Lefkoşa-İstanbul seferini yapan Atlasjet uçağını 18 Ağustos 2007’de Tahran’a kaçırmak isteyen Filistin uyruklu Mümin Abdülaziz Cuma Telikh ile Şanlıurfa nüfusuna kayıtlı Mehmet Raşit Özlü, uçağın Antalya’ya inmesiyle yapılan operasyonla yakalandı. İki hava korsanı tutuklandı. Sanıklar hakkında 'silahlı terör örgütüne üye olmak, uçak kaçırma, cebir ve tehdit suretiyle silahla hürriyeti tahdit' suçlamasıyla, uçaktaki 139 kişi için ayrı ayrı 15’er yıl olmak üzere toplamda 2 bin 97’şer yıla ulaşan hapis cezası istemiyle İzmir 10’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Mahkeme, takdir indirimi de uygulayarak iki sanığı, 'Silahlı terör örgütüne üye olmakla birlikte örgüt adına suç işlemek, hava ulaşım aracını kaçırma ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak' suçlarından 27’şer yıl 6’şar ay hapis cezasına çarptırdı. Sanık avukatları kararın temyizi için başvurdu.

Dosyayı inceleyen Yargıtay 9’uncu Ceza Dairesi, sanıklara, 'Hava ulaşım aracını kaçırma ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak' suçlarından verilen cezayı onadı. Silahlı terör örgütüne üye olmakla birlikte örgüt adına suç işlemek suçundan verilen cezaları ise bozdu. Kararda, El Kaide’nin, Yargıtay 9’uncu Ceza Dairesi’nin 27 Mayıs 2009 tahrili kararı ile silahlı terör örgütü olduğunun kabul edildiği hatırlatıldı. Uçak kaçırma eyleminin, silahlı terör örgütü olduğu kabul edilen El Kaide örgütünün amacı doğrultusunda gerçekleştirildiğinin anlaşıldığı ifade edilen kararda, “Uçak kaçırma eyleminin, örgütün Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nı zorla değiştirip yerine dini esaslara dayalı bir sistem getirmek şeklindeki amacına yönelik olduğu, eylemin terörizmin önlenmesine ilişkin uluslararası sözleşmelerde ortaya konulan niteliği, oluş şekli, sonucunun ağırlığı ve amacı gerçekleştirme tehlikesi oluşturabilecek ağırlıkta vahamet arz etmesi, örgütün ülke genelindeki organik ağırlıkta bütünlüğü ve toplumdaki etkinliği de nazara alındığında, TCK’nın 309/1. maddesinde tanımlanan suçu oluşturacağı ve sanıkların hukuki durumunun buna göre takdir ve tayin edilmesi gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek hüküm kurulması kanuna aykırıdır” denildi. İki sanığın önümüzdeki günlerde tekrar hakim karşısına çıkacağı belirtildi.

KENDİNİ YAKMAK İSTEMİŞ

Bozma kararı nedeniyle tekrar hakim karşısına çıkacak olan sanıklardan Mümin Abdülaziz Cuma Telikh’in geçtiğimiz günlerde, tutuklu bulunduğu İzmir 2 Nolus F Tipi Cezaevi’nde kaldığı koğuşta kendini yakmaya kalktığı ve arkadaşı tarafından kurtarıldığı ortaya çıktı. Telikh’in cezaevi revirinde tedavi gördükten sonra tekrar koğuşuna gönderildiği belirtildi. Yargılamaları sürecek olan iki hava korsanı, davanın görüleceği mahkemeye mektup yazdı. Telikh mektubunda, 2006 yılında İsrail gizli servisi 'Mossad' tarafından Filistin’den alınıp, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne (KKTC) hapsedildiğini, bilinen şeyler ve özel şeyler hakkında çok soru sorup sorgulandığını, bunun nedenlerini duruşmada anlatacağını belirtti.

VİZESİZ UÇAĞA NASIL BİNEBİLDİM?

Mümin Abdülaziz Cuma Telikh, mektubunun devamında ise “KKTC’deki tutuklanmam ve sorgumu tamamladıklarında, beni Güney Kıbrıs kesmine naklettiler. Orada da sorgulama devam etti. Bazı yalan testlerinden geçirdiler. Bu sorgulama ve testler İsrail Konsolosluğu’nda yapıldı. Kendi menfaatleri doğrultusundaki eğitimimi tamamlamışlardı. Bana vermiş oldukları eğitim, kişi takibi, bilgi toplama, güvenlik sistemlerinin içlerine nasıl sızabilirim ve istihbarat araç gereçlerini farklı yerlere yerleştirebilmemle ilgiliydi. Hedefte İran devletinin sistemi vardı. Bu konuyla ilgili detayları duruşmada anlatacağım. Ayrıca Mossad’ı destekleyen ülke ve istihbarat teşkilatlarını da açıklayacağım. Bu bilgileri anlatmama engel olan tehditler hala mevcut durumdadır. Benim bu gerçeği dile getirmem gerekiyor. Birçok yaşanmış olay var. Bu olaylar hakkında bilgiye sahibim. Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), beni yargılamakta olan mahkeme ve bu ülkedeki bütün sorumlulara soruyorum! Ben bu uçağa vizesiz nasıl binebildim? Hiç kimse bana bugüne kadar bu soruyu sormadı” dedi.

Mehmet Raşit Özlü de mektubunda, başından itibaren yargılandığı davada gerçeği dile getirmek istediğini söyledi. Özlü mektubunda, “Güvenlik tedbirlerinden dolayı, kendim ve ailem için himaye talebimin reddedilmesiyle bu hakikati söyleyemedim. Başka sebepler de bulunmakta. Bunları duruşmada dile getireceğim. 11 Şubat’ta aynı koğuşta kaldığım dava arkadaşım Mümin Abdülaziz Cuma Telikh, kendini ateşe verip yakmak istedi. Bu olayın ardından gerçekleri söylemeye karar verdim. KKTC’de bulunurken, arkadaşım Telikh bana Mossad’ın varlığını gösterdiğinde, gözümle gördüm. Ajanların talep ettikleri şeyleri bana anlattığında, bu tür şeylerin topraklarımızda olmasına izin veremezdim. Bunla ilgili detaylı bilgiyi mahkemede anlatacağım” diye yazdı.



BK(İÖ/AAA)