BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin Diyarbakır'da düzenlediği MYK toplantısının ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu. Şırnak'ın Beytüşşebap İlçesi'nde 10 askerin şehit olduğu PKK saldırısına değinen Demirtaş, siyasi gelişmelere rağmen ölümlerin devam ettiğini söyledi. Demirtaş, "Ben önce dün akşam Beytüşşebap'ta yaşamını yitiren herkese Allah'tan rahmet diliyorum. Yakınlarına ve acılı ailelerine başsağlığı diliyorum. Herkesin acısını paylaştığımızı, yaşanan bütün ölüm ve acılardan herkesin ders çıkarması gerektiğini, herkesin vicdanen ve ahlaken ders çıkarmasını öncelikle belirtmek istiyorum. Tabi bu ölümlerden en büyük dersi çıkarması gerekenler siyasetçilerdir. Türkiye toplumunun Türküyle, Kürdüyle, sokaktaki bütün yurttaşları, bu ölümlerin durması için bir çare bulunması için vicdani bir çığlık içerisinde" dedi.

ÇARE BULUNMAZSA ÖLÜMLER YAŞANIR

Demirtaş, sadece siyaset kurumunun ölümlere çare bulabileceğini belirterek, çare üretilmemesi durumunda ise Beytüşşebap'taki gibi ölümlerin yaşandığını söyledi. Demirtaş, şöyle devam etti:

"Kim bu ölümlere çare bulacak? Siyasetçiler bulacak, siyaset kurumu bulacak. Siyaset kurumunun çare üretemidiği, laf ürettiği yerde işte malesef ki böyle ölümler yaşıyoruz. Bundan sorumlu da birinci derecedeki siyaset kurumlarıdır. Hal böyleyken siyaset kurumuna baktığımızda, muazzam bir akıl tutulması yaşanıyor. Anlamakta zorluk çekiyorum. BDP olarak savaşın geldiği boyutlara dikkat çekmek, savaşı durdurmak istiyoruz. Savaşı büyütmek için, övmek için değil, bitirmek için bunları yapıyoruz. Savaşın vardığı boyutları göremezsek, kimse savaşa ittiraz etmiyor. Bu yüzden vardığı boyutlaraı anlatmaya çalışıyoruz. Ama ısrarla birileri bu durumdan rahatsız oluyor ve savaşın vardığı boyutları örtmeye çalışıyor, savaş yokmuş gibi göstermeye çalışıyor. Şimdi siyaset kurumu, hükümet, bu savaş, çatışmalar görünsün istemiyor. Başbakan açık açık söylüyor bunu, 'Kim yazarsa PKK'nın propagandasını yapmış olur' diyor."

'BDP'NİN ÖNÜNÜ AÇMAK, ŞİDDETİ TIRMANDIRIR ANLAMINA GELMEZ'

Oslo sürecine de değilen Demirtaş, müzakere masasını kimin devirdiğini tartışmak yerine müzakere masasının nasıl kurulması gerektiğninin tartışılması gerektiğini savundu. Başbakan Erdoğan'ın BDP'ye yönelik sert eleştirilerini yanıtlayan Demirtaş, şöyle konuştu:

"Başbakan ilk kez bu sertleşme ifadesini kullanmıyor. 3 yıldan beri 10 bine yakın partilimiz tutuklandı yada gözaltına alındı. BDP gibi büyük organizasyonuna dönük hiç yumuşama olmadı. Müzakerelerin yapıldığı dönemde bile BDP'ye yumuşama olmadı. Bazı hükümet sözcüleri BDP'lileri tehdit ediyor, 'aman ha dokunulmazlıklarınızı kaldırırız' diye. Bize ne zaman dokunulmazlık tanıdınız ki zaten? 6 vekilimiz tutuklu, dışarda olup da yargılanan vekillerimiz var. Gece, gündüz kaymakamınız, valiniz ve medyanız muaaza bir baskı kuruyorsunuz zaten. Tutuklanmayan il yöneticilerimiz, il başkanlarımız, belediye başkanlarımız, kalmadı, BDP'ye yapmadığınız kalmadı, idam kaldı bir tek. Onu da dillendiriliyor işte bazı AKP'liler. BDP'lileri asmadıkları kaldı. Yakılmayan binamız kalmadı. Ama buna rağmen işte efendim, 'BDP'liler çok şımardı' diyorlar. Böyle bir ciddiyetsizlik, saygısızlık olur mu? Diri diri mezara mı koyacaksınız. Bu BDP'ye yönelik baskılar 3 yıldan beri göstermiyor mu ki hiç kimseye fayda sağlamıyor. Bundan sonra yapılacak siyaset kanallarını açmak gerekir. Her şeye rağmen BDP'nin önünü açmak gerer. Yapılması gereken doğru şey budur. BDP'nin önünü açmak, şiddetini tırmandırır anlamına gelmez. Siyaset kanallarını güçlü tutmak, bu konuda, karşılıklı empati geliştirmek, şiddete karşı en etkili yol ve yöntemdir diye düşünüyorum."

'ÖLÜMLER VAR DİYE BARIŞ GİRİŞİMİNDEN VAZGEÇİLMEZ'

Demirtaş, Akil Adamlar adlı girişimin barış girişimlerinin engellenmemesi gerektiğini söyledi. Demirtaş, "Beytüşşebap'taki bu olay, çatışmalar oluyor diye barış girişiminde bulunmaktan vazgeçmek olmaz. Tam da bu noktada barış girişiminde bulunmak lazım. Bahsettiğimiz bu girişim de akil adamlar komisyonu, doğrudan bizimle ilgili bir girişim değil. Benimle de görüştüler bu konuda, fikrimizi öğrenmek istediler. Yaklaşımımızı ve perspektifimizi ortaya koyduk. Barış girişiminde bulunan herkese katkı sunarız. Doğrudan BDP'nin girişimi değil. Başka türlü savaşı nasıl durdurabiliriz ki, uzaydan bir çözüm gelmeyecek. Herkesin çaba sarfetmesi gerekir" dedi.

'AKP, MHP VE CHP, 9 BDP'LİYİ KURBAN İSTİYOR"

Demirtaş, BDP'li 9 milletvekili'nin dokunulmazlığının kaldırılması tartışmalarıyla ilgili şunları söyledi:

"Bütün dokunulmazlıklar kaldırılsın, Hodri meydan diyorum. Bundan daha demokratik bir teklif olabilir mi? Niye 9 milletvekili diyorsunuz? 550 vekilin tamamının dokunulmazlıkları kaldırılsın. Sokaktaki insanlardan farkımız kalmasın. Sadece 9 milletvekilimi hedefe koymayın. Zaten 6 vekil tutuklu bir partiye, bir kez daha böyle bir yönelim olursa, bizim tarafımızdan çok ciddi bir tartışma açılmasına neden olur, kırılmaya yol açar. Parlamentonun kendi içerisinde meşruiyeti tartışılmaya açılır. Yolsuzluz, fesat, ihale ve dolandırıcılık dosyaları orada duracak, 9 BDP'li vekili, tabanlarınızın gazını alma adına kurban edeceksiniz. Şimdi mahkemeler adil değil, adil bir yargılama yok olsa sıkıntı olamayacak. Ama mahkemeleri AKP'liler daha iyi bilir, çünkü mahkemeleri onlar yönetiyor. AKP'nin yönettiği bir mahkemede bir BDP'li yargılanırsa, biz buna adil bir yargılama diyemeyiz. O yüzden adil yargılama merkezi kurulsun, hiç kimsenin dokunulmazlığı da olmasın. Biz buna tüm BDP milletvekilleri olarak destek vermeye evet demeye hazırız. Bu konuda hiç bir partinin günübirlik düşünmemesini tavsiye ederim. Yani AKP, MHP ve CHP de bu haftanın atmosferiyle, bu günlerin sıcaklığıyla dokunulmazlık konusuna yaklaşmamalıdır diye düşünüyorum."

Ortadoğu'nun Arap baharları ile şekillenmeye çalışıldığı bir sürece işaret eden Demirtaş, Kürt sorunun da Ortadoğu'nun en büyük sorunu olduğunu böylesi bir süreçte milletvekillerinin dokunuluzmazlıklarının kaldırılmaya çalışılmasının bölgeyi etkileyecek bir duruma dönüşebileceğini kaydetti. AK Partili bazı vekillerin, heyecana kapılarak idam sehpası kurmak istediğini belirten Demirtaş, iktidar partisini bu konuda serinkanlı düşünmeye davet etti.

"ORADA FİİLİ BİR DURUM GERÇEKLEŞTİ"

Demirtaş, BDP'li 9 milletvekilinin Şemdinli'de PKK'lılarla ile kucaklaşmasının Türk toplumuna bir mesaj olmadığını söyledi. Demirtaş, şöyle devam etti:

"Bazı gazeteci arkadaşlar, 'Türk toplumuna mesaj vermek adına iyi bir yöntem midir?' diye sormuşlardı ben de 'İyi bir yöntem değil' demiştim. Orada fiili bir durum gerçekleşti. Türkiye toplumu böyle anlamalı. Amaç orada silahların propagandası yapmak değil. Türk toplumuna mesaj vermek için Şemdinli'de PKK'lılar ile kucaklaşmış değiliz. Ya da Kürt toplumuna mesaj vermek için. Orada fiili bir durum gerçekleşti. Ben de bağırıp çağıran AKP milletvekilerine, siz olsaydınız ne yapardınız? Örneğin Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu'ya sormak istiyorum. Şemdinli'de öyle bir ortamda, yanında korumalar yok, asker-polis yok, karşılaştın ne yaparsın? Merak ediyorum. Belki hani kucaklaşmayabilirsin ama kökünü mü kazarsın yani, silah çekip vurur musun? Karşısında insan var, silahı sana doğrultmamış, annesi-babası olan, duygusu olan ve siyasetçi olarak bu sorunun çözemediğin için dağda elinde silah olan bir adam var, ne yaparsınız? Kökünü mü kazırsınız? 'Bebek katili terörist mi?' dersiniz. Yoksa gerçekten bir siyasetçi olarak onlarla diyalog kurmaya mı çalışırsınız? BDP'lilerin yaptığı buydu. Bir propaganda yada şiddet döngüsü çıkarmanın anlamı yok. Oradan BDP'yi kapatma ya da linç edecek fikirler çıkarmanın yanlış oludğunu düşünüyorum."

Demirtaş, Gaziantep'teki bombalı saldırıda gerçek faaillerin yakalandığına inamadığını, hükümetin işi PKK'nın üstüne yıkmak için birkaç kişiyi tutukladığını ileri sürdü.

'BARIŞI SÖYLEMEK, İFADE ETMEK, CESARET İŞİDİR, KORKU DEĞİLDİR'

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 2005 yılında, "Kürt sorunu vardır" dediğini hatırlatan Demirtaş, o günden bu yana Kürt sorunu ile ilgili herhangi bir gelişmenin yaşanmadığını iddia etti. Başbakan Erdoğan'ın sorunun nasıl çözüleceğini bildiğini kaydeden Demirtaş, bölgedeki gelişmeleri de dikkate alarak, Başbakan Erdoğan'ın yeni bir sayfa açması çağrısında bulundu. Demirtaş, "Lütfen bölgedeki gelişmeleri de dikkate alaraka yeni bir sayfa açın. Yada açılmış olan müzakere sayfasını tekrar deneyin. Bütün bunlar Türkiyeyi çözüme götürecek, bizi huzura ve refaha götüreccek tek yöntemdir. Siz bunu yaparsanız. Biz eskisinden çok daha büyük destek sunacağız. Yanınızda olacağız, barışın hayata geçmesi için. Çatışmaların durması için azami gayret sarfedeceğiz ve göreceksiniz ki Türkiye içine girdiği bu kostan çıkmış olacak. Her şey Başbakan'ın tavrına, tutumuna bağlı. Biz hazırız Bu kadar baskıya rağmen partimiz, çözüme destek sunmaya hazırdır. Şimdi onları ifade ederken, bile inan 'şimdi dokunulmazlıklar gündeme gelince geri adım atıyorlar' diyecekler ama barışı istemek geri adım atmak değildir. Barışı söylemek, ifade etmek cesaret işidir, korku değildir. Dokunulmazlıklarımızı kaldırarak barışı getireceklerse, hepimizin dokunulmazlıklarını kaldırın sadece 9 vekilin değil. Barış ordan gelecekse biz de destek verelim, yargılanalım ama barış gelsin bu ülkeye. Barış sürecini ortaya koyacak her partiye destek vermeye hazırız" diye konuştu.

'HÜKÜMET VE PKK, ÇÖZÜM SÜRECİ YARATABİLİR'

Demirtaş, Kürt sorununun bölgesel ve küresel bir sorun haline geldiğini söyleyerek, "Buna rağmen, hükümetin ve PKK'nın bu sorunu çözme konusunda en yetkili süreçleri işletebileceklerine inanıyorum. Özellikle sayın Öcalan'ın rolü, bahsettiğimiz noktada çok önemlidir. Bölge devletlerini veya bölgesel karışıklıkları, işte bölgedeki Kürt sorununu çözme konusuna engel olmak isteyen bölgesel ve küresel güçleri sayın Öcalan'ın devreye girmesiyle bertaraf edebilir. Çünkü örgütün bütün kademeleri üzerinde yetkilidir. Silahlı, Avrupa'daki siyasi kadroların, PKK'nın bütün şeyi üzerindeki tek yetkili isimdir" dedi.

'BAŞBAKAN'IN YERİNDE OLSAYDIM VALLAHİ KANSER OLURDUM'

Başbakan Erdoğan'ın son günlerde öfkeli bir tutum sergilediğini, bu konuda da haklı olduğunu söyleyen Demirtaş, "Başbakan öfkeli olmakta çok haklı. Çünkü ne söylediyse yanlış çıktı. Ve tek bir sorunu çözememiş bir Başbakan. AKP'ye en çok oy getiren başörtüsü sorunu resmi olarak çözülmüş değil. Ben Başbakan'ın yerinde olsam, vallahi ben de kanser olurdum. Allah korusun yani sinirlenmekte haklı. Neyi çözebildiki? Tümüyle yaptıkları kendi aleyhine döndü. Panikliyor, öfkeleniyor, ama keskin sirke küpüne zarar. Benim kendisine tavsiyem; yanlış yaptığını ittiraf ettikçe psikolojik ve siyasetten de rahatlayacaktır. Bir insan bu kadar yanlışa dayanamaz gerçekten, o da insan sonuçta" dedi.