Serpil KIRKESER/İSTANBUL, İKİNCİ Ergenekon davasında savunma yapan eski Genelkurmay Adli Müşaviri tutuksuz sanık emekli tümgeneral Muhittin Erdal Şenel hakkındaki suçlamaları reddetti. Sanık Şenel, "İddianamede Ergenekon terör örgütü olarak geçen örgüt yapılanmasıyla hiçbir alakam yok. Böyle bir yapılanmayı tasvip etmiyorum. Ben her zaman demokrasiyi savundum" dedi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Birinci Ergenekon Davası'nda savunma yapan Muhittin Erdal Şenel, görevinin sınırları dışında herhangi bir işle ilgilenmediğinin altını çizerek, "İddianamede Ergenekon terör örgütü olarak geçen örgüt yapılanmasıyla hiçbir alakam yok. Böyle bir yapılanmayı tasvip etmiyorum. Ben her zaman demokrasiyi savundum" dedi. Sanık Şenel, dosyada yer alan telefon tapelerinde şiddet, terör, darbe kelimenin geçmediğini vurgulayarak telefon görüşmelerinin özel görüşmeleri olduğunu ifade etti. Aleyhinde ifade veren tanık ve sanık ifadesi olmadığını söyleyen sanık Şenel, evindeki aramada bulunduğu iddia edilen CD'nin kendisine ait olmadığını anlattı. Sanık Şenel "Evimde bilgisayar bulunmaz ve ben biraz tuhaf gelecek ama bilgisayar kullanmayı bilmiyorum. CD, kopyası alınmadan evden çıkarılmış ve avukatım olmadan işleme tabi tutulmuştur. Dolayısıyla hukuki bir delil olarak kabul görmesi mümkün değildir" dedi. ÖRGÜT DELİLİ OLARAK GÖSTERİLEMEZ


Evinde yapılan aramada bulunan CD içerisinde "Karanlık Savaş Konsepti" isimli bir slayt dosyasının bulunduğunu ve bunun bir örgüt delili olarak kabul edildiğini kaydeden Şenel, "Yaptığım araştırmalarda gördüm ki Karanlık Savaş Konsepti, general, amiral ve gazetecilerin de aralarında bulunduğu ve 800 kişinin katılımıyla gerçekleşen uluslararası bir sempozyumdur. Açılış konuşmasını o dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt yapmıştır. Dosya kitap olarak yayımlanmıştır. 2008 yılından beri de internette yer almaktadır. Dolayısıyla kitap olarak da yayınlanmış bu uluslararası sempozyum örgüt delili olarak gösterilemez" dedi.

KENDİSİ ÇOK YETENEKLİ BİRİYDİ


Sanık Şenel, Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese'nin, İnternet Andıcı davasının bazı sanıkları ile ilgili soruları da cevapladı. Şenel, çapraz sorgusunda İnternet Andıcı davasından tutuklu yargılanan Tümgeneral Hıfzı Çubuklu'yu Genelkurmay Adli Müşavirliği'ne kendisinin tavsiye ettiğini söyledi. Genelkurmay Adli Müşavirliği yaptığı dönemde Hıfzı Çubuklu'nun binbaşı rütbesiyle yanına atandığını belirten Şenel, "Yanımda yetişti." dedi. Çubuklu'nun Adli Müşavirliği için tavsiyede bulunup bulunmadığı sorulan Şenel, "Tabii ki bulundum. Nezaketen bu durum sorulur" cevabını verdi. Şenel, "Hıfzı Çubuklu'yu 'Ben yetiştirdim.' diye bir beyanınız oldu mu?" şeklindeki soruya da, "Oldu. Ancak Yetiştirmek kelimesinin anlamı, kürsü hakimliği ile Adli Müşavirlik arasındaki farkı anlatıp Adli Müşavirlik kültürüne alıştırmak anlamındadır. Yoksa kendisi çok yetenekli biriydi" dedi. İnternet Andıcı davasının tutuklu sanığı eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ ile generalliğe beraber yükseldiklerini belirten Şenel, "Ben hakim olduğum için İlker Başbuğ benden daha fazla rütbe aldı. Ben Adli Müşavir görevindeyken kendisi Genelkurmay 2. Başkanıydı. O dönem ben emekli olurken veda etmek için yanına gittim" diye konuştu. Sanık Şenel, Mahkeme Başkanı Özese'nin sorusu üzerine Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde işletilen www.turkatak.com ve www.irtica.org gibi internet sitelerinden haberi olmadığını söyledi. Özese'nin, "İnternet Andıcında belirtilen internet siteleri ile ilgili bilginiz var mı?" şeklindeki sorusuna da Şenel, "Bilgim yok. Duymadım" şeklinde cevap verdi. Bu internet siteleri ile ilgili kendisinden Adli Müşavir olması nedeniyle herhangi bir konuda fikir alınıp alınmadığı sorulan Şenel, "O zamanlarda hukuk müşavirliğine ya da adli müşavirliğe getirmezlerdi. O zamanlar psikolojik harekat Daire Başkanlığı vardı. Olsa olsa oraya sorarlardı" dedi.

PEŞİNEN SUÇLANDIM


Tutuksuz yargılanan eski MGK Genel Sekreteri emekli Orgeneral Tunçer Kılınç, "Şahsımla ilgili arama ve el koyma kararında ne geçmişimle, ne kariyerimle, ne kamuoyuna mal olmuş kişiliğimle irtibatlandırılması asla uygun düşmeyen son derece onur kırıcı fiiller sıralanmıştır. Elde somut bir delil olmadan, varlığı kanıtlanmamış bir örgütün, diğer ünitelerinde olduğu düşünülerek bir şahsın şüpheli olarak damgalanması peşin suçlama değil de nedir?" diyerek savunmasına başladı. Sanık Kılınç, "Somut herhangi bir delil yoksun olduğu kadar insaf, vicdan ve adalet duygusundan da yoksun bu iddiaları reddediyorum. Şüpheli olduğu varsayılan bir kaç şahısla yapmış olduğum telefon görüşmeleri delil kabul edilerek peşinen suçlandım. 2001 -2003 yılları arasında MGK Genel Sekreterliği görevini yürüttüm. Devletin istihbarat sağlayan kuruluşlarının oluşturdukları aylık istihbarat raporlarının koordine edildiği bu makamda, 24 kez bizzat başkanlığını yaptığım koordinasyon toplantılarında bu örgüt isminden ve faaliyetlerinden söz edilmemektedir" dedi.

BEN HİÇBİR ÖRGÜTÜN NE ÜYESİYİM NE DE SEMPATİZANIYIM


Dava sanıklarından Mustafa Balbay'a ait olduğu belirtilen günlüğün bazı bölümlerinde kendi adının da geçtiğini belirten Kılınç, "Güncel olaylar hakkındaki görüşlerimi almaya yönelik herhangi bir gazeteci ile yapılan bu tür görüşmeler MGK Genel Sekreterliğinin doğası kapsamındadır. Bu görüşmelerin ne örgütsel yanı vardır ne de bunların örgütsel bağlantı olarak değerlendirilmesi uygundur" şeklinde konuştu. "Hepsinden önemlisi kişinin kendi vicdanına olan sorumluluğudur" diyen sanık Kılınç, “Tuncer Kılınç olarak ne burada konu edilen, ne yasadışı olarak nitelenebilecek örgütün ne üyesiyim, ne de idarecisiyim. Ben hiçbir örgütün ne üyesiyim, ne de sempatizanıyım" dedi. Kılınç, "Cumhuriyet Çalışma Gurubu’nun ne olduğunu bilmiyorum. Atatürkçü Düşünce Derneği'nin böyle bir gurubun biriminde olup olmadığını da bilemem" diye konuştu.

YASADIŞI HİÇBİR DÜŞÜNCE VE EYLEMİN SAHİBİ DEĞİLİM


Kılınç "Hiçkimse ve de hiçbir otoritede beni yasadışı olabilecek bir konuda faaliyet göstermem hususunda yönlendiremez. Ben 43 yıl emir komuta altında görev yaptım. 2003 yılında emekli oldum. Yasadışı hiçbir düşünce ve eylemin sahibi değilim. Her zaman ulusal birlik ve bütünlükten, tam bağımsızlık ilkesinden, demokrasiden, hukukun üstünlüğünden, laiklikten ve çağdaşlıktan taviz verilmemesinden yana oldum." dedi. Sanık Kılınç'ın savunmasının alınmasına ara veren mahkeme heyeti duruşmayı 23 Şubat saat 09.30'a erteledi.


SK (ÖA) (FOTOĞRAF)