BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş Çukurca’daki ziyaretin ardından Hakkari'de belediyeye bağlı Fekiye Teyran Kültür ve Sanat Merkezinin düzenlediği konsere katıldı. Demirtaş, konser alanına gelişinde, 'En büyük başkan bizim başkan', 'Hakkari seninle gurur duyuyor' sloganlarıyla karşılandı. Demirtaş burada halkı Kürtçe selamladıktan sonra konuşmasını Türkçe olarak sürdürdü.

Selahattin Demirtaş, Hakkari halkının sergilediği duruşun dünyaya bir mesaj olduğunu söyledi. Demirtaş şöyle konuştu: "Suriye'deki kazanım, Hakkari'deki destandır. Hakkari'nin armağanıdır. Suriye'deki halkımız, yıllardır Esat faşizmine karşı örgütleniyor, direniyor. Ama sizin buradaki duruşunuz bugün orda kazanıma dönüyor. Oradaki kazanımda en fazla da Hakkari'nin katkısı vardır. Bu nedenle burdan bir kez daha, bin kez daha selam olsun Suriye'ye. Bu mücadelenizin boşa olmadığı, boşa olmayacağının en büyük kanıtı sizin yarattığınız kazanımlardır. Bakın defalarca söyledim. Bu halk olmasaydı, siz yürümeseydiniz, siz direnmeseydiniz. Ne bu sahne olurdu, ne ben olurdum, ne de bu mikrofon olurdu, ne de bunları konuşacak cesaretimiz olurdu. Bunu siz alınterinizle, emeğinizle başardınız. Bu nedenle Hakkari'nin önünde konuşmak kolay değil. Hakkari'ye layık olmak kolay değil. Sizden en büyük ricamız, en büyük beklentimiz bu birliğinizi korumanızdır.

ANKARA, HAKKARİ'YE UZAK 

Hakkarililer'in gelecek yüzyıl için direndiğini, AKP'nin ise Ankara'da statüko için direndiğini belirten Demirtaş, "Sizin bu direnişiniz, Tayyip'in ruh halini bozdu. 10 yıldır AKP rejimi baskı uyguluyor, ama durduramıyorlar. Bu halkın sırrını anlayamıyorlar, çözemiyorlar. Ankara Hakkari'ye o kadar uzak ki, arasında sadece 2 bin kilometre değil, yüzyılarca fark var. Hakkari gelecek yüzyıl için direniyor, AKP Ankara'da statüko için direniyor. Aramızda yüzyılarca fark var. Bu nedenle anlamazlar, anlamakta zorlanırlar. Fakat bizim işimiz, bizim görevimiz, bütün dünyaya derdimizi de, dermanımızı da, çözümümüzü de anlatana kadar bu topraklara özgürlüğü, barışı getirmektir. Böylesi zor bir işimiz var. Ama dantel gibi sabırla böylesi bir eser ortaya çıkarttınız. Şimdi bu eseri çerçeveletmek zamanı. Yarattığınız bu eserin çerçevelenmesi ne demektir. Bütün bu hak ve özgürlüklerin anayasal, yasal güvenceye alınması demektir. Önümüzde fırsatlar var, çözüm imkanları var. Bir halkın anadilini , kültürünü, coğrafyasını tankla topla vurmak ahlaka, vicdana, bilime aykırıdır. Bütün kürtleri yok etseniz dahi bunu çözemezsiniz. Tarihte Maya'ları da yok ettiler. Ama Maya'ların kültürü ve tarihi var. Ama Maya'ları yok edenlerin ismi tarihten silindi. Kürt halkını da, Kürdistan gerçeğini de tank ve topla ortadan kaldıramazsınız. Bir an önce akan kan dursun diyoruz. Bu halk istese bile geri adım atamaz. Bu halk razı olsa bile değişteremez. Bu gerçekleri anayasa zoruyla değiştiremezsiniz. Buna AKP'nin gücü de yetmez" dedi.

Kürtlerin Kürdistanın yerleşik halkı olduğunu ifade eden Demirtaş, her halkın, insanca kendi kültürü, diliyle yaşamaya hakkı olduğunu, Kürtlerin de talebinin bu yönde olduğunu vurguladı. 

KÜRT SORUNU DEĞİL, ANKARA SORUNU VAR 

Demirtaş konuşmasını şöyle sürdürdü: "100 yıldan fazladır çözülemeyen Kürt sorununa saygı duyulursa sadece bir saatte çözülebilir. Anadilini okulda, kamusal alanda, hastanede, belediyede ve vergi dairesinde her yerde kullanmanın önünü açacaksınız. Kültürünü her yerde geliştirmenin önünü açacaksınız. Halkın kendini özerk yönetimlerle yönetmesinin önünü açacaksınız. Bu kadar basit. Bu üç temel yaklaşımla Kürt halkının kendi kendini yönetme imkanına kavuşması bir saatlik iştir. Peki bunu nasıl sağlayacaksınız? Kiminle konuşarak yapacaksınız? Elbetteki halkın iradesiyle. Halk irade Sayın Öcalan diyorsa, siz değil diyemezsiniz. İrade KCK'dir diyorsa siz değil diyemezsiniz. İrade BDP, DTK diyorsa siz değil diyemezsiniz. Mesele bütün bunları içine sindirme meselesidir. Buradan bakıldığında aslında ortada bir Kürt sorunu değil, bir Ankara sorunu, Ankara zihniyeti sorunu vardır. Bunun yanında Ankara'yı temsil eden AKP zihniyeti sorunu vardır. Hakkari'de Kürtçe eğitim yapılmasının Çorum'a ne zararı olabilir. Hakkari ve Şırnak'ın özerk yönetilmesinin Antalya'ya ne zararı olabilir. Ama gece gündüz Hakkari dağlarının bombalanmasının, Şırnak'ta Roboskinin bombalanması, Kütahya'da, Edirne'de, Trabzon'da yaşayan halka, her kesime zararı olur. Bakın sadece Hakkari kendi dilini konuşmasın diye bütün Türkiye tam yüzyıldır fatura ödüyor. 100 yıldır Türkiye'yi kandırıyorlar, Türkiye'yi oyalıyorlar. Bütün bunlara çözüm isteniyorsa barış eli tutulmaya hazırdır. Başbakan'a buradan sesleniyorum. Samimi kararlarınızı, cesurca bir adım bekliyoruz."

 

BD(FE/RT)