Rize’nin Güneysu ilçesi Merkez Mahallesi’ndeki evinden öğle saatlerinde çıkan Başbakan Erdoğan, geçtiğimiz günlerde vefat eden aile dostları 79 yaşındaki Ahmet Kul’un evine taziye ziyaretinde bulundu. Daha sonra Güneysu ilçe merkezinde kendisini bekleyen hemşehrileriyle vedalaşan Başbakan Erdoğan, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi (RTEÜ) Spor Salonu’nda düzenlenen yeni akademik yıl açılış törenine katıldı. Törene Erdoğan’ın yanı sıra Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, bürokratlar, öğretim üyeleri, öğrenciler ve aileleri katıldı.

'FAHRİ DOKTORA'

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün mesajının okunması ile başlayan tören, Rektör Prof. Dr. Arif Yılmaz’ın üniversite hakkında bilgi vermesi, ardından da Başbakan Erdoğan’a Üniversite Senatosu’nca verilen Fahri Doktora ünvanının gerekçesini okumasıyla devam etti. Rektör Yılmaz’ın elinden cübbe giyen ve fahri doktora beratını alan Erdoğan, yeni akademik yılın hayırlı olmasını diledi. Fahri doktora ünvanı nedeniyle senatoya şükranlarını sunan Başbakan Erdoğan, şehit askerleri rahmet ve minnetle yad ettiğini dile getirdi. Diyarbakır’a giderek şehitleri Hakk’a uğurladıklarını anlatan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Acımız gerçekten büyük. Her biri birer kahraman olan 17 aslanımızı yitirmek bizi ziyadesiyle kedere sevk etti" dedi, kazayla ilgili adli ve idari soruşturma başlatıldığını kaydetti.

'BAŞIMIZIN EĞİK OLMASI KORKTUĞUMUZ İÇİN DEĞİL'

Başbakan Erdoğan, şehit cenazelerini uğurlarken başının önde olmasını eleştirenlere de şöyle seslendi:

"Başımızın öne eğik olmasını abartılı bir şekilde baş köşelere çekenlere sesleniyorum. Başımızın öne eğik olması birilerinden çekindiğimiz, korktuğumuz için değil, o andaki hüznümüz sebebiyledir. Ama sizler bunu ayırt edemeyecek kadar maalesef farklı atmosferin içinde ve buradan bile bir şeyler beklemenin gayreti içindesiniz. Bizim milletimiz, kimin başı öne eğik olduğu zaman ne anlatmak istediğini çok iyi bilir. Biz başımızın dik olduğunu göstermiş bir kadro hareketinin öncüleriyiz. Kaybettiğimiz yavrularımız, askerlerimiz için ne kadar büyük üzüntü yaşıyorsak, onlar da candan, yardan serden geçerek o kadar büyük fedakarlık ortaya koydular. Allah rahmet eylesin. Rabbim inşallah cennetiyle cemaliyle onları taltif etsin. Biz biliyoruz ki şahadet makamı makamların en yücesidir. Oraya her kişinin ulaşması mümkün değildir. Oraya ancak er kişiler ulaşabilir."

BAŞIMI YASTIĞA KOYDUĞUMDA

Kendisi için anlamlı bir gün yaşadığını vurgulayan Başbakan Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bugün bu fakir için çok anlamlı bir gün. Bugüne kadar Türkiye’nin ve dünyanın bir çok üniversitesinde şahsıma fahri doktora ünvanı verildi. Burada, baba- ana ocağım Rize’de kendi adımı taşıyan bir üniversiteden fahri doktora ünvanı almak şahsım için farklı bir anlam taşıyor. Biz bir şey olmak için değil, bir şeyler yapabilmek için bu mevkilerde bulunuyoruz. Her gün başımızı yastığa koyduğumuzda bu ülke için, milletimiz için, tek tek şehirlerimiz, ilçelerimiz için hangi hizmetleri gerçekleştirdiğimizin, hangi adımları henüz atamadığımızın muhasebesini kendi içimizde yapıyoruz. Seçim döneminde milletin huzuruna çıkmak suretiyle milletin aynasından kendimize bakıyor, kendimizi muhasebeye çekiyoruz. Fani olduğumuzu, bir gün bu emaneti teslim edeceğimizi her an aklımızda tutuyor, milletimize ve Allah’a hesap vermek şuuruyla kendimizi hesaba çekiyoruz. Zira 'hesaba çekilmeden kendinizi hesaba çekiniz.' Bu ilke ile yaşıyoruz. İnsanlar yaptıklarıyla anılır, eserleriyle yad edilir. Hayırlı işler yapanlar milletin gönlünde yer edinir. Şerde yarışanlar ise milletin vicdanında mahkum edilirler, esefle yad edilirler. Sadece sokağa, üniversiteye ad verilmek suretiyle isimler yaşatılmaz. İsimler ortaya koydukları eserlerle milletin gönlünde silinmez yer edinirler. Milletin vicdanına mahkum edilenlerin isimleri bir bir tabelalardan siliniyor. Bu isimleri tabelalar değil millet yaşatacak, milletin vicdanı yaşatacak."

FERHAT'IN 'ŞİRİN'İ YERİNE 'ASLI' DEDİ

Başbakan Erdoğan, Rize’nin bir evladı olarak Karadeniz’de gündelik hayatın nereden nereye geldiğini en iyi bilenlerden birisi olduğunu ifade ederek şöyle konuştu:

Çocukluğumda babam yaz tatillerinde bizleri alıp buraya getirdiğinde durum ne idi, bugün ne. Ah, ahh, şu Armenik dağının dili olsa da konuşsa. O otobüslerle seyahat ederken, virajları alırken sıkıysa camdan aşağı bak. Mümkün müydü? Değildi. Belli bir yere gelirsin, araba kenara çeker. Beklersin, öbür araba gelir geçer sonra devam edersin. Duble yol falan yok, tek şerit. Şimdi sadece 12 tünelini bizler dağları delerek gerçekleştirdik bu yolun. Çünkü biz Ferhat’ız. Ve milletimize 'Aslı' nazarıyla bakıyorduk. Ferhat Aslı’ya ulaşmak için nasıl dağları deldiyse, biz de millete ulaşmak için dağları deliyoruz."

ANACAĞIMIN BİR KÜP FASULYE TURŞUSU HER ZAMAN HAZIRDI

Erdoğan, "Bu sabah bazı dostlarıma da anlattım. Sizinle de paylaşayım" diyerek bir anısını şöyle anlattı:

"Babam kıyı kaptanı, çat kapı eve hemşehrilerimizi getiriyor. İki odalı bir evdi. Önceden haber vermek yok. Eve getirirdi ama anacığım hiç, 'Kaptan haber vermeden bunları nerden getirdin?' demezdi. Bizim felsefemizde şu vardır; misafir umduğunu değil, bulduğunu yer. Gelenler de o anlayışla gelirdi. Ama anacağımın her zaman bir küp fasulye turşusu, bir teneke kavurması hep hazırdı. Böylece misafirimizi hoşnut ederdi. Baklavası her zaman hazırdı. Zaman zaman, bizim burada Pepeçura derler; ikram ederdi. Şimdi bir hafta önceden randevu alınıyor. O randevu olmadan misafir getiremezsin. Bu Anadolu insanının misafirperverliğinin göstergesidir. Ailelerimize, kızlarımıza tavsiyem aman bu misafirperverliğinizi kaybetmeyin."

IMF BORCUNU SIFIRLIYORUZ

Erdoğan, Nisan ayında IMF borcunu sıfırlayacaklarını da vurgulayarak konuşmasına şöyle devam etti:

"IMF’ye 5 milyar dolar da borç veriyoruz. Teknik görüşmeleri yapılıyor. Fitch 18 yıl üzerine kredi notumuzu artırdı ve 'yatırım yapılır ülke' olarak belirledi. Başka bir kuruluş, ismini vermek istemiyorum; bir panelde de söyledim uluslararası toplantıda, 'Siyasi kararlar veriyorsunuz, ideolojik davranıyorsunuz. Borç batağındaki ülkelerin kredi notunu yükseltirken Türkiye’yi durağana alıyorsunuz' dedim. Ama isteseniz de istemeseniz de Türkiye gümbür gümbür geliyor. Şimdi o kredi kuruluşu mahkemeye düştü ve 30 milyon dolar tazminata mahkum oldu. Niye? İdeolojik davrandığı için. Çünkü hak etmediği halde bazı ülkelerin kredi notunu yükselterek dünyayı aldattılar. Şu anda Maastrich kriterlerinde AB ülkesi üyelerin bir çoğunun çok çok ilerisindeyiz. Ne olursa olsun ekmeğin içini silgi yapan, kurşun kalemi sonuna kadar kullanan bir toplumdan, hamdolsun bugüne geldik. O dönemler geride kaldı. Bugün artık çocuklarımız sınıflarındaki akıllı tahtada eğitim görüyor."

'BİZE GERİCİ, YOBAZ DEDİLER'

Üniversite öğrencilerine de seslenen Erdoğan, "Siz o günleri hatırlamazsınız. O günlerde daha dünyayı teşrif etmemiştiniz" diyerek şunları söyledi:

"Bize gerici, yobaz dediler, softa dediler. Bunlar bilmez, yapamaz, başaramaz dediler. Bizi, bizim şahsımızda milleti tutucu, gerici olmakla, cahillikle özdeşleştirmek istediler. Şu anda kimin ak kimin kara olduğu çok net biçimde ortaya çıktı. Onlar hala üniversitelerde yasakları savunurken, üniversiteleri milletin üniversitesi olarak dünyanın hizmetine açtık. Onlar başörtüsüne, sakala, kıyafete takılmış bir adım ileri gidemezken, bir çok ülkeden öğrenciye bu ülkede eğitim veriyoruz. 10 yıllar boyunca meslek liselerine neler çektirdiler, imam hatipleri öcü gibi, gerici yuvası gibi gösterdiler. Bu okullarda okuyan çocuklara adeta öcü muamelesi yaptılar. Peki soruyorum ne oldu? 80’ler 90’lar boyunca tehdit olarak gösterdiğiniz o imam hatip okulları Türkiye’ye ne zarar verdiler. O imam hatip okullarının mezunları şu anda Türkiye’yi yeni baştan inşa ediyor. Şu anda 75 milyona efendilik için değil, hizmetkar olmak için mücadele veriyorlar."

'SÜREÇ TIKIR TIKIR İŞLİYOR'

Başbakan Erdoğan, kademeli eğitime geçiş sürecinde de aynı bildik sanal tehditlerin savrulduğunu kaydederek konuşmasını şöyle tamamladı:

"Ne oldu? İmam Hatip okullarını açtık. Tercih özgürlüğünü koyduk. Süreç tıkır tıkır işliyor. Eğitimden öğrenmeden korkanlar eğitime bu kadar yatırım yapmaz. Bilimden korkanlar eğitim öğretim altyapısında böyle devrim gibi uygulamaları gerçekleştiremezler. Onlar geriye baktıklarında kendi geçmişlerindeki baskıları, yasakları, zulümleri, toplum mühendisliğini görecekler. Ama biz ülkeye kazandırdığımız hizmetleri göreceğiz."

Başbakan Erdoğan’ın konuşmasının ardından, Rize ve ilçelerinde yaptırılacak bazı eğitim ve öğretim kurumlarının protokolleri imzalandı.



ÖA(TM/COŞ)