BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Ramazan'ın ilk iftarını Diyarbakır'da Büyükşehir Belediyesi'nin Dağkapı Semti'nde kurduğu çadırda vatandaşlarla birlikte açtı. Ramazan’ın bütün inananlara ve İslam alemine hayırlara vesile olmasını dileyen Demirtaş, sadece Ramazan ayında değil, bütün zamanlarda bütün İslam aleminin her zaman barışa ihtiyaç duyduğunu söyledi. Demirtaş, "Ramazan'ın bütün dünyaya ve bölgeye barış getirmesini temenni ediyorum. Dinimiz İslamiyet her şeyden önce barış, eşitlik ve kardeşlik dinidir. Yüreğinde semavi dinlerin zerresini taşıyan her insanın barışa ve kardeşliğe hizmet etmesi lazım. Ancak eşitliğin gelişmesiyle barış ve kardeşlik olur. Bu nedenle dinimizin, inancımızın, dünya görüşümüzün insanlığa, coğrafyamıza, kültürlere verdiğimiz değerin gereği olarak herkesin adalet, barış ve kardeşlik için çaba sarfetmesi lazım" dedi.

AYDINLARIN ÇAĞRISINA BAŞBAKAN CEVAP VERMELİ

Ramazan ayının akan kanın durması için bir vesile olmasını dileyen Demirtaş, gazeteci, aydın, yazar ve sanatçıların başlattığı imza kampanyası konusunda ise, DP olarak bu çağrının muhatabı olmadıklarını söyledi. Demirtaş, "Devlete ve KCK’ye bu çağrılar yapılıyor. KCK bir açıklama yaptı; ‘Biz barış için her zaman hazırız, barış için çaba sarfettik ama şu aşamada işin muhatabı Başbakandır. Sorunun çözüm yetkilisi Başbakan’dır’ diye bir cevap geldi. Başbakan’ın da buna bir cevap vermesi lazım" dedi.

Barışın tek taraflı bir iş olmadığını söyleyen Demirtaş, "Barış dediğimiz şey çözümden ayrı, çözümden bağımsız bir şey de değildir. O nedenle KCK’nin yaptığı açıklamaya karşı Başbakanın cevap vermesi gerekir diye düşünüyorum. Aydınların çağrısına karşı Başbakan’ın bir cevap vermesi lazım" diye konuştu.

PROTOKOLLER YENİDEN TARTIŞILSIN

BDP olarak akan kanın durması ve çözüm sürecine girilmesini istediklerini belirten Demirtaş, "BDP olarak arzuluyoruz ki akan kan dursun çözüm sürecine girilsin, müzakere yeniden başlasın, tecrit son bulsun. Ortada protokoller vardı, bu protokoller tartışılsın. Bence de top Başbakan'dadır. Top Başbakan'ın sahasındadır. Doğru değerlendirilirse çözüm sürecinin önünün açılabileceğini düşünüyorum. İnşallah Başbakan bunu iyi değerlendirir diye temenni ediyorum" dedi.

KÜRTLERİN KENDİ SAVUNMA GÜÇLERİ MEŞRUDUR

Suriye'deki gelişmeler ve oradaki Kürt partilerinin silahlanarak Kobani ilçesini ele geçirmesiyle ilgili soruları yanıtlayan Demirtaş, şöyle dedi:

"Suriye'de halen kan akması bizi derinden üzüyor. Gerek Esad rejiminin, Baas rejiminin yarattığı baskı ve terör, gerekse orada muhalefetin ve dışarıdan desteklenerek, özellikle Türkiye ve batı blokunun silah desteği vererek yarattığı şiddet ve terör kabul edilebilir değil. Bir taraftan da oradaki Kürt halkını, Kürdistan coğrafyasını savaşın içine çekmeye çalışıyorlar. Suriye’de Kürt halkının kendi içinde birliğini oluşturmasını bir kazanç olarak görüyoruz. Suriye ordusunun ve hükümetinin Kürt bölgesinden çekilmiş olması ve ardından Kürt halkının kendini korumak amacıyla sivillerden oluşan meşru savunma komitelerini kurmuş olmasını güvence olarak görüyoruz. Suriye'deki Kürt halkının kendi statüsü ile kendini yönetme hakkını da, halkın hakkı olarak, ulusların kendi kaderini tayin hakkı olarak tanımlıyoruz. Türkiye gelişmeleri doğru okumalıdır."

TÜRKİYE SURİYE KÜRTLERİYLE UZLAŞMALI

Türkiye'nin Suriye'deki Kürtlerle uzlaşması gerektiğin dile getiren Demirtaş, "Oradaki Kürtlerle uzlaşma çerçevesinde, oradaki Kürtlerin hakkı ve hukuku tanıma çerçevesinde bir işbirliği geliştirebilir. Bunun Türkiye’ye yansıması da pozitif olur. Türkiye’deki Kürt sorununun çözümünü kolaylaştıran bir gelişme olur. Ama Türk dış politikası oradaki Kürtleri ezme şeklinde seyrederse, bu bölgede başka tehlikelere veya başka gerilimlere yol açabilir diye düşünüyorum" dedi.