Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türk- Arap Turizm Buluşması’nın ardından Atatürk Spor Salonu’nda yapılan AK Parti Bursa 4. Olağan İl Kongresi'na katıldı. Burada kendisine verilen yeşil- beyaz renkli Bursaspor kaşkolünü takan Erdoğan, kendisini coşkuyla karşılayan partililere seslendi.

'SINAV SİSTEMİNİ DEĞİŞTİRECEĞİZ'

Konuşmasına Yükseköğretime Geçiş Sınavı'nda (YGS) Türkiye 3'üncüsü olan Bursalı Fatih Furkan Yılmaz’ı kutlayarak başlayan Erdoğan, ikinci sınava hazırlanan tüm öğrencilere şimdiden kolaylıklar, başarılar diledi. Başbakan Erdoğan, "Daha önce de ifade ettim Allah’ın izniyle öğrencilerimiz üzerinde çok ağır bir yük haline gelen bu sınav sistemini değiştireceğiz. Stresin gerilimin adeta at yarışına dönen acımasız rekabetin ortadan kalktığı hakça bir yerleştirmenin egemen olacağı yeni bir sistemi inşallah birlikte oluşturacağız" dedi.

Geçen hafta Gaziantep’te menfur bir saldırı sonucu hayatını kaybeden doktor Ersin Arslan’ı da rahmetle yad ettiğini kaydeden Erdoğan, "Acılı ailesine, yakınlarına, tüm sağlık çalışanlarına başsağlığı diliyorum. Şifa dağıtan, özveri ile fedakarlıkla çalışan insanları iyileştirmek, insanları sağlıklarına kavuşturmak, insanları mutlu etmekten başka hiçbir amaçları olmayan doktorlarımıza sağlık çalışanlarımıza yönelik bu tür saldırıları kınadığımızı şiddetle lanetlediğimizi buradan ifade etmek istiyorum" diye konuştu.

"VAN’DAKİ OLAY, EN AZ GAZİANTEP’TEKİ KADAR MENFURDUR"

Sağlık Bakanlığı’nın sağlık çalışanlarının güvenlik meselesini çok büyük bir hassasiyetle takip ettiğini kaydeden Başbakan Erdoğan, konuşması şöyle sürdürdü:

"Van’da vuku bulan hem de isminin önünde milletvekili sıfatı bulunan bir şahsın doktora ve başhekime yönelik darp girişimi de en az Gaziantep’teki olay kadar menfurdur. En az o cinayet kadar insanlık dışıdır. BDP’li bu milletvekilinin doktorumuza ve başhekimize yönelik saldırısını da lanetliyorum. Şiddetle kınıyorum. Bunlar getirildikleri bu makamları hazmedemeyen tipler. Milletvekili olmak, hiçkimseye karşı hiçbir kamu görevlisine karşı tepeden bakma kibirlenme, böbürlenme, afra tafra yapma yeri değildir. Milletvekilliği makamı hizmet etme makamıdır. Milletvekili olduktan sonra 'Dağları ben yarattım' diyemezsin, 'En güçlü benim' diyemezsin. Tam aksine daha mütevazı olacaksın. Ve milletinin emrinde hizmetinde olacaksın. Doğu ve Güneydoğu illerimizde bu milletvekili ve onun mensup olduğu partinin vekilleri tarafından zaman zaman güvenlik güçlerimize yönelik çirkin saldırılarda bulunuyorlar. Maalesef bu kez de kendisine bir doktoru, bir başhekimi hedef seçmiştir. Bunları kabullenmek asla mümkün değildir. Bunlar hiçbir zaman yaşatmanın tarafında olmadılar. Bunlar hiçbir zaman çözümün tarafında olmadılar. Bunlar bölgede yoksulluğun sona ermesini bölgenin sorunlarının çözülmesini, ihtiyaçların giderilmesini hiçbir zaman istemediler. Yeri geldi havaalanına karşı çıktılar, duble yola karşı çıktılar, bölgede görev yapan öğretmeni, mühendisi, güvenlik görevlisini tehdit ettiler. Hatta bu vasıflı insanları kaçırdılar. Yeri geldi öldürdüler. Bölgeye yatırım gelmemesi bölgenin çehresinin değişmemesi için her yola başvurdular. Ama biz bunlara hiç aldırmadan bunların tahriklerine çirkin saldırılarına hiç aldırış etmeden bölgeye hizmet etmeye devam edeceğiz. Devam ediyoruz."

"TERÖR ÖRGÜTÜ SİLAH BIRAKMADIKÇA BU OPERASYONLAR SÜRECEKTİR"

Bölgede yaşayan insanların kendilerinin samimiyetini ve gayretlerini gördüğünü vurgulayan Başbakan Erdoğan, oradaki vatandaşın da BDP’nin de terör örgütünün de bölgeye hizmet etmek değil, bölgeyi bir şiddet arenasına çevirip buradan nemalanmak istediğini gördüğünü ve bildiğini kaydetti.

Erdoğan, terör örgütünün de BDP’nin de şiddetin bir çözüm olmadığını, çözüm için bir yöntem olmadığını artık görmek zorunda olduğunu ifade ederek konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Şiddet bölgeye kandan, gözyaşından acıdan başka hiçbir şey getirmedi. Geçen akşam açıkladım. Terör örgütü silah bırakmadıkça bu operasyonlar sürecektir. Askerimizin de polisimiz de inlerine varıncaya kadar bu operasyonlar sürecektir. Ancak silah bırakıldığı anda o zaman da güvenlik güçlerimiz değerli kardeşlerim bu operasyonlardan vazgeçecektir. Hiçbir zaman güvenlik güçlerimizin operasyon diye bir derdi yok. Güvenlik güçlerimizin tek görevi var. Nedir? Milletimizin can ve mal güvenliğini sağlamaktır. Vatanın sınırlarını korumaktır. Şiddet bölgede yoksulluğu körükledi, işsizliği körükledi. Bölgenin kalkınmasının önündeki en büyük engel oldu. Biz AK Parti hükümetleri olarak 9.5 yıldır bu terörle mücadele ettik. Bir yandan da şiddetin adeta esir aldığı bölgeyi kalkındırmanın mücadelesini verdik. Fakat terör ve teröristler çekildiği anda en azından bölgenin insanın süratle burada yatırımlarına başlayacaktır. Biz ülkeyi 3.5 teröriste asla ve kata teslim etmeyiz. Sonuna kadar onurlu yürüyüşümüz devam edecektir."

"AZINLIKLARA MALLARINI TESLİM EDİYORUZ"

Partilerini kurdukları 2001 yılında, etnik, bölgesel ve dinsel milliyetçilik yapmayacaklarını açıkladıklarını belirten Erdoğan, "Nitekim geçen Ramazan'da ülkemizdeki azınlıklar bize Ramazan iftarı verdi. Bu iftarda biz azınlıklara, 'Bundan sonra, arazilerinizi biz size teslim ediyoruz' diye müjde verdik. Vakıf mallarını kendilerine teslim etmeye başladık. Ama farklı ülkelerdeki yönetimler oradaki Müslümanlar'a bunu yapamıyorlar. Hala kaçırıyorlar. Bize söz veriyorlar ama kaçırıyorlar. Biz küçük hesaplar peşinde değiliz" diye konuştu.

"ANAYASA ÇALIŞMALARINDA AK PARTİ MASADAN KALKMAYACAKTIR"

Konuşmasının daha sonrasında, BDP ile farkı olmadığını öne sürdüğü CHP'yi eleştiren Başbakan Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu'nun partinin başında olduğu sürece hallerine hamd ettiklerini söyledi. Kılıçdaroğlu sayesinde işlerinin daha kolay olduğunu, daha rahat hareket edeceklerini ve hakikatleri anlatacaklarını belirten Erdoğan, "Türkiye'deki büyüme hızı dünyada 2’nci sırada. Bu süreçte, CHP'nin bu duruşu ve tutumları sadece BDP'nin işine yarıyor. O operasyonların durması teröristlerin silahı bırakmasıyla duracaktır. Bu hayırlı süreci inşallah tamamlayacağız. Sivil, katılımcı, özgürlükçü, demokratik bir anayasa ile bu süreci kalıcı bir hale getireceğiz. Anayasa çalışmalarında AK Parti grubu ekibi masadan kalkmaz. Bunu böyle bilin. Baktık ki olmuyor, biz deriz 'Hanginizle bunu yapabiliriz buyurun gelin sizinle yapalım'. Biz bugüne kadar hep uzlaşmacı olduk" dedi.

"SEN GİDERSEN NE OLACAK?" SORUSUNA YANIT

Hükümete geldiklerinde belli kesimlerin kendilerinin yıpranacağını, yorulacağını, heyecan ve coşkularını kaybedeceklerini söyleyip beklediklerini söyleyen Erdoğan, "Bize 'İktidar, partileri yorar, yıpratır, yozlaştırıp çürütür' dediler. AK Parti'nin nasıl bir kadro olduğunu anlamayanlar, anlamak istemeyenler, ön yargılarıyla hareket ederek bizi diğerlerine benzetme gayretleri içine girdiler" dedi. "Biz millete hizmet ettikçe büyüyen bir partiyiz" diyen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Biz millete hizmeti ibadet olarak gören, yaptığı hizmet ve ibadetten dolayı her gün kendini yenileyen, tazeleyen bir kadroyuz. Bu kadroda 'Ben' yokum, 'Biz' varız. Partimizi kurarken 'Milletvekili üç dönem arka arkaya milletvekili olabilir. Dördüncü dönem ara vermek zorundadır. Sonra tekrar devam edebilir' maddesi koyduk. Şimdi bana, 'Sen gidersen ne olacak' diyorlar. Cevabı hazır. Biz faniyiz. Her an ölebiliriz. Ölüm bizim için haktır. Öldüğümüz anda Ak Partinin yönetimi ve delegasyonu ne yapacaksa onu yapacak. Bunun cevabı bu. Çünkü biz tabular üzerine geleceği inşa eden bir parti değiliz. İlkeler üzerine geleceği inşa eden bir partiyiz. Ve sürekli yenileniyoruz. Geçen seçimlerde 160 arkadaşımı yeniledik. Bu seçimde 169 arkadaşımızı yeniledik. Ne oldu? Millet bize daha fazla oy verdi. Mesele ilkeler. Bunlara sahip çıkacağız. Bunların arkasında duracağız. Milletvekili adayı olmadım. Ne yapacaksın? Milletvekilliği adayı olmadığı zaman diyelim ki Tayyip Erdoğan, diyelim ki Bülent Arınç, bizler böyle evimize çekilip yan gelip yan mı yatacağız? Hayır yine partimizin emrindeyiz. Partimiz bize ne derse onu yapacağız. 'Git Anadolu’da konferans ver' derse konferans vereceğiz. Git think thank’te çalış orada çalışacağız. Sempozyuma katılacağız, panellere katılacağız. Niye? Biz bu ülkede bir evrimin, bir devrimin öncüleriyiz. Bu yapıyoruz. Onu yapacağız. AK Parti'yi millet kurmuştur. AK Parti her zaman milletle yürümüştür. Millet ile büyümüştür. Başka partiler makam ve rant hırsı ile kendi içinde kavga ederken, AK Parti sadece ve sadece hizmet ile meşgul olmuştur. Muhalefetin halini görüyorsunuz. Milletin meselelerine ilgi gösterecek halde değil."

"28 ŞUBATÇILARIN GETİRDİĞİ GENEL MÜDÜRSÜN SEN"

Başbakan Erdoğan, CHP’yi eleştirerek, "Bizi yolsuzlukla itham edenler bize çamur atanlar bizzat Anayasa Mahkemesi tarafından mahkum ediliyor. Hem de bizzat kendi arkadaşları tarafından yolsuzlukla usulsüzlükle itham ediliyorlar. Bizzat CHP Genel Merkezi’nin kendi hesapları inceleniyor. Öncekinde bir trilyona mahkum oldu. Yolsuzluk. Şimde geçenlerde Anayasa Mahkemesi bir ceza daha verdi. 3.5 trilyon. Kime? CHP’ye. Ey Kılıçdaroğlu, sen önce kendi içinde yapılanlara bak. Yahu sen zaten SSK’da da böyleydin. Orayı da yönetemedin, batırdın. Ve görevden aldılar. Ondan sonra 28 Şubatçılar seni göreve getirdi. 28 Şubatçıların göreve getirdiği bir genel müdürsün sen. Onu iyi bilsin milletim. Onlar iftira üretir biz hizmet üretiriz. Aynı şekilde yola devam edeceğiz" diye konuştu.

"BU SULARDA YÜZME BOĞULURSUN"

CHP'nin Fatih Projesi ile ilgili eleştirilerine de yanıt veren Erdoğan, "Çıkmış 'Burada 20 katrilyonluk yolsuzluk var' diyor. Ya ayıptır. İnsan biraz edep eder, adap eder. 'Fatih Projesi nedir?' diye sorsan inan onu da bilmez. 4+4+4’ü anlamadığı bilmediği gibi. 3-4 ay saldırdı. Bilmeden anlamadan Meclis'e getiriyorlar dediği projenin komisyon çalışmalarında bilip de anlayan adamları baktık ki seloteyp tankını bizim komisyon başkanına fırlattı. Siz bilmediğiniz anlamadığız yerde böyle mi hareket ediyorsunuz? CHP bu. Tarihi bu. Bunu söylemeye başladığında da hemen hoplayıp zıplamaya başlıyor. Kutlu Doğum gecesinde İstanbul’da bir dinledim. (Dinleyicilerden gelen sözler üzerine) İşte sizin rahleyi tedrisinizden geçseydi bu gafları yapmazdı. Dedim ya yanlış sularda farklı sularda yüzüyor. Bu sularda yüzme boğulursun. Kendine uygun sular bul. Ve o akşam dinledim konuşmayı, 'Maşallah ne güzel konuşma' dedim. Fakat çok geçmedi. Hemen 4+4+4 meselesini anayasa mahkemesine gönderme gündeme geldi. Ben dedim herhalde 'Göndermeyecek.' O akşam sevgililer sevgilisi peygamberimize övgüler dizdi ve Kuran ile ilgili kendine göre bazı tanımları var. 'Bizim annelerimiz böyle oyalı, nakışlı kaplar içerisinde Kuran'ları saklar, onu duvara asarlardı' diyor. Şimdi tabii bu da güzel olumlu bir yaklaşım. Biz de Akif’in dörtlüğü aklımıza geldi söyledik. Bu yanlışı bu gafı da yaptı ama yetmedi. Şimdi de malum Anayasa Mahkemesi’ne götürme kararı verdiler."

"HAKARET EDECEKSEN GEL BANA ET. SENİN DİLİNDEN BEN ANLARIM"

CHP Lideri Kılıçdaroğlu'nu eleştirmeye devam eden Erdoğan, şunları söyledi:

"Hepsi yetmedi, Diyanet İşleri Başkanımıza saldırıyor. Ne diye saldırıyor? Camilerin ahır yapılmasıyla ilgili konuda kendisinden onur vesaire gibi laflarla bir cevap istiyor. Bak bu ifadeyi Diyanet İşleri Başkanımıza kullanacak kadar maalesef sen edepten, adaptan uzaksın. Onu gel benim için kullan. Ben iddia ile söylüyorum. Kısa zamanda belgelerini de önüne koyacağım senin. Evet sizin zihniyetinizin geçmişinde camilerin ahır olarak kullanılması var. Bunların hepsini belgeleriyle ortaya koymak, elimizde belgeler olduğu için konuşuyoruz. Ha bu konuda hakaret edeceksen gel bana et. Senin dilinden ben anlarım. Diyanet İşleri Başkanımızın adabı buna müsaade etmez. Çünkü sen hangi makama karşı nasıl konuşacağının farkında değilsin. Seni buralara davet eden bir diyanet işleri başkanına karşı bu edepsizliği ortaya koyacak kadar adaptan uzaksın. Ne yazık ki bunların meşrebinde olan neyse o tezahür ediyor. İlerisini söylemiyorum. Ama kusura bakmasın daha ileri giderse onları da söylemeye başlarım. Ama biz dediğim gibi o ayrımcılığa fırsat vermeyiz."

ERDOĞAN’A HEDİYE EDİLEN PASTA VATANDAŞLARA DAĞITILDI

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti kongresinin ardından, eşi Emine Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer ile birlikte Bursa Valiliği’ne geçti. Burada basına kapalı olarak Vali Şahabettin Harput ile görüşen Erdoğan’a üzerinde fotoğrafı ve 22 ülke bayrağı bulunan pasta hediye edildi. Bir pastacı tarafından hediye edilen pasta, daha sonra dışarıda bekleyen vatandaşlara dağıtıldı.

Başbakan Erdoğan’ın Valiliğe girişi sırasında bir kadın korumaları aşarak Erdoğan’ın yanına geldi. Başbakan Erdoğan ile kısa bir süre görüşen kadın ismini ve neyle ilgili görüştüğü açıklanmadı.

Bu arada Başbakan Erdoğan Valilikte iken İskender kebap ve kestane şekerlerinin getirildiği görüldü.

Erdoğan, Valilik'ten ayrılırken de engellilerle ve kendisine düğün davetiyesi vermek isteyen bir çiftle sohbet etti.



(FK/SS)