çok da BDP'yi endişelendirdiğini söyleyebiliriz." Kürtlerin oyuna talip partilerin daha fazla çalışması gerekeceğini dile getiren Tayiz, "İktidar partisi olarak AKP, Kürt sorununda çözüm üretemezse, dindar oylar BDP yerine belki de bu yeni partiye kayacaktır" diye yazdı.

Tarihsel olarak Kürt siyasi hareketlerinin merkezi olan Diyarbakır'da yerel yönetimlere BDP hakim.

Başbakan Tayyip Erdoğan ise BDP'yi, PKK'nın güdümünde olmakla suçluyor.

PKK'nın silahlı mücadele başlattığı 1984'ten bu yana Türkiye'de yaklaşık 40 bin kişinin hayatını kaybettiği tahmin ediliyor.

Kapatma gerekçesi Hizbullah bağlantısıydı

1990'lı yıllarda özellikle Türkiye'nin -Kürtlerin yoğunlukta olduğu- Güneydoğu bölgesinde işlenen çok sayıda cinayetten sorumlu tutulan Hizbullah hareketi de "terör örgütü" kabul ediliyor.

Mustazaf-Der'i kapatma kararı veren Diyarbakır 2. Asliye Hukuk Mahkemesi, dernek üyelerinin "şerri esaslara dayalı teokratik bir devlet kurmayı amaçlayan yasadışı Hizbullah terör örgütünün amacı doğrultusunda faaliyetlerde bulunduğunu" gerekçe olarak göstermişti.

Mustazaf-Der son yıllarda Batman ve Diyarbakır'da binlerce kişinin katılmıyla düzenlediği Muhammed Peygamber'in doğumunu kutlama törenleriyle medyanın dikkatini çekmişti.

Hüda-Par'ın kurucularından Sait Şahin ise Hürseda Haber adlı internet sitesinde yayınlanan açıklamasında, derneğin kapatılmasının ardından, kuruluş toplantılarının Diyarbakır'da yapıldığını belirterek şu ifadeleri kullandı: "Rabbimizden dileğimiz partimizin halkımıza hayırlı olmasıdır. Bundan sonraki süreçte inşallah bu parti üzerinden, bu ülkenin idaresinde hayırlı dönüşümlere ve değişimlere vesile olacak çalışmalar içinde yer alırız."

Tan: Herkesin siyaset hakkı var

Şiddetin dorukta olduğu 1990'lı yıllarda PKK ile Hizbullah arasında da çatışmalar yaşanıyordu. Hatta Hizbullah'ın kontragerilla örgütü olmakla suçlayanlar "Hizbul-kontra" benzetmesini yapıyordu.

Kurtuluş Tayiz, "eski düşmanlıklar" nedeniyle, "Hüda-Par ile Kürt hareketinin çekişmesi kaçınılmaz" görüşünü dile getiriyor.

BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ise "Felaket senaryoları ortaya koymaya gerek yok" diyor.

 Tan, şiddete başvurmadan siyasi mücadele yürütmenin ve parti kurmanın herkesin hakkı olduğunu vurgulayarak şöyle konuştu: "Kürt siyasetinde de önemli olan kimin neler söylediğidir. Yani bu ister AK Parti olsun, ister Hüda-Par olsun, ister BDP olsun; söylenecek sözler ve takip edilecek politikalar önemlidir."

"Perde arkasında karanlık ilişkiler kurmamak kaydı şartıyla herkesin siyaset yapma hakkı vardır" ifadelerini kullanan Tan, "Tabi ki dünü unutmamak lazım ancak düne takılmamak lazım. Bugüne bakmak lazım" dedi.

Tan, Hüda-Par'ın kendini "Müslüman Kürtlere, Kürdistanlılara hitap eden" bir parti olarak tanımladığını hatırlatarak, esas değerlendirmeyi ileride "somut politikalar ve program" üzerinden yapacaklarını söyledi.