Çağıl Kasapoğlu


Sokağa çıkanlar genç. Hatta bir kısmı 1995 olaylarını annelerinin karnındayken yaşamışlar. Bir kısmı da daha 10'una varmadan ailelerinden duymuş, öğrenmiş yaşananları.


Şimdi ise, son bir haftada yaşananları, sanki 1995 olaylarına şahitlik etmiş gibi anlatıyorlar:

"Durum 1995 olaylarından daha kötü" diyor SDP (Sosyalist Demokrasi Partisi) ve Dev-Lis (Devrimci Liseliler) üyeleri.

Mahallenin ara sokaklarından birinde halkın verdiği koltuklar, sandalyeler ve topladıkları kitaplar arasında poğaçalarını paylaşıp çaylarını yudumlarken karışıyorum aralarına.

Çekiniyorlar, tedirginler… Hem gazeteci kimliğimi, hem de nüfus cüzdanımı kontrol ettikten sonra başlıyorlar anlatmaya dertlerini.

"Politik bir mahalle burası, siyasallaşmış bir mahalle. Burada gazı tatmayan yoktur" diyor 25 yaşındaki SDP İlçe temsilcisi Halil Sönmez.


Halil'in kafasında on dikiş var, iki gaz bombası bacaklarına isabet etmiş, karnında plastik merminin morluğu var ve ayağının üzerinden polis aracı Akrep geçmiş.

Bütün bu yaşananların polis ve hükümetin sivillere karşı aşırı güç kullanmasından kaynaklandığını söylüyor.

SDP'li gence göre Gazi mahallesinde polisten kendi ifadesiyle 'nefret edilmesinin' sebebi, keyfi uygulamaları, sokaktan geçen halkı taciz etmesi.


'Mahallelinin kaybedecek bir şeyi yok'

Mahallenin direnişi, aslında demografik yapısıyla da yakından ilgili.

Alevi ve Kürt nüfusunun yanı sıra bölge Afrika'dan Türkiye'ye göç edenleri de barındırıyor.

Halil, 'halkın en alt tabakası' diye tanımladığı mahallenin yapısını ve eylemlerin etkili olmasının sebebini şöyle anlatıyor:

"Göçe zorlanmış, köyleri yanmış bir Kürt halkı var burada. Ayrıca, Sivas'tan Maraş'tan katliamlardan kaçmış göçmüş Aleviler var. Afrika'daki yoksulluktan ve Türk cumhuriyetlerinden gelenler de burada. Kaybedecek bir şeyleri olmadığı için panzerin ve karakolun önüne geçiyorlar."


Sahi kaybedecek hiçbir şeyleri yok mu?

Aldıkları eğitimin bile 'geri dönüşümü' olmadığını ve sistemin kaybetmekten korkacakları bir gelecek temin etmediğini söylüyorlar.


Soyadını vermek istemeyen Dev-Lis üyesi Okan, Endüstri Meslek Lisesi öğrencisi.

"Olay toplumun her kesimine ulaşan bir boyuta geldi. Staj sorunu var. Liselerde döner sermaye kazancı nedeniyle üç aylık tatillerde meslek liselerindeki bölümlerde kendilerine iş alıyorlar. Öğrencileri de asgari ücretin üçte biri fiyatına çalıştırıyorlar."


Dersleri bir haftadır boykot ettiklerini söylüyor Okan. Müdürlerin, müdür yardımcılarının Endüstri ve Meslek liselileri staj dışında da sömürdüklerini düşünüyorlar.

Toplumsal ve ekonomik sorunların yanı sıra, sokağa çıkmalarının sebeplerinden biri de 'özerk' olarak tanımladıkları Gazi mahallesine has talepler.


Halil, ulaşım sorunundan şikâyetçi. "En kötü arabaları ve en sorunlu araçları buraya veriyorlar. Alt yapı düzenlenmedi. Baraj halktan çıktı, özelleştirilerek rant sağlanıyor. Çevre kirliliğine neden olan taş ocakları burada. Dinamitler patladıkça halk her gün deprem oluyor sanıyor."

Babası eylemlere katılmasın diye dövmüş

Sohbete Dev-Lis'li kadınlardan 17 yaşındaki Melis de dâhil oluyor.

Şık giyinmiş… Upuzun saçlarını özenle tutturmuş arkadan. Sohbetten kısa bir süre sonra Taksim'de sahneleyecekleri 'Ne ala memleket' adlı politik oyunun provalarına gitmeden önce derdini anlatmak istiyor.

Ailesinden şikâyetçi. Eylemlere katılmasının ailesini tedirgin ettiğini ve kendisini 'içgüdüsel olarak korumak' istediklerini söylüyor.

Babası, eylemlere gitmesin diye de dövmüş. Ama o gururla gösteriyor kolundaki morluğu.

"Ben isyankâr olduğum için dövse de boyun eğmem tabi ki. Babam da görse ortamı yumuşayacak biliyorum. Sokakta yardım ettiğimiz işçiler için 'niye onlara yardım ediyorsun, onlar gidecek yine AKP'ye oy verecek' diyor. O da 50 fraksiyon değiştirmiş gençken, aslında devrimci ama artık ortama uyuyor."

Melis, ailesinin kendisini korumak istediğini ama yılmayacağını söylüyor. Annesinin eylemler için yaptığı yorumu gülerek paylaşıyor.

"Git ODTÜ'ye gir karışmam yaptıklarına. 'Orada böyle oldu' derim ama git bir yere kapak at sonra ne yaparsan yap" diyormuş annesi.

Bir sigara yakıyor ve bu sefer de AKP'nin kadın politikalarını eleştirmeye başlıyor hararetle…

"Kadınların ezilmesini sağlayan, dindar, baskıcı politikalardır. Erkek çocuklarına bir şey denmiyor. Namus bekçisi gibi görülüyorlar. Tecavüze uğrayanların zanlıları niye yakalanmıyor?"

Sünniler Gazi'yi terk etmek istemiş

Gazi mahalleli Halil

"En kötü arabaları ve en sorunlu araçları buraya veriyorlar. Alt yapı düzenlenmedi. Baraj halktan çıktı, özelleştirilerek rant sağlanıyor. Çevre kirliliğine neden olan taş ocakları burada. Dinamitler patladıkça halk her gün deprem oluyor sanıyor."

Gazi mahallesi Alevi nüfusun da yoğun yaşadığı bir yer.

Mahalledeki Cemevi'ni temsilen Mali Sekreter Eyüp Güneysel ile Aleviler açısından eylemlerin nasıl görüldüğünü konuşuyoruz.

Gazi'deki eylemlere yalnızca Aleviler değil, Sünniler de destek veriyormuş.

"Burada ortak bir yaşam var. İnsanlar birbirlerinin medyadan veya dedikodulardan öteye hayatın içerisinde tanıyorlar. Acısını, tatlısını paylaşıyorlar. Birbirimizin düğününe cenazesine katılıyoruz. Hayatı paylaştığımız için kimsenin birbirine öfkesi tepkisi olmuyor."

Cemevi adına konuşan Eyüp Güneysel, eylemlerin başında mahallede yaşayan Sünnilerin "Acaba bize saldırı olur mu" korkusuyla mahalleyi terk etmeyi bile düşündüklerini söylüyor.

İlk günlerden sonra böyle bir saldırı söz konusu olmayınca eylemlere de kol kola gitmişler.

Eyüp Güneysel'e göre Alevi toplumun sürece yoğun katılmasının sebebi, kendi ifadeleriyle, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın 'Alevileri hedef alan, dışlayıcı, ötekileştirici' söylemleri.

Mahallede bir birlik ruhu hâkim. Peki hiç mi yok "Eve dönün" diyen?

SDP temsilcisi Halil, "Var tabi, ama halk onların tezini somut olarak çürütüyor" diyor.

'Eylem Erdoğan'a karşı'

"Kıraathanelerinde kadın görmeyi yadırgamayan Gazi mahallesinde, kendilerini Sünni olarak tanıtan iki tekstil işçi, eylemlerin mezhep ayrımcılığıyla ilgili olmadığını söylüyor.

Serdar Kuru, "Alevi-Sünni diye ayırmak isteyenler var ama bu mahallede bu işlemez. Bu eylemler Tayyip'in (Erdoğan) kişiliğine karşıdır. Bu mahalle zaten hep muhaliftir" diyor.

Aşırı İslamcıların Gazi mahallesinde yaşamadığını söyleyen Serdar, "Zaten onlar Fatih'e gider, burada ne işleri var" diye ekliyor.

Hasan Çevik de adı her ne kadar sürekli çatışma olaylarıyla anılsa da halkın Gazi mahallesinde her zaman birlik içinde yaşadığı ve Alevi-Sünni ayrımı olmadığını söylüyor.

'İslamcılar da destek veriyor'

Devrimcilerin mahallede 'prestijli ve itibarı yüksek bir grup' olarak görüldüklerini, uyuşturucu, fuhuş ve çeteleşmeyi mahalleye sokmadıklarını söyleyen Halil, bu hayat tarzının 'sağcı ve İslamcıları da bir bakıma ikna ettiğini söylüyor ve ekliyor:

"Burada bir hacı hoca vardı. İtiraf etti geçen gün. 'Bizim insanlarımız para peşinde koşuyor ben devrimcilere karşı çıkmam. İdeolojime ters, ama halk için mücadele ediyorlar. Gerçekten inandıkları için yapıyorlar' diyor."

Halil'in anlattıklarına göre Gazi mahallesinde en 'radikal İslamcı kesim' bile sokaklara çıkan gençlere sempatiyle yaklaşıyormuş.

Bizim konuşmamızdan birkaç saat sonra sokaklara çıkıp yine demokrasi için yürüyeceklerini söylüyorlar.

"Demokrasi gelene kadar sokaklardayız" diyor hepsi anlaşmış gibi aynı anda.

Özel ekipmanları yok. Kendilerini 'halk' koruyormuş. Bütün esnaf ve ev sahipleri geceleri kapıları açık tutuyormuş eylemciler girsin diye.

Halil, Gezi Parkı eylemlerinin 'kırılma noktası olduğunu' söylüyor "Korku duvarı yıkıldı. Sokağa çıkmış bir halk artık eskisi gibi itaat etmez." BBC