"YAŞAM HAKKIM GASP EDİLDİ"


Adli Tıp Kurumu’nun cezaevinde kalabilmesi için diyet, tedavi ve poliklinik kontrollerimin yapılabilmesi şartı bulunduğunu, cezaevi yönetiminin ise “hapishane ortamında bu şartların yerine getirilmesinin mümkün olmadığıöna ilişkin rapor verdiğine dikkat çeken Saygun “Buna rağmen hapishanede tutulmaya devam edildim. Kısacası en temel hakkım olan ‘yaşam hakkım’ gasp edildi. Cezaevi 'ben bu şartları karşılayamıyorum' diyor, O zaman tutamazsınız hapiste. Ama sizin için fark etmez. Tutukluluğun devamına" şeklinde konuştu.


"TEDAVİMİ YAPMAK BENİM GÖREVİM Mİ?"


Kalp, göğüs, diyabet hastalıklarına bağlı olarak 18 değişik hastalığı ve 32 ilaç kullandığını anlatan Saygun şöyle devam etti:

"Bu ilaçlardan bazılarının dozunun ayarlanabilmesi için muntazam kontrollarımın yapılması gerekmektedir. Bunu yapacak kimse olmadığından yapabildiklerimi kendim, bildiğim kadarı ile yapmaya çalışıyorum. Yanlış bir şey yapsam bunun sorumlusu kim olacak? Tedavimi yapmak benim görevim mi?. Tecavüzcülerin, bilmem kaç yüz ton uyuşturucu ile yakalananların, polis dövenlerin tutuksuz yargılandığı ülkemizde, TSK mensuplarının kanunlara aykırı gerekçelerle 18 aydır tutuklu yargılanmaları fevkalade hazin bir durumdur. Gene Yassıadayı hatırlıyorum ister istemez. Sizi buraya getiren irade, burada kalmanızı istiyor. Rövanş alma iddiaları gene ağırlık kazanıyor."


OKKIR'I ANIMSATTI


Ergenekon soruşturmaları sırasında yaşamını yitiren Kuddusi Okkır’ın eşine “Merak etme, ben artık devlete zimmetliyim" sözlerini anımsatan Saygun "Sizlere zimmetli en kıymetli varlığa, insan hayatına gösterilen bu özensizlik bir ibret vesikası olarak hafızalara ve vicdanlara kazınacaktır" dedi.


"ACELENİZ NEYDİ?"


Mahkemenin tutuklama kararı ile GATA’daki tedavisinin yarım kaldığını söyleyen Saygun, “Aceleniz neydi? Bütün bu rahatsızlıklarım bilinirken, tutuklanmam neden ‘gerekli görüldü’ diye düşündüğümde, bunun da Balyoz kurgusunun bir parçası olduğunu görüyorum. Bu dava için bir icra planı, bizim tabirimizle cereyan tarzı planı yapılmış, kimler bilirkişi olacak, kimler tanık olarak dinlenecek, hangi bulgular delil olacak, yargılama ne zaman bitecek, hepsi önceden tespit edilmiş. Bu plan sadakatle uygulandı, planı bozabilecek taleplerimizin hiçbiri kabul edilmedi. Benim tutuklanmam, bu plandaki zamanlamaya uymanız için şarttı. Sorgum yapıldı ve önceden hazırlanmış olan esasa ilişkin mütalaa okundu. İnsan hayatına hiç önem vermediginizi bir kere daha ispat ettiniz" diye konuştu.


"BENİ ÖLDÜREMEYECEKSİNİZ"


“Ne yapmak istediğinizi bilmiyorum" diye Saygun, "Ancak yaptığınızın TCK 81. ve 82. maddelerinde tarif edilen ‘Kasten adam öldürmek’ suçu kapsamına girdiğini düşünüyorum. Ama beni öldüremeyeceksiniz. Son nefesime kadar, tam bir kurgu olan bu davaların 404 muvazzaf personeli çeşitli davalarda yargılanmakta olan Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı kurulmuş, öç alma amaçlı bir linç komplosu, bir kıyım olduğunu, bize isnat edilen suçlamaların hepsinin yalan olduğunu ispat edene kadar mücadele edeceğimö diye konuştu. İddianamedeki dijital delillerin sahteliğini ortaya koyan sanık avukatlarının değişik uzmanlara yaptırdığı bilirkişi raporlarını mahkemenin kabul etmesini isteyen Saygun, “Herkese nasip olmayacak, her şeyi ile nevi şahsına münhasır bir dava ve yargılama süreci yaşamaktayız" dedi.


"BU NASIL HUKUK ANLAYIŞIDIR"


Özel yetkili mahkemelerin kaldırıldığını vurgulayan Saygun “Bu mahkemeler haklarındaki hukuka aykırılık tartışmalarına ve lağvedilmelerine rağmen, yargılama yapmaya devam edecekler ve bizi yargılamak görevleri bitince dağılacaklar. Bu nasıl bir hukuk anlayışıdır? Nasıl bir hukuk uygulamasıdır? Nasıl bir hukuk faciasıdır? Lağv edilmiş mahkemelerle yargılama yapılması dünyanın neresinde görülmüştür" diye konuştu.


SAHTE CD'LERİ KİM ÜRETTİ?


Dosyada delil olarak yer alan 11, 16 ve 17 nolu CD’lerin sahte olduğunu bilirkişi raporlarıyla ispat edildiğini söyleyen Ergin Saygun, “Şimdi yapılacak iş bunları kimin hazırladığının bulunmasıdır. Bu konuyu açıklığa kavuşturacağına inandığımız bazı tanıkların dinlenmesi taleplerimiz mahkemenizce kabul görmemiştir" şeklinde konuştu. Saygun, ABD’de faaliyet gösteren Cyber Dilligence adlı adli bilişim suçları şirketinin raporunda “Türkiye’de istedikleri kişi hakkında, istedikleri suç isnadında bulunabilen, bu suçla ilgili her türlü delili yaratabilen ve bunu da yargıya kabul ettirebilen bir yapı olduğu anlatılmaktadırö ifadelerinin yer aldığını vurguladı. Saygun “Balyoz denen plandaki sahtekarlıkları da yaptığı muhtemel olan bu yapının ne olduğu ve kimlerden meydana geldiğinin bulunması gerekmektedir. Sahte CD’leri kim üretti? Artık sorulması ve cevabı bulunması gereken soru budur" diye konuştu. Saygun “2003 tarihli belgelerde 2007 yazılımlarının kullanıldığının yetkili bilirkişi tarafından huzurda onaylanması çok önemlidir, çünkü bu CD’lerin sahte olduğunu ortaya bir defa daha koyacak ve davanın tamamen çökmesi ile sonuçlanacaktır. Mahkemenizin talebimize direnmesinin ardında bu sebebin bulunduğu açıktır. Aynı sahtekârlığa başka davalar ile ilgili belgelerde de rastlandığı haberleri dikkat çekicidir. Demek ki ortada çok geniş kapsamlı bir sahtekârlık söz konusudur" dedi.


"İNCELEMEDEN BİR SONUÇ ÇIKMADIĞINA GÖRE ORTADA BİR ŞEY YOK DEMEKTİR"


Saygun, şöyle devam etti:

“Genelkurmay eski Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök’ün tanık olarak dinlenmesi talebimizde ne kadar haklı olduğumuzu adı geçen komutanın Ergenekon davasında söyledikleri göstermiştir. Kilit şahidin ise zamanın Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman olduğu kendiliğinden ortaya çıkmıştır ama kendilerinin dinlenmesi mümkün olmamıştır. Sayın Hilmi Özkök’ün, Sayın Yalman’a yapılmasını emrettiği incelemenin neticesi nedir? İncelemeden bir sonuç çıkmadığına göre ortada bir şey yok demektir."


Saygun şöyle devam etti:

“Duruşmalar bitiyor, henüz Balyoz denen planı, yani davanın esas delilini görmek bir Allahın kuluna nasip olmamıştır. Eğer beni darbecilikle suçluyorsanız, bana Balyoz dediğiniz planı göstermeye mecbursunuz. Deliller nerede? Delil gösteremiyorsanız bu yazdıklarınız iftira olmaktan öteye geçemezö dedi. Saygun, iddia makamının kendisinin ifadesi alınmadan esas hakkındaki mütalaasını açıkladığını ifade ederek “Esas hakkındaki mütaalada bana verilen mesajı açık ve nettir. Sen ne dersen de söylediklerinin bizim için bir kıymeti harbiyesi yoktur."


"BU DAVA 365 VATAN EVLADI İÇİN TAM BİR YIKIM OLMUŞTUR"


Saygun, “Esas hakkındaki mütalaada enteresan bir kısım var. 'Genç Subaylar Rahatsız' ve benzeri bir takım yazıları herhangi bir delil göstermeden bizim yayımlattığımız yazıyor. “Genç Subaylar Rahatsız" haberindeki rahatsızlık duyulan subaylardan biri de benim. Yani size göre kendi kendimi bir gazeteciye şikayet ediyorum. Pes! Bu dava burada bulunan 365 vatan evladı için tam bir yıkım olmuştur. Bu dava nedeni ile TSK’nın 20 yıllık geleceği yok edilmiş, kariyerler sona ermiş, bizler itibarsızlaştırılmış, eşlerinden, babalarından ayrı aileler perişan olmuştur" dedi.


"ORTADA BALYOZ DİYE BİR PLAN DA YOKTUR"


“Zulm ile abad olanın ahiri berbad olur" sözünü anımtasan Saygun “Ortada delil yoktur, delil diye gösterilenlerin hepsinin sahte olduğu ispat edilmiştir. Ayrıca, ortada balyoz diye bir plan da yoktur. Olan bulgularda da imzalı tek sayfa yoktur. Türkiye’de her cezaya bir suç bulunur söylemi ispatlanmıştır" diye konuştu.


"BU DÜNYADAN DARBECİ DAMGASI İLE GİTMEK İSTEMİYORUM"


Saygun, “3. Kolordu Komutanı olarak, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin müesses emir ve komuta yapısının dışında, eğer varsa, başka bir oluşuma dahil olmak gibi bir düşüncemiz veya bu istikamette bir gayretimiz asla olmamıştır. Türkiye Cumhuriyeti hükümetini görev yapamaz hale getirmek gibi bir düşüncem de yoktur. Tek isteğim devletimin ve milletimin selamet ve saadetidir. Üzerime atılı suç doğru değildir. Saygun savunmasını şu sözlerle tamamladı: "Bu dünyadan darbeci damgası ile gitmek istemiyorum. Bizler bu lekeyi hak etmiyoruz. Sabır diyorum kendi kendime. Sabretmek baş eğmek değil, mücadeleye devam azmini ortaya koymaktır diye öğretmişlerdi. Küfür sürer ama zulüm asla diyen hadisi şerifi hatırlıyorum. Sabretme gücüm artıyor. Ama öfkem de artıyor. İsteklerimiz hakkımız olan şeylerdir. Bunlara mani olmayın. Eskiden arkanızda “hak kuvvetin fevkindedir.ö yazardı. Onun için yüce rabbim benim karşıma kul hakkı ile gelmeyin demektedir. Onun için musalla taşında helallik alınır. Şimdi kuvvet sizde olabilir ama hak hala bizdedir. Bizden esirgediğiniz işte budur. Umarım ne yaptığınızın farkındasınızdır. Allah herkese akıl fikir versin." Duruşma tutuksuz sanıkların mütalaaya karşı savunmalarının alınmasıyla devam ediyor.


(BB)