İstanbul Metrosu'nun Osmanbey İstasyonu'nda 13 Ağustos 2011'de raylara düşerek sağ ayağı kırılan görme engelli Mahmut Keçeci, 'Görme engelliler için yönlendirme olmadığı' gerekçesiyle, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ulaşım AŞ yetkilileri hakkında 'yaralama' ve 'görevi ihmal' suçlarından dolayı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Savcılık, yasa gereği soruşturma yapmak için Valilik'ten izin istedi. Bu durum üzerine olayın araştırılması için Müfettişler görevlendirilerek bir rapor hazırlandı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Müfettişleri soruşturma için izin verilmesine yer olmadığına dair görüş bildirdi. Valilik de bu yönde karar alınca, yetkililer hakkında soruşturma izni çıkmadı.


"KAZAYI ÖNLEMEYE YÖNELİK TEDBİRLER YERİNE GETİRİLMİŞTİR"


İBB Müfettişi Kaya Albayrak imzasıyla hazırlanan 18 sayfalık raporda, yüzde yüz görme engelli olan Mahmut Keçeci kusurlu bulundu. Hazırlanan raporda şu ifadelere yer verildi. "Yapılan iddiada Osmanbey İstasyonu'nda, vagon kapılarının denk geldiği yerler haricinde en az 1.5 metrelik bariyerlerin mevcut olmadığı belirtilmiş ise de, Peron Ayırıcı Kapı Sistemi olarak ifade edilen bu sistem Taksim-Kabataş arası Füniküler hattında sürücüsüz sistem ile tüm yolcuların güvenliği için yapılmış, ayrıca maç ve konser gibi sebeplerle yolcu yoğunluğu fazla olan Seyrantepe istasyonunda bu sistem yer almaktadır. Diğer metro hatlarında yukarıda belirtilen kriterler söz konusu olmadığı için bu uygulamanın yapılamasına gereklilik bulunmamıştır. Kazanın oluşumunda işletmeden kaynaklanan bir eksiklik söz konusu olmayıp, istasyon işaretlemesinde, yayaların metro araçlarına binme öncesinde uygun mesafede durma levhası ve sarı çizgiyi geçmemelerine ilişkin uyarı levhalarının mevcut olması nedeniyle kazayı önlemeye yönelik tedbirler yerine getirilmiştir.


Yüzde 40 ve üstü bir oranda Özürlü Sağlık Kurulu Raporu'na sahip kişilerin kullanabileceği seyahat kartı olan, özürlü kartı ile metrodan ücretsiz istifade eden müşteki Mahmut Keçeci ve arkadaşlarının, güvenlik personeli tarafından özürlü asansörünün kullanılması ve yardımcı olunması konusunda uyarılmalarına karşın bu uyarıyı dikkate almadıkları, bu durumun tedbirsiz davranıldığını gösterdiği, görme engelli yurttaşların bu durumunu belirtir kolluk kullanmaları, görme engelli Mahmut Keçeci'nin tedbirsiz ve kontrolsüz hareketleri sonucunda kullanması gereken bastonunu uygun şekilde kullanmaması sebebiyle istasyonda metro aracını bekleme mesafesini ve sarı çizgiyi algılama olanağının olmadığı, engelli kimselerin trafikte daha özenli ve temkinli olması gerektiği, bu gerekçelerden dolayı yetkililer hakkında herhangi bir işlem tesisine gerek olmadığı kanaat ve sonucuna varılmıştır."


"ÇAĞ DIŞI, DAMGALAYICI, AYIKLAYICI VE DIŞLAYICI BİR ALGI"


Vakıflar Bölge Müdürlüğü'nde santral görevlisi olarak çalışan Mahmut Keçeci, hazırlanan rapora itiraz ederek iddiasını sürdürdü. Keçeci Bölge İdari Mahkemesi'ne de başvurduğunu söyledi. Raporun, İstanbul Belediyesi'nin görevlendirdiği ve kendi çalışanı olan bir müfettiş tarafından hazırlandığını belirten Keçeci, İstanbul Valiliği'nin bu raporu baz aldığını söyledi. Keçeci, "Biz de bunun üzerine Bölge İdare Mahkemesi'ne itirazda bulunduk. Rapor, belediyenin kusurlu olmadığını hiçbir kusurunun bulunmadığını, tüm kusurun benim kontrolsüz davranışlarımdan kaynaklandığını söylüyor. Yaya yükümlülükleri yönünden benim uymam gereken kurallardan söz ediyor. Örneğin bu kurallardan biri benim koluma kolluk takmam gereği. Bu tamamen çağ dışı, damgalayıcı, ayıklayıcı ve dışlayıcı bir algı. Mevzuatta böyle bir düzenleme var mı bilmiyorum ama bu konuda İBB Müfetişi Kaya Albayrak hakkında suç duyurusunda bulunacağım" dedi. Kolluk takmak gibi, görme engelli olduğunu belli etmek gibi bir zorunluluğunun bulunmadığını savunan Keçeci, "İnsanları aptal yerine koymayalım. İnsanlar hareket halindeyken de görmediğimi algılayabilir. Kaldı ki kolluğu sarı çizgiler nasıl algılayacak ya da raylar nasıl algılayacak" diye konuştu.


"HAKLI OLDUĞUMA İNANIYORUM"


Rapordaki diğer gerekçeleri de değerlendiren Keçeci, "Sanki bir görme engelli değil de düşen, gören biriymiş gibi raporda, bütün uyarı sistemlerinin ışığından, parlaklığından söz ediliyor. Bu da aslında bir aşağılama. Yani görmeyen bir insanın görsel öğeleri algılamasının olmadığı hepimizce malum" dedi. Keçeci, "Seyrantepe ve Füniküler istasyonlarında uyguladıkları açılır kapanır kapıların dünyada örneklerinin az olduğunu söylüyorlar. Seyrantepe'ye ilişkin gerekçeleri orada maç oynanması ve konser yapılması. Fünikülere ilişkin gerekçeleri ise aracın sürücüsüz olması. Oysa 18 milyonluk bir kentte yaşadığımızın ve ulaşım yükünün metroda olduğunu bilincinde değil bu insanlar. Bütün metrolar aslında Seyrantepe'den daha yoğun. 15 günde bir maç oynanacak ya da belli zamanlarda konser yapılacak diye bu uygulama yapılıyorsa bu çok saçma. Çocuklara bile anlatsanız çocuklar bile bunu reddeder" diye konuştu.


Bölge İdare Mahkemesi sonucunu beklediğini söyleyen Keçeci, "Başvurum 1-1,5 ay sonra sonuçlanacak. Bu zaman zarfında aynı tavır devam ederse, İstanbul Valiliği müfettiş raporunu baz alarak kararında direnirse iç hukuk yönünden başka yapacağımız bir şey kalmıyor. Bir tek seçenek kalıyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin yolunu tutturmak. Bu yolu denemek istiyorum çünkü haklı olduğuma inanıyorum" dedi.


(BB)