“Önce neden şüpheli duruma düşürülüyorum, neden sanık yapıldım? İddianamede baştan aşağı bunları inceledim. Evimin ve işyerimin aranması için gerekli olan makul şüphe nedir? Neye göre, hangi maddi, delile göre sanığım? Burada bir suç var, o da benim yargılanmamdır."


"ÖZDEN ÖRNEK'İ TANIMAM"


Kendisine yüklenin suça ilişkin tek bir olay, tek bir delil bulunmadığını belirten Güvendiren, “İddianamede bana ait bölümde toptancı zihniyetle ‘ele geçen doküman, belge ve beyanlardan anlaşılmaktadır’ diye karalama yapmışlardır" diye konuştu. Davada tutuksuz yargılanan eski Genelkurmay Adli Müşaviri emekli tümgeneral Erdal Şenel’i görevi nedeniyle 20 yıldır tanıdığını ifade eden Güvendiren, Erdal Şenel ile Balyoz davasından tutuklu bulunan Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Özden Örnek arasındaki bir telefon görüşmesinde ‘Tanju isimli şahsın güvenilir olduğu ve kollanması gerektiğine ilişkin ifadeler olduğuna dikkat çekti. Güvendiren, “Ben Özden Örnek’i tanımam. Günlüklerin kendisine ait olmadığını iddia etmektedir. Hayatım boyunca karşılamadığım bu kişi görevdeyken ben emekliydim" ifadesini kullandı.


"TUNCAY ÖZKAN BANA KARDEŞİMDEN DAHA YAKINDIR"


Güvendiren, tutuklu sanık gazeteci Tuncay Özkan ile görüşmeleri nedeniyle suçlandığına dikkat çekerek “Tuncay Özkan’ın benden destek istediği, fikir aldığı ve benim onu yönlendirdiğim şeklinde bir suçlama olabilir mi? Madem yönlendirdim, yönlendirmem sonucu Tuncay Özkan hangi eylemi yaptığını iddianameye neden yazmıyorsunuz?" diye sordu. Güvendiren şöyle devam etti:

“Tuncay Özkan bana kardeşimden daha yakındır. Ben onun ağabeyi olurum. Kendisine hep ilk adıyla hitap ederim. Her türlü darbeye karşıdır. TBMM’yi milletin kabesi olarak kabul eder. Ankara’da bir mitingde Meclis’e yürümek isteyenlere ‘Bizim kabemizdir yürüyemezsiniz’ diye karşı çıkmıştır."


"TUNCAY ÖZKAN'I YÖNLENDİRME" İDDİASI


Tanju Güvendiren, bir telefon görüşmesini “Tuncay Özkan’a ADD’nin Genel Başkanlık seçimi nedeniyle Eruygur ile mücadeleye girmemesini söyledim. Özkan’ı yönlendirmek ne zamandan beri suç olmuştur. Yönlendirmiş olsaydım ADD seçiminde Özkan’ın Eruygur’a oy verdirmesi gerekmez miydi" diye açıkladı. Hakkındaki “Örgütün üst düzey yöneticileriyle yakın ilişki kurmakta ve şüpelilerle gizli toplantılar yapmaktadır. Tuncay Özkan’ın da bağlantısını sağlamaktadır" şeklindeki suçlamalara dikkat çeken Güvendiren “İddianamede anlamsız, delilsiz, hiçbir hukukiliği olmayan akıl dışı, vicdanla bağdaşmaya isnatlar kullanılmıştır" diye konuştu.


"BAŞIMIZA FİLMLERDE OLDUĞU GİBİ NAYLON ÇORAP MI GEÇİRDİK"


Eski Jandarma Genel Komutanı Emekli Orgeneral Şener Erguygur ve Eski 1. Ordu Komutanı Emekli Orgeneral Hurşit Tolon ile gizli toplantı yaptıkları iddilarına ilişkin Sanık Güvendiren şöyle konuştu: “Demek ki iki emekli orgenerali, emekli albay olarak gizli toplantıya ben çağırıyorum. Kapının üstünde içinde kırmızı ışık yapan tabelada gizli mi yazıyordu, Başımızda peruk mu vardı? Tanınmayalım diye iki orgeneralle birlikte başımıza filmlerde olduğu gibi naylon çorap mı geçirdik? Toplantının gizli olduğunu nereden anladınız?"


"FARZ EDİLEN İDDİANAMEYLE SUÇLANIYORUZ"


“Belirgin bir rahatsızlıkla bizlere düşman muamelesi yapılmıştır" diyen “Farz edilen iddianame ile suçlanıyoruz. Farz edilen suç yani mefruz suç olur mu? Ortada suç ve delil yok, ancak mefruz sanıklar vardırö diye konuştu. Sanık Güvendiren 1987 yılında Genel Kurmay Askeri Savcılığı görevindeyken Hurşit Tolon’un Tuğgeneral rütbesiyle Genelkurmay Başkanlığı Genel Sekreteri olduğunu ve o tarihten beri tanıdığını anlattı. Şener Eruygur’un Milli Savunma Bakanlığı Müşteşarlığı yaptığını anımsatan Güvendiren “Sıralı sicil amirlerimden biridir. Sizler nasıl Adalete Bakanlığı müsteşarlarını tanıyorsanız bizler de MSB Müsteşarlarını tanırız" diye açıklama yaptı. Yasadışı tespit edildiğini savunduğu 11 görüşmenin iddianameden çıkarılmasını talep eden Güvendiren 1 Ocak 2008’den 10 Mart 2008 tarihine kadar mahkeme kararı olmaksızın dinlendiğini iddia etti. Güvendiren, “Yasadışı tespit edilen 11 görüşmenin iddianameden çıkarılmasını talep ediyorum. Telefon görüşmeleri özeldir, herhangi bir suçla ilişkisi yoktur, Özel yaşamımıza ilişkindir" dedi Güvendiren, hakkındaki yurt dışına çıkış yasağının kaldırılarak beraatine karar verilmesini talep etti. Duruşmada tutuksuz sanık gazeteci Adnan Bulut'un savunmasının alınmasına geçildi.


"KALEMİM KIRDIM VE HAYSİYET YAZILI BİR KUTUDA EMANETE BIRAKTIM"


"Yargılandığım iddia edilen Ergenekon örgütü ile ilgili bilgi sahibi değilim" diyen sanık Bulut, "Neyle suçlandığımı da bilmiyorum. Oysa 21 yıl aktif gazetecilik yapmış, birçok başarılar elde etmiştim. Ulusal ve uluslararası ödüller aldım. Meslek onurunu hep önde tuttum, kalemimi kamu yararına kullandım" şeklinde konuştu. Ergenekon davası sanığı olması nedeniyle gazetecik yapma olanağının kalmadığını söyleyen Bulut "Ben de kalemimi satmak veya kiraya vermek yerine onurlu bir şekilde kırdım ve haysiyet yazılı bir kutunun içine emanete bıraktım. Belki bir gün gazetecilik yapma olanağı olursa kalemimi o kutudan çıkarırım. O kalemi ülkemin iyiliği, insanlarımızın refahı ve güzel bir dünya için kullanacağım günü bekliyorum" diye konuştu. Bulut, "En kötü koşullardaki çoğulcu parlamenter yönetimin bile darbeci cuntacıların yönetiminden daha iyi olduğuna gönülden inanırım" diyerek savunmasını bitirdi ve beraatini talep etti. Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese Oda tv davası kapsamında tutuklu bu davada tutuksuz sanık Yalçın Küçük'e savunmasını yapıpı yapmayacağını sordu. Küçük'ün hazır olmadığını söylemesi üzerine duruşma, yarın saat 09.00'a ertelendi.