Rengin Arslan / İstanbul 

 
Prof. Dr. Bülent Çiçekli, son haftalarda TBMM gündemine gelen yasalarla birlikte “çok seslilikten uzaklaştığımız ve devlet güçlerinin, otoritesinin ve yetkisinin tek elde toplanmaya çalışıldığı bir dönemden geçildiğini görüyoruz” diyor.

Çiçekli ile görüştüğümüz sırada Gül tarafından onaylandığı haberini aldığımız HSYK yasası henüz Resmi Gazete’de yayımlanmadı. Yasanın getirdiği değişikliklerin yürürlüğe girmesi için Gül’ün onayının ardından Resmi Gazete’de yayımlanması gerekiyor.

Çiçekli ise yeni yasadan kaygılı olduğunu söylüyor. Çiçekli “Yasama ve yürütmenin bu kadar iç içe geçtiği bir ortamda yargı üzerinde yürütmenin yetkilerinin bu derece arttırılmasının normal bir demokratik ülkedekinden çok daha fazla facia sonuçlara neden olacağı endişe ve kaygısını taşıyorum” diyor.

HSYK yasasındaki yeniliklerle Adalet Bakanlığı’nın kurul üzerindeki yetkileri genişletiliyor.

“Adalet Bakanı’na çok ciddi yetkiler veriliyor”


Çiçekli yasanın “Özellikle yargı bağımsızlığını ve kuvvetler ayrılığı ilkesini zedeleyecek, adil bir yargılamanın yapılmadığı algısını kamuoyuna verecek çok ciddi sayıda düzenleme” içerdiğini söyleyerek eleştiriyor ve Adalet Bakanı’na “kurul üzerinde çok ciddi yetkiler verilmekte” olduğunu söylüyor.

Daha önce HSYK’nın tasarrufunda bulunan bazı idari kararların bundan sonra Bakanlığa devredilmesini kaygı verici bulduğunu belirtiyor ve yasanın yürürlüğe girmesinin ardından hem HSYK’nın hem Adalet Akademisi’nin çalışan bütün personelinin görevlerinin sonlandırılacak olmasını “demokratik bulmadığını” vurguluyor.

Çiçekli aynı zamanda 17 Aralık’ta yapılan ve aralarında eski bakanların çocuklarının ve işadamlarının da bulunduğu operasyonun ardından HSYK’nın ses getiren açıklamasında imzası bulunanlardan biri.

Bu bildiride operasyon sonrası “Adli Kolluk Yönetmeliği”nde yapılan değişikliğin Anayasa’ya aykırı olduğunu söylenmişti.

AKP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop ise bu açıklama için “korsan bildiri” demiş ve açıklamayı eleştirmişti.

Kurul tarafından bu açıklamanın yapılması ile ilgili oylama yapıldığını ve 18 üyenin katıldığı oylamada oybirliği ile açıklama yapılması kararının alındığını söyleyen Çiçekli, “18 üyenin 13’ü bu açıklamadaki hususlara katılarak imza attı” diyor ve o gün “durduğu noktada durduğunu” belirtiyor.

“17 Aralık sonrası atamalar yargı bağımsızlığı açısından doğru değil”

Çiçekli’nin açıklamayla ilgili görüşü değişmedi ancak 26 Aralık’ta yaptıkları açıklamanın ardından görev yaptığı daire değiştirildi. Çiçekli, hakim ve savcıların atamalarından da sorumlu olan HSYK 1. Daire’den, hakim ve savcıların mesleğe kabulü ve haklarındaki şikayetleri değerlendiren 3. Daire’ye atandı.

Çiçekli bu değişiklikle ilgili yorum yapmaktan kaçınıyor ancak bu kararın verildiği toplantıda sadece 22 üyeden “sadece iki üyenin” yerlerinin değiştirildiğine dikkat çekiyor.

Özellikle 17 Aralık operasyonlarına katılan savcı ve hakimlerin görev yerlerinin değiştirilmesini ise “soruşturmalara müdahale edildiği algısını uyandırabilecek şekilde tasarruflar” olarak değerlendiriyor ve “yargı bağımsızlığı açısından doğru bulmuyorum” diyor.

17 Aralık sonrasında HSYK 1. Daire tarafından yayımlanan kararnamelerle 200’ün üzerinde savcı ve hakimin görev yeri değiştirilmişti. Bunların arasında 17 Aralık soruşturmasında görev yapan savcılar da bulunuyordu.

HSYK yasasının TBMM’den geçmesi üzerine İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) Türkiye uzmanı Emma Sinclair-Webb, “Türkiye'nin yeni HSYK kanunu tek bir anlama geliyor; o da hükümetin yargı üzerindeki kontrolünün daha fazla olacağı” demiş ve "Türkiye'de hukukun üstünlüğünün korunması için, Cumhurbaşkanı Gül'ün yeni yasayı veto etmesi gerektiğini" söylemişti.

CHP de yasa ile ilgili Anayasa Mahkemesi’ine başvuruda bulunacak. Bu başvurunun yapılması için yasanın Resmi Gazete’de yayımlanması gerekiyor.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ise yasayı savunmuş: “Bazıları diyor ki böyle bir HSYK anlayışı yok. Lütfen AB üyesi ülkelerinin HSYK yapısına bakın. Hepsinden öte milli irade ne diyor? Bu önemlidir. Milli iradenin temsili şu anda parlamentodadır. Herkesin saygı duyma mecburiyeti vardır” demişti.