Gazetecilerin gündeme dair sorularını yanıtlayan Başbakan Erdoğan, 28 Şubat sürecinin uzatılmaması gerektiğini savunurken, "Ama bu dalgalar arka arkaya geldikçe bu dalgalarda kusura bakmasınlar da ülke boğulur" diye konuştu. Başkanlık sistemi ile ilgili kararı halkın vereceğine dikkat çeken Erdoğan, "Olmazsa olmazımızdır gibi birşey söylemedik" dedi. Başbakan Erdoğan, Bahçeli'nin başkanlık sistemiyle ilgili eleştirilerine de Alparslan Türkeş'in 9 Işık adlı eserinden yanıt verdi.

BU DALGALARDA ÜLKE BOĞULUR

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın İtalya dönüşü Ankara Esenboğa Havalimanı'nda açıklamalarda bulundu. Ziyareti hakkında bilgi veren Erdoğan daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı. 28 Şubat soruştarması kapsamında "1'nci dalga, 2'nci dalga, 3'ncü dalga" olarak adlandırılan süreci eleştiren Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: "28 Şubatla ilgili bir süreç işliyor. Ancak böyle '1'nci dalga, 2'nci dalga, 3'ncü dalga, 4'ncü dalga' falan bunlar toplumun huzurunu doğrusu kaçırıyor. Bundan bizler de ciddi anlamda rahatsızız. Atılması gereken adımlar atılır, biter geçer. Ama bu dalgalar arka arkaya geldikçe bu dalgalarda kusura bakmasınlar da ülke boğulur. Bu kadar bu iş uzatılmamalı ve belli şeyler de vardır ki burada 28 Şubatla ilgili şahsıma yönelik olan veya bu ülkede o dönemin sıkıntısını yaşamış olan, ama partiler ama kurum kuruluşlar onlarla ilgili de böyle bir süreç. İddianame kabul edildiği anda, dava başladığı anda bu işte hakkını arayanlar tabiki hakkını arayacaktır. Bende tabiki ararım, aramam. Kararımı bu süreç başladığında veririm."

"BAŞKANLIK SİSTEMİ OLMAZSA OLMAZIMIZ DEĞİL"

Yeni anayasa çalışmalarıyla gündeme gelen başkanlık sistemiyle ilgili soruyu yanıtlayan Başbakan Erdoğan, kararı halkın vereceğini belirterek şunları söyledi: "Bu konuyla ilgili, demokrasinin bir tartışma rejimi olduğunu kavramamız öğrenmemiz lazım. Herşeyi tartışmalıyız, konuşmalıyız. Bundan da çekinmemeliyiz. Nihayetinde bunun kararını kim verecek? Halk verecek. Şu anda bir yeni anayasa yapılacak. Bu yeni anayasa çalışmaları içerisinde başkanlık ya da yarıbaşkanlık, bu da tartışılır. Yeni anayasada bu yerini alır ya da almaz", bu ayrı konu. Biz gayet rahatız, niçin diğerleri bu kadar bu işte hemen isyan ediyorlar hop oturup hop kalkıyorlar. Olmazsa olmazımızdır gibi birşey söylemedik. Arkadaşlarımızdan böyle birşey henüz ortaya çıkmış değil. Şu anda veriler toplandı, yazılım dönemine girildi. Bu yazılma döneminde de bu çalışmalar yapılıyor. Bundan bu kadar korkmaya gerek yok."

BAHÇELİ'YE, '9 IŞIK'LI CEVAP

Başbakan Erdoğan, MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin başkanlık sistemi hakkındaki sözlerine, MHP'nin merhum eski Genel Başkanı Alparslan Türkeş'in 9 Işık isimli eseri ile cevap verdi. Türkeş'in 9 Işık isimli eserinde başkanlık sistemini önerdiğini savunan Erdoğan, şöyle konuştu: "Sayın Bahçeli'den böyle bir açıklama geldiği zaman benim aklıma hemen merhum Alparslan Türkeş'in açıklaması geliyor. 9 Işık eserinde bu konuyla ilgili açıklaması var. Bahçeli'ye hem bunu hatırlatacağım, hem de MHP'ye gönül vermiş tüm kardeşlerimize hatırlatacağım. O metin yanımda, okumamda fayda var. Aynen şöyle; Milliyetçi Hareket, tek başkan, tek meclis sistemini savunur. Çağımız kuvvetli, adil ve hızlı icra çağıdır. Türk milleti dünya imparatorlukları kurduğu devirlerde kuvvetli, adil ve kuvvetli icra sistemini uygulamıştır. Kuvvetli ve hızlı icra, icra gücünün tek elde toplanmasıyla mümkündür. Bunun için tarihi ve töremize uygun olarak başkanlık sistemini savunuyoruz. Bunu ben söylemiyorum, merhum Alparslan Türkeş söylüyor." TEK DİN' AÇIKLAMAM DİL SÜRÇMESİDİR

'Tek din' ifadesinin dil sürçmesi olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, "O gün orada 'tek vatan' yerine tek dini söylemiş oldum. Bu bir dil sürçmesidir. Bunu farklı yere çekmelerine gerek yok. Çünkü bunların bu şekilde bizim bunu nasıl söylediğimiz zaten partinin kuruluşundan bu yana bellidir ve onu ben böylece düzeltmiş olayım" dedi. 

ÖNCEDEN DAHA ÇOK AÇIKLAMA YAPILIYORDU, O ZAMAN NEDEN SUSUYORLARDI

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun Genelkurmay Başkanı Özel ile ilgili açıklamasını eleştiren Erdoğan şunları kaydetti: "Kılıçdaroğlu siyasetin edebi yanını adap yönünü hala anlayamadı. Önce eleştiri ve hakaret kelimelerini öğrenmesi lazım. Kılıçdaroğlu sürekli hakaretle yatıp kalktığı için, bu tür hakaretlere herkesin katlanması gerektiğini sanıyor. Kimsenin kimseye hakaret etmeye hakkı yoktur. Kalkıp Türkiye'de TSK'nın başında bulunan paşa ki, diğer paşalara da... Orada yapılan benzetme yanlış bir benzetme. Kılıçdaroğlu önce o makamlarda bulunan Silahlı Kuvvetleri mensuplarına sahip çıkması gerekirken neden cevap verdi diyor. Ne yapacaktı? Genelkurmay Başkanımız Ağustos'tan bu yana görevde ve birkaç açıklamasını ben gördüm. Bundan önce gün geçmiyordu, açıklamalar yapılıyordu. Kılıçdaroğlu o zaman neredeydi? O zaman hep sustular. Neden? bunun da cevabını vermeleri lazım. Paşalar bunun hukuki yönde de haklarını aramaları lazım."

TÜZEL KİŞİLER CEZALANDIRILMAMALI. GERÇEK KİŞİLER CEZALANDIRILMALI"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu'nun (PFDK) aldığı kararlarla ilgili olarak tüzel kişilerin değil, gerçek kişilerin cezalandırılması gerektiğini belirtirken sözlerini şöyle sürdürdü: "Fenerbahçe'nin kongre üyesiyim. Taraftar olmanın ötesindeyim, ama ben bu konuda konuşamam. Konuştuğum zaman yanlış olur. Ama benim ilkeler üzerinden, bildiğiniz gibi Sayın Platini'ye de söylediğim, UEFA'nın buradaki kongresinde yaptığım konuşma var. Orada da söyledim. Söylediğim şey şu; Bize göre, ki ben demokrasilerde de bunu savunurum. Siyasi partiler açısından da bunu savunuyorum. Tüzel kişiler cezalandırılmamalı. Gerçek kişiler cezalandırılmalı. Siz tüzel kişileri cezalandırdığınız zaman, o tüzel kişiliğe gönül veren binlerce, onbinlerce, milyonlarca insanı cezalandırıyorsunuz. O tüzel kişilikte yetkiyi almış, suçu işleyenler varsa, onlar cezalandırılsın. Niye kalkıp da o tüzel kişilik cezalandırılıyor. Şimdi futbol kulüplerinde böyle kulüp kapatma başlamadı. Yarın bir de onlar başlarsa, bu iş nerelere gider, neler getirir, neler götürür bilemem ama siyasi partilerde biliyorsunuz artık bu işten gına getirdik. 4 kere 5 kere kapatılan partiler var. Ne oldu yani kapattınız partileri de o partiler yok oldu mu? Hatta bazıları güçlenerek geldi. Ama bazıları içinden partiler çıkardı. Onlar da bu ülkede çok daha güçlü bir şekilde hizmet ediyorlar. Bunları da artık birilerinin görmesi lazım."