İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'de görülen 65'i tutuklu 273 sanıklı Ergenekon Davası'nın 216. duruşması başladı. Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nin yanında bulunan büyük salonda yapılan duruşmada CHP İzmir Milletvekili gazeteci Mustafa Balbay, gazeteci Tuncay Özkan, emekli Albay Dursun Çiçek, İbrahim Şahin'in de aralarında bulunduğu 36 tutuklu sanık hazır bulundu. Genelkurmay eski Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, CHP Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal, emekli Tuğgeneral Levent Ersöz'ün de aralarında bulunduğu 29 tutuklu sanık ise duruşmaya katılmadı. Duruşmaya Odatv Davası'nın tutuklu sanığı Yalçın Küçük ile diğer tutuksuz sanıklar Nusret Senem ve Ertuğrul Orta da hazır bulundu. Duruşmada tanık olarak yazar Ümit Fırat dinlendi.


"DAVADA DOĞRUDAN TANIKLIK POZİSYONUM YOK"


Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, tanık Fırat'a "Davada yargılanan sanıklarla ilgili ne biliyorsun anlatır mısın?" dedi. Ümit Fırat, "Bu davada doğrudan tanıklık pozisyonum yok. 2008 yılında bir gazetede röportajımda yaptığım analizler nedeniyle tanık olarak çağrıldım" diyerek sözlerine başladı. Röportajına değinen Fırat şunları söyledi:

"2008 yılında yayınlanan röportajımda bana 'PKK ile Ergenekon arasında bir bağ olup olmadığı' soruldu. 'Karşılıklı el sıkışıp, birlikte hareket ettiklerini sanmadığımı, ancak öyle eylemler ortaya çıkar ki biri diğerini teşvik eder ve sonuca ulaşılabilir' dedim. 1993 yılında Bingöl'de 33 askerin öldürülmesini örnek gösterdim. Eğer PKK durup dururken otobüsleri durdurup 33 askeri öldürüyorsa bunun bir manası olmalı demiştim. O gün MGK'da genel af da dahil bir takım düzenlemelere gidilmesi için tavsiye kararı alınmıştı. Bu çok önemli bir kırılma noktasıdır" dedi.


"ÖCALAN KİTAPEVİME GELENLER ARASINDAYDI"


"Sosyalist ve devrimci bir insanım" diyen tanık Fırat, "1973 yılında kitapevi açtım. Kitabevime devrimci ve sosyalist birçok arkadaşım gelip gidiyordu. Ankara Üniversitesi, ODTÜ'den çok sayıda öğrencinin yanısıra Abdullah Öcalan da gelenler arasındaydı. Abdullah Öcalan'ı tanımam ama benim de dahil olduğum Kürt çevrelerin referansı ile bilirdim. Özel bir bağım ve ilişkim olmadı" dedi. Tanık Fırat, "Abdullah Öcalan 1974 yılından sonra 'Apocular' isimli kendine ait bir grup oluşturduğunu biliyorum. Ayrıca Kemal Burkay'ın da sosyalist, kürtçü bir grubu vardı. Bu gruptan bir genç de aynı şekilde Apocular tarafından öldürüldü. Bunun nedeni ise eski sol gelenekte rakipler arasındaki 'temizlik' anlamına gelirdi. Bu tip olaylar hala zaman zaman yaşanır" ifadelerini kullandı. Ergenekon davası sanıklarından İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'i de uzun yıllar önce tanıdığını belirten Fırat, aralarında bir ahbaplıkları olmadığını söyledi. Perinçek ve arkadaşları tarafından 2000'e Doğru dergisinin çıkarıldığını, 1987-1988 yıllarında Abdullah Öcalan ile aralarında bir yakınlaşma olduğunu öne sürdü. Fırat, "1989 yılında da Perinçek, Abdullah Öcalan ile görüştü. Görüşme dönüşünde de Perinçek bu görüşmeyi 2000'e Doğru Dergisi'nde yayınladı. 1991 yılında yapılan seçimlerinde Abdullah Öcalan'ın başka bir partiyi desteklemesi nedeniyle aralarındaki yakınlaşma, zayıflamaya başladı" şeklinde konuştu.


"ÖCALAN ERGENEKON SORUŞTURMASINI YÜRÜTEN SAVCIYA ISRARLA İFADE VERMEK İSTEDİ"


Tanık Fırat davanın tutuksuz sanıklarından Yalçın Küçük'ün 1988-1989 yıllarında 'Toplumsal Kurtuluş' adı altında bir dergi çıkardığını belirten Fırat, "Abdullah Öcalan ile görüşmeler yaptı. Bu görüşmeleri de dergide yayınladı. Daha sonra da MED TV'de Pazar günü programa katıldığını biliyorum. Abdullah Öcalan'ın görüşlerini TV'de açıklamaya çalıştığını da biliyorum. Küçük Fransa'dan döndükten sonra kendisiyle bir bağım olmadı. Ancak kitabında benden de bahsettiğini biliyorum" diye konuştu. Fırat, Abdullah Öcalan'ın İmralı'da kalırken 13 Eylül 2000 tarihinde avukatları aracılığıyla yaptığı açıklamada silahsızlanma kararı aldığını ve militanlarını da yurtdışına çıkarmaya çalıştığını söylediğini belirtti. Fırat, "Öcalan, avukatları aracılığıyla yaptığı bir açıklamada ise 'Orgeneral geldi benimle konuştu' demişti. Orgeneralin militanların hepsinin Türkiye'den çıkmasını istemediği açıkladı. Bunlar endişe verici, açıklanması gereken şeyler. PKK'nın bazı militanları o dönemde Türkiye'den çıkmayıp, adeta yedek düşman olarak bekletilmiştir. Aynı süreçte PKK içinde savaşın başlamasını istemeyen 1700-1800 kişi tasfiye edildi. Savaş isteyen kanat iş başına getirildi. Türkiye'den bazı destekleri olmasaydı, o ilişkiler yaratılamazdı. İmaralı'dan Kandil üzerine ilişki kuruldu. 2004'ten sonra savaş yeniden başladı. Öcalan Ergenekon soruşturmasını yürüten savcıya ısrarla ifade vermek istedi. Demekki kendisinin de söyleyeceği şeyleri vardı" şeklinde konuştu.


"TÜRKİYE'NİN İLERİ GİTMESİNİ İSTEMEYEN ODAKLARIN İŞİ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM"


Tanık Fırat, Öcalan'ın avukatları aracılığıyla gönderdiği başka bir mesajı da aktararak, "Bir yetkili, Tansu Çiller'in 1995 yılında öldürüleceğini söylemiş. Bunu da PKK'nın üstlenmesini istemiş. Abdullah Öcalan ise bunu kabul etmemiş. Bunların, Türkiye'nin aydınlanmasını ve ileri gitmesini istemeyen odakların işi olduğunu düşünüyorum" dedi. Duruşmaya öğle arası verildi.


(BB)