Son dönemlerde pek çok anne babanın çocuğuna arkadaş gibi davranmayı iyi bir şeymiş gibi görmeye başladığını belirten AÜ Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Esin Özatalay, bunun ucunun sınırsızlığa varan sonuçlar doğurabildiğine dikkati çekti. Doç. Dr. Özatalay, "Sınırsızlık çocuklar için günümüzün en önemli tehlikelerinden biri. Aileler özgür ve demokratik olma düşüncesiyle sınırsız, kendisi ve başkalarının sınırlarını tanımayan çocuklar yetiştiriyor. Bu çok ciddi bir sorun. Her çocuğun korunmaya ihtiyacı vardır. Bebeklikteki koruma tabii ki çok daha aktif ama ergenlik dönemindeki koruma daha sınırları çizerek, kuralları belirleyerek olmalı. Eğer çocuk anne babasıyla eşit haklara sahip, aynı düzlemde olursa korunma ihtiyacı karşılanmamış olur" diye konuştu.

ARKADAŞ BULUNUR ANNE BABA BULUNMAZ

Doç. Dr. Özatalay, anne babanın arkadaş gibi davrandığı çocuklarda 'annem babam benim her istediğimi yapıyorsa, onlarla hiçbir şekilde bir sınıra ihtiyaç duymaksızın bir ilişkiye girebiliyorsam, yani annem babam benden daha güçlü değilse, o zaman beni kim koruyacak?' düşüncesinin oluştuğunu vurguladı. Doç. Dr. Özatalay, "Bu çok ciddi bir sorun. Çocuklar arkadaşa ihtiyaç duyuyorlar, tabii ki arkadaşı olsun, sosyal becerileri gelişsin, dışarıda, okulda, mahallede, apartmanda pek çok arkadaş bulabilirler. Ama başka anne baba bulamazlar" ifadelerini kullandı.

ÇOCUK SOSYAL İLİŞKİLERİNDE SORUN YAŞAR

Çocukla arkadaş olunduğunda çocuğun ruhsal, kişilik ve kimlik gelişiminde sıkıntılar ortaya çıkabileceğine dikkati çeken Doç. Dr. Esin Özatalay, anne baba ile olan sınırlarını öğrenmemiş bir çocuğun kendi sınırları ile başkalarının sınırlarını da öğrenemeyeceği için sosyal ilişkilerinde ciddi sorunlar yaşayabileceğini kaydetti. 'Biz çocuğumuzla arkadaş gibiyiz', 'kızımla arkadaş olayım' diyen bir annenin, ergenlik dönemindeki kızının mahremiyetini ihlal ettiğini dile getiren Doç. Dr. Özatalay şöyle devam etti:

"Bu dönemde ben 'çocuğunuzun odasına girerken kapısını çalıp izin isteyin' gibi önerilerde bulunuyorum. Bu onlara garip geliyor. Ama bu yaştaki çocuğun da kendi dünyası, kendi mahremiyeti olmalı. Anne baba hem kendi sınırlarını hem çocuğun sınırlarını tanımlamalı, çocuğuna bunları korumayı öğretmeli. Ama 'arkadaşız' dediğiniz zaman sınırlar ortadan kalkabiliyor. Bu da önemli bir risk. O çocuğun sonraki yaşantısı için bir risk."

ANNE BABA ÇOCUKTAN GÜÇLÜ OLMALI

'Anne babanın çocuğuyla arkadaş olmamasından' kastının ille de sert olmak, bağırmak, çağırmak ya da despot olmak anlamına gelmediğini vurgulayan Doç. Dr. Özatalay, anne babanın otorite figürünün yanında, çocuğun sıkıştığı zaman sığınabileceği, yardım, destek alabileceği bir figür olması gerektiğini anlattı.

Anne babaların çocuğun yaşına, gelişimine izin verecek ve ihtiyaçlarına uygun sınırlar çizmesi ve kurallar koyması gerektiğini dile getiren Doç. Dr. Özatalay, çocukların sık sık bu sınırları ve kuralları test etme çabasında olduğunu, bu durum karşısında da ailelerin net tavır göstermesi gerektiğini söyledi. Anne babanın çocuğa karşı otoriter davranmasının önemli olduğuna vurgu yapan Doç. Dr. Özatalay, "Otoriter derken, 'suç işledin', 'kuralları ihlal ettin' diye dövmeyi kastetmiyorum. Sakin, sabırlı ama tutarlı bir şekilde bu ihlallere izin vermeyeceklerini göstermemeliler. Anne babanın hem kendi içinde hem de birbirleriyle tutarlı olmaları lazım. Bu mutlaka sert olmayı gerektirmez" dedi.

BASİT KONULARDA FİKİR SORULABİLİR

Çocuğun, 'o gün hangi kıyafeti giyeceği' ya da 'yemekte var olan 3 seçenekten hangisini yiyeceği' gibi sınırlamalarla günlük hayattaki basit konularda fikrinin sorulabileceğini aktaran Doç. Dr. Özatalay, böylece çocuğun karar verme becerisinin gelişebileceğini söyledi.



ÖÖ(SU/CK)