Bir zamanlar MİT'in iki numaralı ismi olan Öneş, barış sürecinin ve silahsızlanmanın, beraberinde demokratikleşmeyi getireceğini düşünüyor. Türkiye'nin "nitelikli bir şekilde demokratikleşerek" başta Kürt meselesi olmak üzere sorunlarını çözebileceğini vurguluyor.

Cevat Öneş'in dile getirdiği bir başka nokta ise, barış sürecinin "toplumsal dinamiklerin getirdiği bir olay olduğu." Öneş'e göre, "Hiçbir siyaset bunun önünde duramaz; eğer toplumsal taleplere yanıt vermezlerse toplum onları tasfiye eder."

Silahlı PKK militanlarının sınır dışına çekilmesi için hazırlıkların başladığını tahmin ediyor musunuz?

Hazırlıkların başladığı söyleniyor. Tabii ki sınır dışına çekilme belirli bir zaman diliminde olacaktır. Sanıyorum ki, Temmuz-Ağustos aylarında çekilmenin tamamlanması kuvvetle muhtemel görünüyor.

PKK sınır dışına çekilince ne yapacak? Senaryoları nasıl görüyorsunuz?

Medyada çıkan haberlerden, Türkiye'de silah bırakma ve sınır dışına çekilmeden sonra Irak'ta zaten var olan kamplara yerleşecekleri anlaşılıyor. Sanıyorum ki orada silahlarıyla olacaklar. Çünkü silahların teslim süreci için ayrı şartların oluşması gerekiyor.

'Sessiz çıkma süreci'

Silahlı çekilme daha mı muhtemel görünüyor bu durumda?

"Silahlarını bırakmış, Kürt meselesini çözüm sürecine sokmuş bir Türkiye'de; yeni anayasasını yapmış, toplumsal uzlaşmasında en geniş katılımı ortaya çıkarmış bir Türkiye'de artık şu hapiste kalsın, bu özgür kalsın gibi bir tartışmanın olmayacağını düşünüyorum."

Silahsız olması konusunda sayın Başbakan çok kararlı. Sanıyorum ki bu kararlılığını Öcalan da destekleyecektir ve silahsız çekilme olacak gibi gözüküyor. Tabii ki örgüt mensuplarının silahlı bir şekilde, illegal bir şekilde, güvenlik kuvvetlerinin kontrolü dışında ülkeye girdikleri gibi, çıkışları da söz konusu olabilir. Çünkü her militanı kontrol etmek imkanı yok. Pratik olarak silahsız çıkmak konusunda Öcalan'ın iradesinin oluştuğu anlaşılıyor ama bu sessiz çıkma sürecinde bazı militanların silahlarıyla çıkma şartları oluşabilir. Onu kontrol etme şansımız yok.

Bu süreçte PKK nasıl bir yola girecek?

Demokratik, çoğulcu bir Türkiye'de, demokratik siyasete adapte olmuş bir PKK göreceğiz. Bu tabii ki PKK adı altında olmayacak. Şu an zaten BDP var. BDP şekil değiştirir mi, yeni bir hareket ortaya doğar mı; gelişmeler gösterecek. Ancak farklı bir kimlikte, demokratik bir kimlikte Türkiye siyaseti içinde yerini alacaktır, ki zaten var.

Burada karıştırılan bir olay var. "PKK tasfiye edilmek isteniyor" deniyor. PKK silahlarını bırakacak, silahlarını tasfiye edecek; kendisi tabii ki Türkiye demokratik siyasetine entegre olacak ve mücadelesini Türkiye'nin demokratik koşulları içinde silaha dayanmadan, demokratik usûllerle yapacak.

Öcalan'ın serbest bırakılması veya Meclis'e girmesi ihtimallerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu günümüzdeki en önemli kaygılardan biri: Öcalan ile doğrudan görüşme, Öcalan'ın ev hapsine çıkarılacağı veya özgür kalacağı meselesi... Bu kaygıları da dikkate alarak, Öcalan mektubunda kendisi için bir talepte bulunmadığını tekrarlıyor. "Sonuçta, meseleler çözüldüğünde hep birlikte özgürleşeceğiz" diyor.

Silahlarını bırakmış, Kürt meselesini çözüm sürecine sokmuş bir Türkiye'de; yeni anayasasını yapmış, toplumsal uzlaşmasında en geniş katılımı ortaya çıkarmış bir Türkiye'de artık şu hapiste kalsın, bu özgür kalsın gibi bir tartışmanın olmayacağını düşünüyorum. Kendiliğinden bu tip sonuçlar gelebilir. Dünya pratiğinde de böyle.

'PKK yeniden silahlı harekete dönüşmez'

Sürecin kesintiye uğrama ihtimali var mı sizce?

Mevcut şartlarda baktığınızda kesintiye uğrayacağı intibaını edinebilirsiniz. Veyahut analizlerimiz içinde buna önemli bir yer ayırabiliriz. Ben şahsen barış sürecinde duraksamalar olabileceğini, karşılıklı anlaşmazlıklar olabileceğini, ancak PKK'nın yeniden silahlı harekete dönüşmesi gibi topyekûn bir durumun ortaya çıkmayacağını değerlendiriyorum. PKK'dan kopan münferit grupların hareketleriyle karşılaşılabilir yurt içinde veya yurt dışında. Ama bu da temel esası değiştirmez.

Bu süreçte AKP veya BDP tarafında sürecin bir etkisi olarak siyaseten tasfiyeler olur mu ?

"Siyasi mücadelede, silaha dayanmayan her fikrin savunulabilir olması KCK davalarını ve hatta Ergenekon davalarını da etkileyen bir durum ortaya çıkaracaktır."

PKK'nın silahlarının bıraktırılmasından sonra Türkiye siyasetine entegre olmasında bazı şahısların hukuki durumlarının uygun olması takdirde siyasete girip girmemeleri meselesi tartışılırken, siyasette kendi içlerinde değişimler mutlaka olur. Bu tabii yeni kadrolarla bağlantılı, örgüt içindeki mücadeleyle bağlantılı bir olay. Bu süreç öyle kolay bir süreç değil. Hem yeniden yapılanma, yeniden örgütlenme meselesi, hem zihinsel olarak değişimi entegre etme ve demokratik mücadeleye uygun yeni kadroların hayata geçirilmesi meselesi tasfiyeyi ortaya çıkarır. Ak Parti içerisinde sanmıyorum. Başbakan'ın parti içindeki disiplini açısından, ciddi ve görünür bir tasfiye olayı çıkmaz.

Bu sürecin KCK davalarının gidişatına etkisi ne olur?

Silahsızlanma sürecinin sonlanmasıyla birlikte Türkiye'de daha farklı bir iklim doğacak. Hükümetin, Başbakanın, sanıyorum üzerinde durduğu en önemli şey, bu iklimin yaratılması. "Akil insanlar" da bu iklimi yaratmada kullanılan aktörler. Silahlarını bırakmış, Irak'a çekilmiş bir PKK ile birlikte, demokratikleşme sürecinin de daha yoğun gündeme gelmesi süreci başlayacak, başladı. Yeni anayasa yapımı çalışmaları var. Bu anayasanın nitelikleri, şüphesiz evrensel değerlerle uyuşan bir şekilde olacak. Özgürlükler ve demokrasi çerçevesi çizilecek. Böyle bir planda yasalar değişecek, KCK davası tutukluları konusunda da bu değişiklerle zaten beklenen sonucun alınacağını düşünüyorum. Siyasi mücadelede, silaha dayanmayan her fikrin savunulabilir olması KCK davalarını ve hatta Ergenekon davalarını da etkileyen bir durum ortaya çıkaracaktır.

Ergenekon davaları açısından nasıl bir tablo çıkmasını bekliyorsunuz?

Türkiye'nin tarihsel yapısına baktığımızda Ergenekon davası, temelde hukuk prensipleri, demokratik siyaset çerçevesinde çok haklı davalardır. Türkiye'nin demokratikleşmesinin önünde duran engellerin ortadan kaldırılması meselesidir. Ancak hukuk usûlü ve kapsam bakımından çok geniş tutulması açısından bazı sorunlar var. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin içtihat kararlarına uymayan bazı uygulamalarla karşılaşılması, hukuki açıdan bir güvensizlik meselesi ortaya çıkarmıştır. Sanıyorum ki bu demokratikleşme süreci içerisinde, çeteleşme olaylarına karışmamış, sadece siyasi bakışları nedeniyle yargılama içine girmiş durumdakilerin, Ergenekon yönünden de bir toplumsal uzlaşma süreci içerisinde mütalaa edileceğini düşünüyorum. Tüm siyasi davaların toplumsal uzlaşma açısından elekten geçirileceğini sanıyorum; geçirilmesi lazım.