Haber Nöbeti için bölgeye giden ilk grupta Celal Başlangıç, Ergun Babahan, Ceren Sözeri, Ayşe Yıldırım, Evrim Kurdoğlu, Said Sefa, Tunca Öğreten, Önder Öner bölgede görev yapan gazetecilerle bir araya geldi. Birkaç gündür, Dicle Haber Ajansı, Jinha, İMC TV ya da Azadiya Welat gibi medya organlarında çalışan meslektaşlarına haber eşlik ederek, bölgeden haber geçiyorlar.

İki gün Diyarbakır, ardından ise Mardin'de görev yapan Haberdar haber sitesi Genel Yayın Yönetmeni Said Sefa, bölgedeki gazetecilerin kendilerine, 'Yaptığımız haberler ülkenin doğusundan çıkamıyor, medyada çok fazla yer bulamıyor, Türkiye kamuoyu ilgi göstermiyor' şeklinde sitem ettiğini belirtiyor.

Senin kameran benim silahımdan tehlikeli'

Gazetecilerin bölgedeki çatışmalar yüzünden sorunlar yaşadığını söyleyen Sefa, "Gazeteciler çatışmanın tarafı olarak görülüyor. Alternatif medya duruşları var. Burada alternatif medyaya pek bir tahammül yok. Öyle olunca gittikleri her yerde, problem yaşıyorlar" diyor.

Güvenlik güçlerinin gazetecilerin ‘yanlı haber' hazırladığını düşündüğünü söyleyen Sefa, "Gazeteci meslektaşlarımız güvenlik güçlerinin kendilerine nefret duyduğunu anlatıyor. Bazı gazetecilerin başına silah dayandığı olmuş, olur olmaz yerde gözaltına alınıyorlar. Elinde kamera olan bir gazeteci arkadaş anlattı: Güvenlik güçlerine, ‘elinde silahın var, koruyucu yeleğin var. Neden bana bu kadar tepkilisin?' demiş. Onun yanıtı, ‘senin elindeki kamera benim elimdeki silahtan daha tehlikeli' olmuş. Haberin böyle bir gücü değeri , haberciliğin böyle önemli bir misyonu var" diyor.

Özellikle evlerini boşaltmak zorunda olan vatandaşların da gazetecilere tepkili olduğunu söyleyen Sefa, sokağa çıkma yasağı yüzünden psikolojisi bozulmuş olan ailelerin, yaşamış oldukları acıları, medyanın tam yansıtamadığını düşündüğünü belirttiğini vurguluyor.

Savaşı görüyorsunuz'

Sur'da 9 mahallede sokağa çıkma yasağının kaldırıldığı gün semte gitme fırsatını bulduğunu söyleyen Sefa, “Sur'da neredeyse girilmedik ev, kapısı delinmedik kurşunlanmadık ev kalmamış. Yani savaşı görüyorsunuz. Ailelerin dramını görüyorsunuz" diyor.

Haber Nöbeti girişimi kapsamında Diyarbakır'a giden bir başka gazeteci ise uzun yıllardır sık sık bölgeye giden gazeteci-yazar Celal Başlangıç. Başlangıç bu kez çatışmalı sürecin ayırt edici bir özelliği olduğunu, gazetecilerin bölgede büyük bir göç dalgasına tanık olduğunu söylüyor:

“Sırf Sur'dan göç erdenlerin sayısı 20 binin üzerinde. Fakat insanlar artık geçmişte olduğu gibi ülkenin batısına doğru gitmiyorlar. 7 Haziran seçimlerinden sonra Kürtlerin işyerlerine ve HDP binalarına düzenlenen saldırılar nedeniyle bölge içinde göçüyorlar.”

'Herkes umutsuz'

Cumhuriyet Gazetesi Haber Koordinatörü Ayşe Yıldırım ise Diyarbakır ve Mardin'e gittiğinde kendisini en çok üzen gelişmenin, umutsuzluğun artması olduğunu söylüyor. Yıldırım ölümlerin şiddetin devam ettiğini ve olumlu en ufak bir gelişme olmadığını söyleyerek, "Hem bölge halkı, hem de gazeteciler umutsuzluk içinde" diyor.

Ayşe Yıldırım bölgede gazetecilik yapmak ile İstanbul'da çalışmak arasındaki farkı şöyle özetliyor:

“Bizde İstanbul'da çalıştığımız kurumlarda ekonomik baskılar vardır. Muhalif haberler yaparsanız soruşturmalar, davalar, tutuklamalar olur. Ama çatışma bölgesindeki gazeteci arkadaşlara fiziki baskılar var. Yani yaşam haklarına yönelik baskılardan sözediyorum. Son olarak İMC TV kameramanı Refik Tekin bacağından vuruldu. Şimdi resmi olmayan gözaltılardan bahsediliyor. Kadın gazeteciler için çıplak aramalardan, insan haklarına aykırı muamalelerden bahsediliyor.”

Cizre'de vurulan gazeteci Tekin: 'Gazeteciliğin geldiği nokta vahim'

Haber Nöbeti girişimi kapsamında bölgeye giden gazeteciler ocak ayında sokağa çıkma yasağının sürdüğü Cizre'de güvenlik güçlerince vurulan İMC TV Diyarbakır bürosundan kameraman Refik Tekin'i de ziyaret etti. Gazeteciler Tekin'in vurulmasının ardından bazı medya kuruluşlarının, ‘örgüt üyesi vuruldu' şeklinde haber geçmesini eleştiriyor. Bu haberleri okuduğunda çok üzüldüğünü söyleyen Refik Tekin ise “Vurulduğumda 38 gündür orada görev yapıyordum. Üzerimde gazeteci kimliğim de vardı. Buna rağmen terörist ilan edilmem aslında Türkiye'de gazetecilik mesleğinin geldiği noktayı gösteriyor. Hem gazetecilik mesleğinin, hem de Türkiye'nin gidişatı vahim" diyor.

Tedavisi sürdüğü için raporlu olan Tekin iyileşmesinin ardından gazeteciliğe devam edip etmeyeceği yönündeki sorumuza, “Bu mesleğe zorluklarını bilerek başladım. Farklı çatışma alanlarında görev yaptım. İyileştikten sonra buradaki gerçeklere tanıklık etmek için görevime geri döneceğim' yanıtını veriyor.

Haber Nöbeti girişiminden 8 gazeteci hafta sonunda bölgeyi terkedecek. Pazartesi günü girişim kapsamında yeni bir grup bölgeye gelerek, buradan haberler yapacak. Haber Nöbeti girişiminin 2-3 ay sürmesi planlanıyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Hülya Topcu