Malatya Hrant Platformu’nun girişimiyle düzenlenen yürüyüşe yüzlerce insan katıldı. Malatya Kız Meslek Lisesi önünde toplanan vatandaşlar, Hrant Dink’in doğduğu eve kadar yürüdü.

Sık sık sloganların atıldığı yürüyüşte, yürüyüşün önünde ilerleyen araçtan Ermenice Sarı Gyalin dinletildi. Demokrat Haber'den Sultan Kılıç'ın haberine göre, yürüyüş esnasında “Yaşasın halkların kardeşliği”, “Faşizme inat kardeşimsin Hrant”, “Hepimiz Hrant’ız, hepimiz Ermeni’yiz”, “Bıji bratiya gelan” sloganları atıldı.

Hrant Dink’i anma etkinliğine Elazığ, Bingöl ve Dersim’den de gruplar katıldı.

Yürüyüşe katılanlar, Hrant Dink’in doğduğu evden geriye kalan boş arsaya Hrant Dink’in fotoğrafını koyup çevresine karanfiller bıraktı. Malatya Eğitim Sen müzik grubundan Engin Öğretmen, Ermenice bir ağıt seslendirdi.

Malatya HayDer (Malatyalı Hayırsever Ermeniler Derneği) Malatya temsilcisi Serdar Boyacı, Hrant Dink için yazdığı şiiri okuduktan sonra basın açıklamasında şunları söyledi:

“Hrant’ın doğduğu mahallede, yürüdüğü ve koştuğu sokaktayız.

Hemşerimiz Hrant Dink’in katledilişinin yedinci yılında hesap sormak için bir kez daha Hrant’ın memleketinde, doğduğu mahallede, yürüdüğü ve koştuğu sokaktayız.

Bir kez daha kardeşimiz, ağabeyimiz, hemşerimiz Hrant’ı anıyoruz.

Bir kez daha “Hrant için, adalet için” haykırıyoruz. Hepimiz Hrant’ız, hepimiz Emeni’yiz!

Ve bir kez daha ant olsun ki; Hrant’ı unutmayacağız unutturmayacağız”

Tarih 19 Ocak 2007'yi gösterdiğinde, TC devletinin tornasından çıkmış, 17 yaşındaki tetikçi, Hrant'ı korkakça, arkasından vurarak katletti.


Ardından, dönemin emniyet müdürü Celalettin Cerrah, olayın siyasi ve örgütlü bir boyutunun olmadığını, "basit, milliyetçi duygularla işlenmiş bir cinayet" olduğunu söylüyordu.

Yine ardından Türk yargısı, aklımızla alay edercesine, cinayette örgüt yok kararı veriyordu.

Ve, Hrant’ı ikinci kez katlediyordu.

Ancak, biz biliyoruz ki Hrant’ın katili, "Bir çocuktan katil yaratan karanlıktı”


Biz bu karanlığı Ermeni, Rum, Süryani ve Pontus katliamlarından biliyoruz.

Yine biz bu karanlığı Koçgiri, Ağrı, Zilan, Dersim, Van- Özalp, 6-7 Eylül, Sivas, Maraş, Çorum katliamlarından biliyoruz.

Yine biz bu karanlığı Roboski'de, çoğunluğu çocuk olan 34 Kürt’ün savaş uçaklarıyla bombalanarak, paramparça edilmesinden biliyoruz.

Yine biz bu karanlığı Paris'te, aynı Hrant'ı katlettikleri gibi Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Söylemez'in korkakça katledilmesinden biliyoruz.

Yine biz bu karanlığı Uğur Kaymaz, Ceylan Önkol, Metin Göktepe, Engin Çeber, Şerzan Kurt, Festus Okey, Metin Lokumcu, Mehmet Ayvalıtaş, İrfan Tuna, Ethem Sarısülük, Abdullah Cömert, Ali İsmail Korkmaz, Berkin Elvan ve Medeni Yıldırım’ların katledilmesinden biliyoruz.

Yine biz bu karanlığı, Diyarbakır, Mamak, Sincan cezaevlerinde, işkence ve infazlardan biliyoruz.

Yine biz bu karanlığı Antalya ve Pozantı cezaevlerinde, sözde devletin gözetimi altında yaşanan sistemli çocuk tecavüzlerinden biliyoruz.

Evet, biz bu karanlığı biliyoruz.

Ve yine biliyoruz ki; Hrant ve Hrant’lar bizlerin bu karanlıktan aydınlığa çıkabilmemiz için yandılar.

Hrant, bu topraklarda bir milattır.

Derinliklerin ışığa yükseldiği günün başlangıcıdır.”

***

Daha sonra söz alan Çağdaş Gazeteciler Derneği Malatya Şube Başkanı İbrahim Göçmen ise ocak ayının gazeteciler için karanlık bir ay olduğunu; Metin Göktepe, Uğur Mumcu, Hrant Dink gibi demokrasi ve insan hakları savunucusu gazetecilerin bu ayda öldürüldüğünü vurguladı.