Novartis desteğiyle Türkiye’ye gelen Prof.Dr. Gustavo Alva, hastalığın tedavisi ve teşhisi ile ilgili gelinen son aşamayla ilgili meslektaşlarıyla bilgi alışverişinde bulunurken DHA’ya da değerlendirmelerde bulundu. Dünyada bu konudaki sayılı kanaat önderlerinden biri olan Prof. Dr. Alva, Türk nörolog, psikiyatr ve geriatri uzmanlarıyla 2-8 Mayıs tarihleri arasında 5 ilde gerçekleştirilen toplantılardan memnuniyet duyduğunu kaydetti. Alzheimer hastalığı konusunda halkın eğitilmesinin çok büyük önem taşıdığını vurgulayan Prof.Dr. Alva, hastalığın çoğu kez normal yaşlanmayla karıştırılabildiğini, gerçekten ne olduğu konusunda bilinçlenmek gerektiğini kaydetti.

Erken teşhisi çok önemli olan ve ilerlediğinde geri dönüşü olmayan Alzheimer hastalığında, özellikle kısa dönem bellek kaybı yaşayanlarda farkındalık yaratmak gerektiğini ifade eden Prof.Dr. Alva, “Hastalığı erken farketmek ve agresif olarak tedavi etmek en önemli, en kritik şey. Mümkün olduğunca erken bir dönemde bir güvenlik ağını açmak gerekiyor” diye konuştu.

“AKDENİZ DİYETİNİ TAVSİYE EDİYORUM”

Prof. Dr. Alva, kalbi sağlıklı olanın beyninin de sağlıklı olacağını ifade ederek “Türkiye’de harika bir beslenme biçimi var. Ben insanlara bu tarz bir diyeti, aktif bir hayat tarzı tavsiye ediyorum. Bu, Akdeniz diyeti. Taze balık, sebze-meyveler, düşük yağ içeren yiyecekler, zeytinyağı. Bir antioksidan olarak makul düzeyde kırmızı şarap da diyebilirim. Ayrıca kesinlikle hem fiziksel hem zihinsel olarak aktif bir yaşam tarzı da bu hastalığa karşı koruyucudur. Biz bu hastalıktan endişe duyanlara daha önce yapmadıkları bir şeyi yapmaya çalışmalarını, beynin daha önce kullanılmamış bir bölümünü zorlamalarını tavsiye ediyoruz. Örneğin dil öğrenmelerini, enstrüman çalmalarını öneriyoruz” dedi.

KAYBOLMAYA MI BAŞLADINIZ?

Hastalığın belirtileri hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Alva, “Kısa dönem bellek problemleri geliştirmiş olan biri basit objelerin isimlerini hatırlamakta da güçlük çekiyorsa, eskiden normalde çok iyi bildikleri bir yerde kaybolmaya başladılarsa, elleriyle bir şeyler yapmakta zorlanıyorlarsa, planlama ve organize etmekte zorluklar yaşamaya başladılarsa, bütün bunların karışımı hastalık konusunda bize ipuçları sunuyor. Onun için bunları yok saymamak kritik önem taşımakta. Çok iyi görmek, farketmek ve agresifçe üstüne gitmek gerekir. Bu gerçek bir tıbbi problem mi ona bakmak gerekiyor” diye konuştu.

ALHEİMER’A KARŞI DERİ BANT İLE MÜCADELE

Yaşlandıkça bir çok etmenden kaynaklı tablet kullanıldığını, Alzheimer tedavisinin de en tolere edilebilir ilaçlarla tedavi etmek gerektiğini de anlatan Prof.Dr. Alva, ağızdan alınan tabletlerin yanı sıra deri bandının da tedavide yeni ufuklar açmaya başladığını kaydetti. Prof. Dr. Alva, “İlacı yeni formülasyonu ile çok etkili dozlarda insanların almaya başlayıp devam edebileceği şekilde insanlara sunmayı başardık” dedi.

HEMEN DEĞİŞİKLİK BEKLEMEYİN

Alzheimer’ın bellek kaybının yanı sıra davranışsal sorunları da beraberinde getirdiğini ifade eden Prof.Dr. Alva, ailenin ve bakım verenlerin de tedaviden beklenenler konusunda eğitilmesi gerektiğini, zira bazı hasta yakınlarının “Değişiklik olmuyor” düşüncesiyle ilaç tedavisini sonlandırdığına dikkat çekti. Hastalıkta kaybedilen hasarın geri getirilemediğini, sadece yavaşlatma ve ilerlemeyi engelleme üzerine tedavi yapıldığını da tekrarlayan Prof.Dr. Alva, özellikle ailesinde Alzheimer öyküsü olan ve 65 yaş üstü bireylerin erken teşhis için duyarlı olmasının önemine değindi.



BT(İÖ/AAA)



--- KUTU ---

PROF. DR. GUSTAVO ALVA KİMDİR?

Costa Mesa’da ATP Klinik Araştırmalarının medikal direktörüdür. 1990 yılında Universidad Autónoma de Guadalajara Tıp Fakültesi’nde (U.A.G.) eğitimini tamamladı. 2004-2006 döneminde Kaliforniya Üniversitesi Irvine Tıp Merkezi (UCIMC) Psikiyatri ve İnsan Davranışları Departmanında doçent olarak görev yaptı. 1999 yılından bu yana U.A.G. Tıp Fakültesi’nin Uluslararası Psikiyatri Programında konuk öğretim üyesidir. Dr. Alva, Bağımsız Hekimler Birliği başkanı, Amerikan Psikiyatri Birliği, Kaliforniya Psikiyatri Birliği, Amerikan Adli Tıp Kurulu ve Hispanik-Amerikan Biyomedikal Birliği gibi mesleki kuruluşların da üyesidir. Birçok araştırmanın baş araştırmacısı olarak çok sayıda ödül alan Dr. Alva’nın makaleleri hakem değerlendirmesi yapılan birçok dergide yayınlanmaktadır. Alzheimer Demansı, Şizofreni, Bipolar Bozukluk, Majör Depresif Bozukluk ve Anksiyete Bozuklukları özel ilgi alanlarıdır. Dr. Alva, etnik köken ile bu alanlar arasındaki ilişkinin yanı sıra genetik, nörolojik görüntüleme ve bu alandaki en yeni tedavilere odaklanmaktadır.

Prof. Dr. Gustavo Alva, İzmir’de gerçekleşen toplantının ardından Türkiye ziyaretlerine Antalya, Bursa ve Samsun’da devam edecek.



----------KUTU-----------

ALZHEİMER HAKKINDA

İlk olarak 1906 yılında Dr. Alois Alzheimer tarafından tanımlanan ve halk arasında çoğunlukla unutkanlıkla özdeşleşmiş bir beyin hastalığı olan Alzheimer, beyin hücrelerini yavaş ve ilerleyici bir şekilde harap ediyor. Alzheimer, ön planda hafızayı ve düşünme, konuşma gibi zihinsel işlevleri etkilemekle birlikte, ruh hali ve davranış değişiklikleri, zaman ve mekan algılanmasında bozukluklar, günlük yaşam aktivitelerinde bozulma gibi başka sorunlara da neden oluyor.

Sinsi ve yavaş ilerleyen bir hastalık olan Alzheimer’in ilk belirtileri yakın zamanda olmuş olayları hatırlamada yaşanan problemler ve rutin, alışıldık işleri yapmada görülen zorluklarla ortaya çıkıyor. Bunların yanısıra konuşmayla ilgili güçlük, zaman ve mekan karmaşası ve ruh hali, kişilik ve davranış değişiklikleri gibi belirtiler Alzheimer hastalığının en sık görülen belirtileri arasında yer alıyor.

Alzheimer hastalığından koruyan ya da hastalığın ilerlemesini kesin olarak durduran bir tedavi olmamakla birlikte hastalığın ilerlemesini yavaşlatan ve belirtileri azaltan tedaviler uygulanabiliyor. Son dönemde ise, ağızdan alınan tedavilerin yanısıra deri bandı şeklindeki yeni uygulama yöntemleri de bulunuyor.

Türkiye’de 70 yaş üstündeki kişilerin yaklaşık yüzde 11’inin Alzheimer hastası olduğu sonucuna ulaşılan bir araştırmaya göre ülkemizde yaklaşık 400 bin Alzheimer hastasının olduğu tahmin ediliyor. Toplumun bütün gruplarını etkileyen ve sosyal sınıf, cinsiyet, etnik grup ya da coğrafi bölge ile bir ilgisi bulunmayan hastalık, yaşlılar arasında daha sıklıkla görülmekle birlikte genç yaşta başlayan vakalar da görülebiliyor.