DTK, BDP ve bazı sivil toplum örgütlerince 14 Temmuz'da Diyarbakır'da yapılması planlanan 'Özgürlük İçin Demokratik Direniş Mitingi'ne, valilik izin vermedi. Yasaklama kararı üzerine BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, yardımcısı Siirt Milletvekili Gültan Kışanak, Mardin Bağımsız Milletvekili ve DTK Genel Başkanı Ahmet Türk, yardımcısı Van Bağımsız Milletvekili Aysel Tuğluk, bazı milletvekillerinin katıldığı Diyarbakır'da basın toplantısı düzenlendi. BDP Genel Başkanı Demirtaş, son 1 yıl içerisinde seçim çalışma ve etkinliklerinin yasaklandığını söyledi. Demirtaş, yasaklama kararının vali ve kaymakamın tutumundan çok, AK Parti ve devletin bütün kurumlarıyla aldığı kararın uygulaması olduğunu böne sürdü. Demirtaş, "BDP'ye meydanlarda göz açtırmama, Kürt halkının taleplerini ortaya çıkarmasını dünyaya duyurmasını engellemesi için işkenceyi, tutuklamayı göze alan bir devlet politikasıyla karşı karşıyayız" dedi.

'SİYASİ ÇÖZÜM ARAYIŞININ ÖCALAN'DAN BAĞIMSIZ OLMASI NAFİLEDİR'

BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, yaklaşık 1 yıldan bu yana Diyarbakır'da valilik tarafından hiç bir etkinliklerine izin verilmediğini öne sürerken şöyle dedi:

"14 Temmuz mitingiyle ilgili AKP iktidarının bir yaklaşımı var. Bu mitingin 14'ünde veya başka bir tarihte de olsa gerçekleşmeyeceğine dair bir karar var. Bizler net bir şekilde bunu ifade etmek istiyoruz. Biz Türkiye'de toplumsal barışın gerçekleşmesi, Kürt sorunun müzakere yoluyla çözülebilmesi için, siyasetçiler olarak BDP ve DTK olarak büyük bir miting kararı aldığımızda, şu gerçekliğin farkındaydık; eğer sayın Öcalan üzerindeki tecrit devam eder, özgürlüğü sağlanmazsa, siyasi çözümden mesafe almak olmaz. Bir siyasi çözüm arayışının Öcalan'dan bağımsız olması nafiledir. Bu nedenle bir miting yapacaktık. Halen öyle bir misyonu vardır bu mitingin. Hem de konjektürel olarak siyasete katkı sunacak bir pozisyonu vardır. Devletin bu mitinge yaklaşımı, AKP'nin ve devletin bütün kurumlarının çözüme yaklaşımını ortaya koymaktadır. Öcalan'a özgürlük düşüncesinin görünür hale gelmesinden tedirginler. Bu devletin çözüm istemediğinin en önemli katkısıdır. Çözüm isteyen, çözümün en büyük aktörününün özgürlüğü için üzerine düşen sorumluluğu üstüne alır."

'BİR HALK ÖNDERİNE İŞKENCE UYGULAMAK, AHLAKSIZLIKTIR'

'Halk önderi' olarak nitelendirdiği İmralı'a ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezasını çeken Abdullah Öcalan için özgürlük istemenin suç olmadığını savunan Demirtaş, şöyle konuştu:

"13 yıldan bu yana bir beton hücrede, bir halk önderine işkence uygulamak suçtur, ahlaksızlıktır. Devlet, ahlaksızca davranmaktadır. Sayın Öcalan'ın özgürlüğünü istemek hem meşru, hem de yasaldır. Bundan sonra halkımız çok daha kararlı bir duruşla sayın Öcalan'ın özgürlüğünü savunacaktır. Sayın Öcalan özgürlüğüne kavuşuncaya kadar asla tek bir adım geri atmayacağız. Bu konuda İmralı'yı ıskalayan, arkasından dolaşan her türlü yaklaşımdır, çözümsüzlüktür. Özellikle özgürlüğünün tartışıldığı bir dönemde, İmralı'dan not gelmiş yalanıyla, halkımız daha çok duyarlı olmalıdır."

"İMRALI'DA KESİNTİSİZ BİR İŞKENCE VAR"

Temel hedeflerinin tıkanan süreci açabilmek olduğunu söyleyen Demirtaş, İmralı'dan herhangi bir notun gelmediğini belirterek şöyle konuştu:

"İmralı'da ne özel bir not, ne de bir görüşme vardır orada. İmralı'da kesintisiz bir işkence vardır. Halkımız da elbette ki net tutumu ortaya koyacaktır. Bizim temel hedefimiz tıkanan bu süreci açabilmek. Bu süreci ve tıkanıklığı aşamazsak, barışı yakalamak zor olur. AKP'nin aldığı kararı, vali tarafından açıklanan gerekçeler, bizim açımızdan kabul edilir değil. Biz son derece demokratik, barışçıl bir gösteri için başvuru yaptık. 7 milletvekili başvuruyu gerçekleştirdi. Bu başvuruya verilen yanıt bizim açımızdan kabul edilemez. Sanki, 'İllegal bir çalışma var' izlenimi veriliyor. Ortada bir yasa dışılık varsa o devletin faaliyetinin ta kendisidir. 'Cemaat' adı altında mahalle-mahalle, çete örgütlemesi yapan sizsiniz, gizli örgütlenen sizsiniz. Bütün çalışmalarımız halkın gözü önünde gerçekleştiriliyor. Halkımızın, yapımızın, kurumlarımızın ortak gerçekleştireceği bu mitingin hazırlıkları tamamlanmıştır. Bu mitingi yasaklamak, 'Ben size bu kentte miting yaptırmam' anlayışıdır. Bu şehirde yüzde 65 oy alan bir partiyiz. Bu şehrin yüzde 95'inin iktidarıyız. Elbetteki biz her türlü eylem ve etkinliğimizi barışçıl geçmesi için sonuna kadar çaba sarf ediyoruz."

Devletin bu yaklaşımının ortamı provoke eden bir anlayış olduğunu, böyle bir yaklaşım karşısında geri atmayacaklarını söyleyen Demirtaş, şöyle dedi:

"Biz böylesi yaklaşımlar karşısında geri adım atacak bir halk ve hareket değiliz. Sonuna kadar demokratik hakkımızı kullanırız. Gösteri, ifade hakkı, anayasal bir haktır. Bütün hazırlıkları tamamlamış olmamıza rağmen asla ve asla böyle bir yaklaşımı kabul etmiyoruz. Biz 14 Temmuz'da aynı şekilde İstasyon Meydanı'nda o mitingimizi gerçekleştireceğiz. Hiçbir yasaklama kararı yokmuş gibi, bu gayri meşru yaklaşımı tanımıyoruz edasıyla çalışmalarımızı sürdüreçeğiz. Bu karar derhal çekilmelidir. Halkımız, 14 Temmuz'da Diyarbakır'da olacak şekilde, İstasyon Meydanı'nda mitingi sahiplenmelidir. Arabalar, otobüslerle çıkmanız engellenebilir, gerekirse yürüyerek herkes o gün İstasyon Meydanı'na akmalı. Bir halkın önderi işkence, tecrit ve rehine koşullarındayken çözümün mümkün olmayacağı en güçlü şekilde ortaya konmalıdır."

Demirtaş, devletten artık BDP ile DTK ile restleşmeyi kenara bırakmasını isteyerek, "Diyalog ve müzakere isteniyorsa bu mitinge şans verilmelidir, fırsat verilmelidir. Bu yaklaşım eğer pozitif olursa, halkımızın tutumu da pozitif olacaktır. Sayın Öcalan'ın özgürlüğüne yönelik her türlü çalışmanın önü açılmalıdır. Açık ve şeffaf, net bir şekilde ifade ediyoruz; Kürt sorununa demokratik çözüm için, biz Sayın Öcalan'a özgürlük istiyoruz, milyonlarla birlikte istiyoruz. Bu, devlet ve AKP hükümeti tarafından doğru anlaşılmalıdır. Başbakan, İçişleri Bakanı, vali ve diğer herkes bu konuyu bir kez daha değerlendirmelidir. Biz her halükarda bu mitingi gerçekleştireceğiz."

Halkın miting heyecanının devleti ürküttüğünü öne süren Demirtaş, bütün alanlarda,  şehirlerde, mahallelerde miting coşkusu bulunduğunu bu büyük heyecanın devleti ürküttüğünü öne süren BDP Genel Başkanı, şöyle devam etti:

"Herkesi mitinge, İstasyon Meydanı'na davet ediyorum. Valilik kendince gerekçe bulmuş. 14 Temmuz; Ramazan ayı öncesi son haftadır. Bu nedenle bu tarihe bu kararı aldık. Oruç ayı içerisinde, bu sıcakta Diyarbakır'da miting yapmanın koşulları zorlaşır. Valilik kendince yasaklama gerekçeleri oluşturmuş. 14 Temmuz; Demokratik özerkliğin ilan edildiği gündür. ama demokratik özerklik gayri meşru ve yasa dışı değildir. Demokratik özerkliği ilan etmek ne gayri meşru, ne yasa dışıdır. Tam da bir daha bu tür olaylar, ölümler olmasın diye bizler miting yaparken, valiliğin mitingimizi yasaklaması doğru değildir. Arkadaşlarımız bakanlarla görüştü, kaygılarımızı iletti. Umut ediyorum geri döner ve olumlu cevap verirler. 14 Temmuz Diyarbakır cezaevindeki faşizme karşı direniş günüdür. Diyarbakır zindan direnişinin başlangıcıdır. Bu yaklaşımlarımız halk tarafından kabul edilmiştir."



FB,BB(GG/İD)