Adana Barosu'nun düzenlediği 'Nasıl bir Anayasa' adlı konferansa konuşmacı olarak katılan Prof. Dr. Teziç, Anayasa çalışmalarının aceleye getirilmemesi gerektiğini söyledi. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) ve Anayasa Mahkemesi'nin yapılandırılmasının toplumda fark edilmeyen bir sıkıntıya neden olduğunu savunan Prof. Dr. Teziç, "Tesadüflerle bir siyasi rejimin kaderi belirlenmez. Madem darbelerin olmasını istemiyoruz. Usul kurallarına uymamız gerekiyor. Hukuk kaba itilafları zarafetle çözme yoludur. Hukuka olan güvenin yitirildiği yönünde bir eğilim epeydir mayalanıyordu. HSYK ve Anayasa Mahkemesi'nin yapılandırılması, toplumda fark edilmeyen bir sıkıntıyı bıraktı gitti. Külün altına bırakılan bu ateş, şimdi külüde yakıyor" dedi.

Yapılan düzenle nedeniyle yargı mensuplarının töhmet altında kaldığını belirten Prof. Dr. Teziç şöyle konuştu:

"Yapılan düzenlemelerden gelen bir sıkıntı var. Yargıçları ve savcıları tenzih ederim. Ama siyasetin getirdiği çözüm, tüm yargı mensuplarını töhmet altına bırakacak bir düzeye gelmiştir. 'Kimin yargıcı?, Kimin savcısı?' konuşmaları giderek çığ gibi büyüyor. Bu ortamda kazanan siyasiler, kaybeden ise yargı mensupları olmuştur."

'TÜRK' BİR ULUSUN ADIDIR

Anayasa'da vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesin Türk olduğunu belirtildiğini söyleyen Prof. Dr. Teziç, bunun hukuki bir bağ olduğunu belirterek sözlerine şöyle devam etti:

"Kürt kökenli vatandaşlarımızın sözcülerinin dile getirdiği konular var. 'Artık modası geçmiş, etnik yapılı bir devlette yaşamak istemiyoruz. Biz de kimliğimizin Anayasada yerini almasını istiyoruz. Bunun da koşulu vatandaşlık tanımında 'Türk' sözcüğü çıksın' deniyor. Bunlar zamansız ve vakitsiz gündeme getirilen konulardır. Uygulamada Kürt kökenli vatandaşlarımızın uğradığı baskılar, yanlışlıkların üzerine gidilmelidir. Ama siz bir ulusun adını Anayasa'dan çıkarmaya yöneldiğiniz zaman toplumda ne gibi yansımalarının olabileceğini düşünmek zorundasınız. Son dönemde televizyonlarda açık oturumlarda 'Ne demek Türk, Türkiyeli diyelim' gibi öneriler var. Anayasa'nın ilgili maddesinde vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür diyor. Bu hukuki bir bağdır. Oradaki Türk sözcüğü bir milletin, ulusun adıdır. Etnik, grubun adı değildir. Bunu bile bile sırf oradan Türk sözcüğünü çıkarmak bir başka etnik çatışmanın temellerini atmak anlamına gelir. Mustafa Kemal Atatürk, 1923 Anayasası yapılmadan, Türk Milleti tanımını şöyle tarif ediyor: 'Türkiye Cumhuriyeti kuran, Türkiye halkına Türk milleti denir."