Toplantıda "Pozitif Gündem" konusunun değerlendirildiğini anlatan Bağış, "AB üyelik sürecinde bazı ülkelerin haksız ve mantıksız bir şekilde fasılları engellemeleri karşısında komisyonun süreci canlandırmak için ülkenizle bir pozitif gündem sürecini başlatma arzusu olumlu değerlendirilmektedir. Bu çerçevede 8 engelli fasıl üzerinde çalışma gruplarının kurulması, Reform İzleme Grubu'muz tarafından da uygun bulunmuştur. Bunlardan en önem verdiğimiz, yargı ve temel haklar. Yani 23'üncü fasıl ile adalet, özgürlük ve güvenlik başlıklı 24'üncü fasılla ilgili çlışma gruplarının bir an evvel kurulması uygun bulunmuştur" diye konuştu.


İKİ FASLI AÇAMAMAMIZIN SEBEBİ KIBRIS RUM YÖNETİMİ'NİN ŞIMARIK TAVIRLARIDIR


Bağış, Reform İzleme Grubu'nda bir çelişkiyi de AB nezdinde gündeme getirme konusunda hemfikir olduklarını kaydederek, "Biliyorsunuz, Karadağ'ın müzakerelere başlaması sürecinde AB üyesi ülkeler oy birliğiyle yeni bir karar alarak, bundan sonra müzakerelere yeni başlayacak ülkelerin öncelikli olarak 23 ve 24'üncü fasılları açmaları gerektiği vurgulamışlardır. Bunu bir ön koşul haline getirmişlerdir. Ancak 13 faslı açmış olmamıza rağmen Türkiye'nin bu iki faslı açamamasının tek sebebi Kıbrıs Rum Yönetimi'nin şımarık tavırlarıdır. Bu çelişkinin AB üyesi ülkeler ve komisyon nezdinde gündeme getirilmesi konusunda da Reform İzleme Grubumuzda bir ortak karar oluştuğu görülmüştür. Reform İzleme Grubu, Türkiye'nin yeni ve sivil bir anayasaya kavuşması konusundaki kararlılığını bir kez daha vurgulamıştır" dedi.


KISA SÜRE İÇİNDE 4. YARGI PAKETİ MECLİSE SEVK EDİLECEK


Toplantıda, Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanarak, TBMM'ye sevk edilen 3. Yargı Paketi üzerinde de durulduğunu anlatan Bağış, "Özellikle tutukluluk süreleri gibi toplumda sıkça tartışılan konulara cevap verecek olan bu paketin içeriği zaten mecliste görüşülmektedir. Onun dışında Adalet Bakanlığımız tarafından hazırlanan 'İfade Özgürlüğü Eylem Planı'nın önemine vurgu yapılmış ve bunun Nisan 2012 sonuna kadar hayata geçirilmesinin öngörüldüğü tespit edilmiştir. Bugünkü toplantımızı sizlerle paylaşacağımız yeni ve müjdeli bir haberle Adalet Bakanlığımızın kısa bir süre içinde 4'üncü Yargı Paketi'ni meclise sevk edecek olmasıdır. Bu pakette daha çok ifade ve basın özgürlüğü de dahil olmak üzere insan hakları standartlarının yükseltilmesine yönelik önemli iyileştirmeler içerecektir. Bu 4'üncü paketle birlikte Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) önünde bulunan 3 bin civarında dosyanın çözüme kavuşması öngörülmektedir. Bu da Türkiye'deki yargı yükünün hafiflemesi ve Türkiye'nin uluslararası imajına çok önemli katkılarda bulunması anlamına gelmektedir" diye konuştu.


TANIMADIĞIMIZ DEVLETE BAŞKALARI 'BAŞKAN' DİYOR DİYE, DEVLET MUAMELESİ YAPMAYIZ


Bağış, Kıbrıs'la ilgili değerlendirmelerde de bulunarak, şunları söyledi:

"Hükümetimizin, Kıbrıs konusundaki politikası, çözüm, çözüm, çözüm odaklı bir politikadır. Sayın Başbakanımızın 2003 Ocak'ında BM'nin o günkü sekreteri Sayın Kofi Annan'a İsviçre'nin Davos kasabasında verdiği bir söz vardı, 'Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), Kıbrıs Rum Yönetimi ve Yunanistan'dan bir adım önde olacaktır'. Biz şu anda bir değil, bin adım öndeyiz. Karşı taraflara da farkı kapama imkanı tanımak gerektiğine inanıyoruz. Eğer adadaki iki liderin kendi toplumlarına kabul ettirebilecekleri siyasi eşitliğe dayalı bir çözüm ortaya çıkarsa, 1 Temmuz öncesi iki kurucu devletin ortaya koyacağı bir 'şemsiye devletin' oluşması söz konusu olursa, biz Kıbrıs'ın dönem başkanlığını memnuniyetle karşılar, o dönem başkanlığıyla bir çok faslın açılmasını da memnuniyetle gerçekleştiririz. Ama öyle bir çözüm ortaya çıkmaz, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi adanın yarısını temsilen AB'nin dönem başkanı sıfatıyla karşımıza gelmeye çalışırsa da bizi muhatap olarak göremez. Biz tanımadığımız bir devlete başkaları 'Başkan' diyor diye, devlet muamelesi yapmayız. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin tek başına üstleneceği dönem başkanlığını 23 Nisan Egemenlik ve Çocuk Bayramlarında devlet büyüklerimizin koltuklarına oturan çocuklara benzetiyorum. Onların ne kadar yetkileri varsa, o dönem başkanlığının da o kadar olur. Ama biz o dönem başkanlığını da komisyonla, üye ülkelerle ve Avrupa Parlamentosuyla ilişkilerimizi aynen devam ettiririz. Zaten bir müzakere eden ülkenin dönem başkanlığıyla muhatap olmasını gerektiren 2 hal vardır. Birisi fasıl açıp, kapama, biz son 3 dönem başkanlığında da fasıl açıp kapamadık, bunu bir eksiklik olarak görmüyoruz. Önemli olan zihinleri açmaktır, diyoruz. Meclisteki reform çalışmalarımız her zamankinden daha hızlı devam ediyor. İkincisi de Ortaklık Konseyi Toplantısı'dır. Onu Fransız dönem başkanlığında, Belçika dönem başkanlığında da yapmadık. Rum Yönetimi'nin dönem başkanlığında 6 aylık dönemde de gerçekleştirememekle Türkiye hiç bir şey kaybetmez."