Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin 2'si tutuklu 19 sanığın yargılandığı davanın 24. duruşması görüldü.

Bir sonraki duruşma 17 Ocak'a ertelendi. Mahkeme başkanı, "Artık karar vermek istiyorum" dedi.İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu sanıklar Erhan Tuncel ve Yasin Hayal katıldı. Davanın tutuksuz sanıkları ise duruşmaya gelmedi.

Duruşmada söz alan tutuklu sanık Yasin Hayal, "Bana karşı saldırılar giderek ciddi boyutlara ulaştı. Gardiyanlar beni tehdit ediyor. Beni sevmeyebilirsiniz ama beni bu işlerin içine çeken, gençliğimi, heyecanımı kullanan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'dir. Şimdi beni ortadan kaldırmak istiyor. Eğer cesedim bulunursa otopsi yapmayın. Benim katilim Türkiye Cumhuriyeti Devletidir. Birileri bizi diskotek çocuğu sanıyor, tehditlerle bastırılacağımı sandılar. Şu saatten itibaren isyan başlatıyorum" dedi. Bir kağıda yazdığı notu mahkemeye sunan Hayal, notun okunmamasını istedi.

'GARDİYANLAR TEHDİT EDİYOR

Bunun üzerine Dink ailesinin avukatları söz alarak Hayal'e sorular yöneltti. "Kim seni kullandı?" şeklinde soru yönelten avukat Fethiye Çetin'e, Hayal, "İsmi geçen herkes. Erhan Tuncel, Ramazan Akyürek'e kadar uzanır. Gardiyanlar tarafından tehdit ediliyorum. İsimlerini bilmiyorum, yüzleştirme yapılırsa gösteririm. Tekirdağ 2 No'lu F tipinde görevli bunlar" diye cevap verdi.

SAVCI'DAN TİB KAYITLARI AÇIKLAMASI

Sanık Yasin Hayal'in açıklamalarının ardından duruşmaya ara verildi. Duruşmaya verilen öğlen arasının ardından Savcı Hikmet Usta'ya söz verildi. TİB kayıtlarıyla ilgili bir açıklama yapan Usta, "Müdahil avukatlar, TİB kayıtlarıyla ilgili dilekçelerini bize de sundu. Biz de bununla ilgili olarak çok acil İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne yazdı gönderdik ve yeni bir değerlendirme ile rapor hazırlamalarını istedik.

'EMNİYET GÖRÜŞMENİN CİNAYET GÜNÜ OLMADIĞINI BİLDİRDİ'

Bize henüz bir rapor göndermediler ancak duruşma öncesinde yaptığımız görüşmede, yapılan telefon görüşmelerinin cinayet günü yapılmadığını, görüşmelerin cinayetten çok önce yapıldığını ve cinayetle bir ilgisi olmayan görüşmeler olduklarını belirttiler. Bu kayıtlar Terörle Mücadele Şubesi'nde görevli uzman kişilerce incelenmiştir. Avukatların söylediği gibi bir durum söz konusu değildir. Davamızın şüphelisi olan kişileri arayan herkesi cinayetin sorumlusu olarak göstermek doğru değildir. HTS kayıtlarını inceleyen özel bir birimi de içinde barındıran İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün bilerek bir hata, kasıt ya da kusuru olduğunu düşünmüyoruz" dedi.

Duruşma öncesinde Beşiktaş'taki Barbaros Parkı'nda toplanan Hrant'ın Arkadasları Besşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'ne kadar yürüdü.

'SANTARO VE MALATYA İLE BİRLİKTE DEĞERLENDİRİLMELİ'

Hrant Dink cinayetinin aynı dönemlerde gerçekleşen suikastlardan soyutlanarak düşünülemeyeceğine vurgu yapan Savcı Usta, "Dink suikastı, Rahip Santaro cinayeti ve Malatya Zirve yayınevi katliamı ile bir değerlendirilmelidir. Dink cinayeti, siyasi cinayetler geleneğinin devamı olarak düşünülmelidir. 2-3 kendini bilmez gencin bir araya gelerek yaptığı bir eylem değildir" diye konuştu.

'DİNK ERMENİ OLDUĞU İÇİN ÖLDÜRÜLMEDİ'

Hrant Dink'in "soykırım" kelimesinin kullanılmasına bile izin vermediğini ifade eden Usta, "Hrant Dink, Ermeni olduğu için öldürülmemiştir. O'nun Ermeni olup olmadığını bir önemi de yoktur. O, terör örgütünün hedefine ulaşmak için seçtiği bir kişidir. Hrant Dink cinayeti de Zirve cinayetindeki planın aynısıdır. Burada eksik olan Zirve cinayetindeki Deniz Uygar gibi tanığın ortaya çıkmamasıdır" dedi.