EGİAD'ın 5'nci Sektör Tanıtım Günleri ve İş Zirvesi kapsamında Batı Anadolu Sanayici ve İşadamları Dernekleri Federasyonu (BASİFED) ile birlikte düzenlediği toplantıya konuk konuşmacı olarak ise Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Merkez Bankası eski Başkanı Durmuş Yılmaz katıldı. Toplantıda 'Türkiye ve Dünya Ekonomisinde Güncel Değerlendirmeler: Neredeyiz? Nereye Gidebiliriz?' başlıklı bir sunum yapan Durmuş Yılmaz, ülke ekonomilerinin göstereceği performans kendi iç dinamiklerinden kaynaklandığı gibi ekonomik ilişki içinde bulunduğu ülke ve ülke gruplarıyla ilişkileriyle de çok yakından ilişkili olduğunu söyledi. Şu anda global ölçekte henüz istikrar tesis edilemediğini, var olan dengesizliklerin giderilemediğini söyleyen Yılmaz, "Dengesizliklerden kastım Çin ile ABD arasındaki dış ticaret dengesizliği. Öbür taraftan euro bölgesindeki cari açık, cari fazla dengesizliği. Kimse bulunduğu pozisyonun değişmesini istemiyor. Geri adım atmak istemiyor, ama herkesin ağzında da ‘çözüm' lafı geri kalmıyor" dedi.

RESİM DEĞİŞTİ TÜM EKONOMİLER DARALIYOR

Son dönemde ABD ve Çin olmak üzere küresel ekonominin ivme kaybettiğini anlatan Yılmaz, "2009 yılından sonra gelişmiş ile gelişmekte olan ülkeler farklı yönlerde hareket ediyorlardı. Gelişmiş olanların ekonomileri zayıflarken gelişmekte olanlar büyüyorlardı. Geldiğimiz noktada bu resim değişti. Her 2 ülke grubu da aynı yönde hareket ediyor. Ekonomiler daralıyor ve daralmaya da devam ediyor" diye konuştu.

Avrupa ekonomisinin resesyonda olduğunu, Çin'in trend büyümesinin altında büyüdüğünü, Hindistan'da ciddi bir enerji darboğazı yaşandığını, İngiltere ekonomisinin küçüldüğünü dile getiren Yılmaz, Japonya'da da zayıf olan bankaların yaşamaması gerekirken yaşamasının getirdiği sorunların yaşandığını, 'zombi denilen uyur gezer firmaların hala ayakta durduğunu' belirtti.

FIRTINA ÖNCESİ SESSİZLİK

Global ekonomi açısından da finansal istikrara ilişkin risk ve kaygıların devam ettiğini anlatan Yılmaz, "4 yıl geçmesine rağmen bilanço düzeltmeleri hala tamamlanmadı. Zombi kurumlar hala ayakta duruyor. Türkiye, Kanada ve Avustralya dışında bütün ülkelerin bankaları tespit edilemeyen enstrümanlarla dolu. Tek olumlu gelişme dünyadaki enflasyon riskinin bugün itibariyle olmaması. Bu biraz fırtına öncesi sessizliğe benziyor. Likiditenin bu kadar arttığı bir ortamda enflasyon dalgasının olmaması son derece zayıf bir ihtimal" değerlendirmesini yaptı. AB'YE: DAĞILMA MALİYETİ ÇOK DAHA YÜKSEK

'Euro'nun geleceği ne olacak?' sorusuna da yanıt veren Yılmaz, "Gökkubbenin altında akla gelebilecek her türlü çözüm yolu tartışıldı. Yunanistan dışarı çıksın diyen oldu, küçükler içeride kalsın Almanya çıksın diyen oldu. Bir kısmı 'hayır olmaz bu birliktir' dedi. Bence dağılma maliyetleri çok daha yüksek. Devam etmelerinde fayda var ve bunun yolunu bir şekilde bulmalılar" dedi.

BÜYÜME TAHMİNİ YÜZDE 4

Yılmaz, Türkiye ekonomisine ilişkin ise "Türkiye son 10 yılda uyguladığı politikalarla diğer ülkelerden olumlu yönde ayrışmıştır. Büyüme açısından baktığımızda özel sektör liderliğinde iç talep ağırlığında büyüme kaydetmiştir. Son 3 çeyrekte ihracatın büyümeye katkısı pozitif olarak devam etti. Orta vadeli programda ön görülen büyüme oranı yüzde 4. Bugüne kadar bir ve ikinci çeyrek büyümelerini biliyoruz üçüncü çeyrek büyümeleri ortaya çıkıyor" dedi. Merkez Bankası'nın fiyat istikrarını tehlikeye atmadan uyguladığı gevşetici politikalar sayesinde kendisinin de yüzde 4 yıllık büyüme tahmin ettiğini dile getiren Yılmaz, istihdama bakıldığında da 'ekonomi büyüdü, ama işsizlik devam ediyor' eleştirilerine katılmadığını, 2009 Nisan ayından bu yana 4 milyon istihdam sağlandığını kaydetti.

CARİ AÇIK DEVAM EDECEKTİR

Cari açıkla ilgili de konuşan Durmuş Yılmaz, "Bugün geldiğimiz nokta itibariyle uçaktaydık, yere indik, kemerleri çözdük arabayla devam ediyoruz vesaire. Cari açık kontrol altına alındı ve ekonominin yumuşak inişi bence sağlandı. Bunun ters yüzü de var; o da büyüme. Cari açık önümüzdeki dönemde de devam edecektir diye düşünüyorum" dedi.

 ENFLASYONU DÜŞÜRMEZSENİZ FAİZ DÜŞMEZ

Yılmaz, enflasyon ve faizle ilgili görüş ve öngörülerini de paylaşırken, "Şu tespiti baştan yapalım. Bu ülke faizden çektiği kadar hiçbirşeyden çekmedi. 2002 yılında bu ülke topladığı her 100 Lira'lik verginin 60 lirasını faize veriyordu. Şimdi yüzde 12'ye düştü. Bütçenin üzerindeki yük indirildi. Köprüler, yollar bu tasarrufla yapıldı. Düşük faiz hepimizin hedeflemesi gereken bir şey. Bunu nasıl sağladık? Kendiliğinden mi geldi? İki tartışma var. Faiz sebeptir, faizi düşürürsen enflasyon da düşer diyor. İkincisi tam tersine ki ben buna katılıyorum. ‘Faiz sonuçtur' diyor. Enflasyonu düşüremezseniz faiz düşmez. Ne yapıp edip enflasyonu kontrol altına almak durumundayız. Enflasyonda durum nedir? Bana göre Türkiye son 10 yılda illa faiz insin denildiği bir dönemde ortaya çıkan resim laboratuvar gibi bir şey. Enflasyonumuz yüzde 5-6'lardan fırlamaya başladı. Yüzde 11-12'lere çıktı. Enflasyonun aşağı gitmesi için daha epey yolumuz var. Bizim faiz oranlarımız gerçekten yüksek, ama enflasyonumuz da yüksek" diye konuştu.

BÜYÜMEK ZORUNDAYIZ

Durmuş Yılmaz, açıklamalarına şöyle devam etti: "Büyümekten vaz mı geçelim? Hayır vazgeçelim. İşsiz olanlarımıza iş bulmak zorundayız. Yılda 700 bine yakın insanımız emek piyasasına çıkıyor. Kesinlikle büyümek zorundayız. Tercihimiz hangi şart altında olursa olsun büyümeden taraf olmalı. Bunu nasıl sağlayacağız? Bu potansiyel büyümeyi aşağı doğru çekmek yerine bunu yukarı taşımak durumundayız. Kısa vadede olacak bir şey değil bu, ama şunu kabul edelim; Bu konjonktürel bir mesele değildir. Konjonktürel olaylar geçicidir. Bu yapısaldır, kalıcıdır, yapısal olduğunu bilelim ve nasıl halledeceğimiz üzerinde düşünelim." İKİNCİ REFORM İÇİNE GİRMEMİZ GEREKİYOR

En büyük başarının da mali disiplin olduğunun ve popülist davranmadıklarının altını çizen Yılmaz, "Mali disiplinden taviz vermezsek bu yapısal sorunun da üstesinden geliriz. Bu seçimlerde çok farklı bir şey olursa, aldığımız dersleri unutursak bir bedel öderiz. Ben bu tecrübelerin yeteri kadar toplum hafızasına ve siyasetçinin kafasına yer ettiğini düşünüyorum. Ekonominin bozulan makro dengelerini yeniden oluşturduk, onardık, tamir ettik. Özelleştirme yaptık. Vergi ve sosyal güvenlik sisteminde reformlar yaptık. Bunların meyvesini aldık. Şimdi yeniden ikinci reform içine girmemiz gerekiyor. Bunun da çıkış noktası verimlilik" diye konuştu.

Batı Anadolu Sanayici ve İşadamları Dernekleri Federasyonu (BASİFED) Başkanı Sıtkı Şükürer'in de 'Hoşgeldiniz' konuşması yaptığı toplantıda konuşan EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Temel Aycan Şen ise Türkiye'nin daha da ilerleyebilmesi için çalışmadan hiçbir zaman azmini, inancını ve kararlılığını yitirmeyen genç işadamlarının temsilcisi olarak üzerimize düşen görevi sonuna kadar yapmayı arzuladıklarını söyledi.

 

BT (YY/RT)