Gaziemir'deki eski kurşun fabrikasının bahçesindeki radyoaktif maddelere ilişkin dün Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) bir açıklama yaptı. Açıklamada fabrikanın bahçesinde değil, cürufların bulunduğu bölümde radyasyona rastlandığı, ancak halk sağlığını tehdit eden bir durumun olmadığı bildirildi. Bu açıklamayı değerlendiren Greenpeace Akdeniz İklim ve Enerji Kampanyası Sorumlusu Cenk Levi, TAEK'in şeffaflıktan ve bilimsellikten uzak bir tavır sergilediğini öne sürerek, kurumu elindeki bilgileri paylaşmaya çağırdı. Cenk Levi'nin, açıklamada eksiklikler bulunduğunu dile getirdiği değerlendirmesi şöyle:

"TAEK 2007'den beri radyoaktif bulaşmanın varlığını kabul ediyor. Ancak radyoaktif bulaşmaya neden olan maddenin kaynağını bulamadıklarını da itiraf ediyor. Yani radyasyon güvenliği konusunda tek sorumlu kurum olan TAEK, bu durumda radyasyonun kaynağını bulacak teknik yeterliliğe ulaşmadığını ifade etmiş oluyor. Yapılan açıklamada yine 2007'de radyasyon tespit edilince ilgili kurumlara bilgilendirme yapıldığı söyleniyor. Halkın sağlığının söz konusu olduğu böylesi bir durumda, TAEK sorumluluk alamıyor mu? Halkın sağlığını koruma işi ya yerel otoritelere bırakılıyor ya da şirketlere. İzmir'in göbeğinde terkedilmiş fabrika bahçesi 2007'den beri radyasyon saçıyor. Bu bahçede çocuklar oynarken, TAEK, sorumluluk almaktan kaçıyor. 2007 yılından beri durumun ciddiyeti bilinmesine rağmen halkla paylaşılmaması da nükleer güvenlik ve radyoaktif maddeler söz konusu olduğunda şeffaflık olmadığının kanıtı. İzmir'deki olay gösteriyor ki TAEK'in bugünkü yapısı şeffaflıktan ve bağımsızlıktan uzak. Yetersiz sayıdaki uzman kadrosuyla halk sağlığını korumak konusunda yetersiz. Akkuyu'da yapılması planlanan nükleer santralin güvenliğinden sorumlu olan kurum TAEK bu yapısıyla güvenlik sağlamak yerine, tehlike saçıyor. Nükleer güvenliği sağlayacak bir altyapıya sahip olmayan Türkiye'nin, nükleer yerine yüzünü tehlikesiz, atık üretmeyen temiz enerjilere yöneltmesi gerekiyor."



(AÖ/AK)