DÜSAMER'in Diyarbakır ve ilçelerinde oturan 536'sı kadın, 478'i erkek olmak üzere 1014 kişi arasında kürtaja ilişkin anket çalışması yapıldı. Dicle Üniversitesi Rektörlük binasında bir basın toplantısı düzenleyen Dicle Üniversitesi Genel Sekreteri Prof. Dr. Sabri Eyigün, anket sonuçlarını kamuoyuna açıkladı. 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kürtaj ile ilgili açıklamasından sonra anket çalışmasına başladıklarını belirten Prof. Dr. Eyigün, ankete katılanların yüzde 62,5'inin kürtajın yasaklanmasını isterkerken, yüzde 28,9'unun ise serbest bırakılmaı taraftarı olduğunu söyledi. Prof.Dr. Eyigün, ankete katılanların yüzde 63'ünün kürtajı, 'Bebeğin Yaşam Hakkı' olarak değerlendirdiğini belirterek, şöyle dedi:

"Kürtaja karşı olan bölge insanının büyük bir kısmı, görüşlerini dini inançlarına dayandırıyor. Tecavüz, kürtaj yaptırmanın öncelikli nedenleri arasında ilk sırada yer almaktadır. Eğitim seviyesi yükseldikçe kürtaja bakışta bir değişimin söz konusu olduğu görülmektedir. Katılımcıların yüzde 13,2’si  tecavüz sonucu dünyaya gelen bir bebeğin 'masum olmadığını' düşünüyor. Üniversite mezunlarının yüzde 25'i gibi azımsanmayacak bir kısmı tecavüze uğrayan bir kadını 'kirlenmiş' olarak görüyor. Kadınlar erkelere oranla kürtajın yapılmasına daha çok taraftardır. Bu bulguları sosyolojik olarak, bölge insanının töre ve namus algısı konusunda sahip olduğu yüksek hassasiyetten dolayı, tecavüz durumuna bağlı olarak bir çocuğun dünyaya gelmesini çok büyük oranda kabul etmeyeceği şeklinde değerlendirebiliriz. Bölgede tecavüz sonrası hamileliği devam ettirmek sosyolojik olarak imkansız görünmektedir." 

Yapılan anket çalışması sırasında, kürtajı istemeyen kişilerin siyasi görüşleri de soruldu. Sonuca göre; BDP seçmenin yüzde 56'sı, AK Parti'nin seçmenin yüzde 76,6'sı ve CHP'li seçmenin de yüzde 52.6'sı kürtajın yasaklanmasını istedi.

"BÖLGEDE KÜRTAJ ORANI YÜKSEK"
Katılımcıların yaklaşık 4'te 3’ünün temelde kürtaja karşı olduğunu ancak, bölgede kürtaj oranın yüksek olduğunu belirten Prof. Dr Sabri Eyigün, "Katılımcılar arsında kürtaj yaptırmaya karşı çok belirgin bir tutumun varlığı açıkça gözlenmektedir. Bulgulara göre katılımcıların 4'te 3’ü gibi büyük çoğunluğu henüz dünyaya gelmemiş bir çocuğun hayatına kürtajla son vermenin doğru olmadığı görüşünü belirtmişlerdir. Ancak, 'Kürtajın yasaklanmasına taraftar mısınız?' sorusuna yüzde 62.5, gibi bir oran 'Evet' yanıtını verdi. Bu sonuç, bir kısım insanların temelde, dini ve geleneklere bağlılık açısından kürtaja karşı olmalarına rağmen, çeşitli nedenlerle bütünüyle yasaklanması konusunda da çekinceleri olduğu şeklinde yorumlanabilir" dedi.

"DİN, KÜRTAJA KARŞI OLMANIN EN BÜYÜK GEREKÇESİ"
Dini hassasiyetin kürtaja karşı olmanın en büyük gerekçesi olduğunu ifade eden Eyigün, "Ankete katılanlar arasında en önemli farklılaşmanın inanç ve geleneklere bağlılık düzeyine göre ortaya çıktığı görülmektedir. Çünkü kürtaja karşı olan bölge insanının büyük bir kısmı görüşlerini dini inançlarına dayandırıyor. Kürtaja karşı olanların en büyük gerekçesinin birinci sırasında yüzde 50,9’la dini hassasiyet, ikinci sırada ise, yüzde 35,8 ile insan hakları gelmektedir. Dindarlık düzeyi arttıkça, kürtaja karşı olan tutum da artmaktadır. Bir çocuğun hayatına kürtajla son vermek doğru mu? sorusuna kendisini çok dindar görenlerin yüzde 82,3’ ü hayır, yüzde 11,7’si ise evet yanıtını verdi" dedi.
KADINLAR, ERKEKLERE ORANLA DAHA FAZLA KÜRTAJ TARAFTARI
Kadınların erkelerden daha fazla kürtajın yapılması taraftarı olduğunu anlatan Dicle Üniversitesi Genel Sekreteri Eyigün, şöyle konuştu:

"Kürtajın yasaklanmasına kadınların yüzde 59,3’ü destek verirken, erkeklerin yüzde 66,1’i destek vermektedir. Kürtajı, 'Kadının tercih hakkı' olarak gören kadınların oranı yüzde 39,2, erkelerin ise yüzde 34,1’dir. Tecavüz durumu gibi, bölge insanının hassas olduğu bir durumda bile kürtajın yapılıp yapılamaması konusunda da cinsler arasında farklı görüşler olduğu saptanmıştır. Kadınlar, kürtajın yapılma gerekçeleri içinde tecavüz durumunu erkeklere oranla daha çok önemsemektedirler. Tecavüz durumu kadınlarda anne sağlığından sonra yüzde 18,8'lik gibi bir oranla ikinci sırada yer alırken, erkeklerde bu oran yüzde 12,6’dır. Bunun nedeni tecavüz durumunda kadının erkekten daha çok etkilendiği gerçeği olduğu söylenebilir."



SS(GG/İD)