Ege Üniversitesi Devlet Türk Müziği Konservatuvarı Ses Kayıt Stüdyosu’nda çalışmalarını sürdüren Halil Çokyürekli, kendini 'zurnada çalınamaz' denilen eserlere adadı. Bazı enstrümanların iyi tanınmaması, iyi icracıların bulunmaması nedeniyle incelenmeden ötelenerek bir kenara itildiğini dile getiren Çokyürekli, bunlardan birinin de zurna olduğunu söyledi. Zurnaya ülkemizde hâlâ 'borazan' diyen insanların bulunduğuna dikkat çeken Halil Çokyürekli, "Orta Asya’nın bağrından koparak buralara gelen zurna ile insanların alışık olmadığı şeyleri yapmak, bu tür zor eserleri seslendirmek ve enstrümana dikkat çekmek amacıyla yola çıktım. Ege Üniversitesi Devlet Türk Müziği Konservatuvarı’nda başlattığım çalışmama öğretim görevlisi Hakkı Balamir başta çok sayıda arkadaşım destek veriyor. Yakında piyasaya çıkacak olan 'Çığlık' adlı albümümde 'Zurnada Peşrev Olmaz'ı geçtik, Türk müziğinin zurna ile çalınamaz denilen eserlerini çaldık. Orhan Gencebay’ın 'Gurbet', Göksel Baktagir’in saz semaisi 'Özlem' gibi zor virtüözlük gerektiren çok sayıda eseri tamamladık ve sıra dünya müziklerine geldi" diye konuştu.

Birçok konserde caz müziğinin önemli eserlerine zurna ile katıldığını kaydeden Çokyürekli, "Yesterday, Besame Mucho, Rodrigo’nun Gitar Konçertosu ile başlattığım çalışmalar sürecek ve bu ulusal eserler ile ilgili telif sorununun aşılması halinde Türkiye’de başlayarak dünyanın birçok ülkesinde konser vermek istiyorum" dedi.

Zurnanın yanı sıra çok iyi derecede mey, ney, sipsi, balaban ve kaval çalan Halil Çokyürekli’yi üzen bir başka konu ise dünyada birçok ülkede bu tür enstrümanların festivali olmasına karşın Türkiye’de düzenlenmemesi.



MK(İÖ/CK)