İzmir'in bir bölümünün içme suyunu sağlayan Tahtalı Barajı ve İzmir Büyükşehir tarafından yapımı planlanan Çamlı barajlarının koruma havzasında kaldığı için tartışma konusu olan, Efemçukuru Köyü'nde Tüprag Metal Madencilik A.Ş. tarafından işletilen altın madeninin kapasitesinin yıllık 2.5 milyon tondan, 8.4 milyon tona çıkartılması konusunda 'ÇED Süreci Halkı Bilgilendirme Toplantısı' yapıldı. Çevre ve Şehircilik İl Müdür Yardımcısı Şafak Özke tarafından yönetilen toplantıya, DSİ, İzmir İl Özel İdaresi, Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü, MTA İl Müdürlüğü ve Menderes Belediyesi yetkilileri, köylüler ve çevreciler katıldı.

Madene karşı olan köylüler ile madende çalışan köylülerin ayrı ayrı oturduğu, aralarında zaman zaman gergin anların yaşandığı toplantı, yaklaşık 2 saat sürdü. Kapasite artırımı için ÇED raporunu hazırlayan firma yetkilisi Arzu Gürbüz, kapasite artış sebebinin artan hacim yüzünden çıkan atıkları alanda depolayabilmek olduğunu, ÇED için başvurulan alanın 512 hektar büyüklüğünde olduğunu ve maden alanının kuzeydoğuya doğru genişleyeceğini söyledi.

İLK SÖZ ÇEVRECİLERİN

Raporun sunumunun ardından İzmir Çevre Doğal Hayatı ve Hayvanları Koruma Derneği (İZÇEV) Başkanı Besalet Alkaya söz aldı. Altın madeninin işletildiği yerin İzmir'in su kaynakları açısından çok önemli bir noktada olduğunu söyleyen Alkaya, “İzmir'in su kaynakları tehlike altında. Maden işini bitirip gittikten sonra içinden altın ve gümüş alınmış ancak ağır metalleri kalmış toprak burada kalacak ve insanların hayatını tehdit edecek. Kapasite sürekli arttırılırsa buralar siyanür çukurları ile dolacak” dedi.

Alınan izinler, koruma bandı ve ruhsatlarla ilgili çeşitli davaların mahkemelerde sürdüğünü hatırlatan Alkaya, “Firmaya bir yıllığına verilen deneme izninin süresi bitti, kapasite arttırımına giderek bir taşla iki kuş vurmaya, hem kapasitesini arttırmaya hem de yeni bir deneme izni almaya çalışıyor” diye konuştu.

Elele Hareketi adına konuşan Ayşe Tosuner de köylülerin yakın bir zaman içerisinde kendi topraklarında mülteciler gibi yaşamaya başlayacağını ileri sürdü.

KÖYLÜLERDEN TEPKİ

Efemçukuru Muhtarı Mustafa Özdemir, havalarının, sularının, topraklarının ve üzüm bağlarının zarar görmesini istemediklerini söyleyerek, “Bu konularda bizlere güvence verilmesini istiyoruz. Doğamız kirlenecekse bu bizleri rahatsız eder” dedi. Efemçukuru sakinlerinden İbrahim Ünsal, kamu görevlilerin köylü için değil, firma için toplantıya geldiğini iddia ederek, “Bakanlıklar buraya Tüprag için geliyor. Tüprag'da çalışanların hepsi Türk vatandaşı ancak yabancı firmanın taşeronluğunu yapıyorlar” diye konuştu. Madende çalıştığını söyleyen bir köylü ise toplantıda bulunan müdürünün kendisini konuşmaması için uyardığını, köyün üzerinde sürekli baskı ve tehdit bulunduğunu ileri sürdü. Köyün ikiye bölündüğünü söyleyen Erkan Sağdıç ise “Bu şirket geldi köylü birbirine düştü. Kardeşler birbirleriyle kavgalı hale geldi. Madencilere sorarsanız hiçbir sorun yok, herşey yolunda, çevreye zarar vermiyorlar. Ama ben karnımı topraktan doyuruyorum, üzümdeki verim düşüşü ile ilgili kimse bir şey söylemiyor” dedi.

ÇEVRECİLERE VE KÖYLÜLERE YANIT

Çevreciler ve köylülerin sorularına yanıtı ise ÇED raporunu hazırlayan firmanın sahibi Tolga Balta verdi. Balta, Tüprag'ın Efemçukuru'nda konsantre üretimi yaptığını, zenginleştirme ile ilgili çalışmaların Uşak Eşme'de yapıldığını, ancak ileride Efemçukuru'nda da böyle bir sürecin yaşanabileceğini söyledi.

Gönüllerinin doğanın hiçbir şekilde tahrip olmamasından yana olduğunu sözlerine ekleyen Balta, “Ancak bunu tercih edersek, hiçbir yatırım da yapmamamız gerekir. İyi şirket kötü şirket, iyi madenci kötü madenci var. Bunların iyice düşünülüp tartışılması gerekiyor” dedi.

Toplantıya katılan kamu görevlileri ise toplantının ÇED sürecinin başlangıcı olduğunu, henüz firmaya bir izin verilmediğini, önümüzdeki cuma günü Ankara'da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nda konuyla ilgili format belirleme toplantısı yapılacağını dile getirdiler. Köylüler arasında tartışmaların ve ikili konuşmaların artması üzerine toplantı sona erdirildi.

İZSU'YA TEPKİ

Öte yandan Efemçukuru ile ilgili davaları açan Avukat Arif Ali Cangı, toplantıda İZSU'dan bir yetkilinin bulunmamasını eleştirdi. İzmir halkının kullandığı suyun tehlike altında olduğunu söyleyen Cangı, “İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun, Efemçukuru'na sahip çıkması gerekiyor. O toplantıda bulunmak her kurumdan çok İZSU'nun görevi” dedi.



TG(İÖ/AAA)