Diyarbakarı'da bulunan BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve MİT görevlilerinin savcı tarafından ifadeye çağrılması ve yaşanan tartışmaları basın mensuplarına değerlendirdi. Demirtaş, MİT Müsteşarı'nın özel yetkili savcı tarafından ifadeye çağrılmasının sıradan ve basit bir olay olmadığını, ama bunun devlet içi değil, AK Parti içi bir çatışma olduğunu ileri sürdü.

AK Parti'nin son dönemlerde hem atamalarla hem de fiili uygulamalarla devletin bütün kurumlarını ele geçirdiğini öne süren Demirtaş şöyle konuştu:

"Dolayısıyla şu andaki çatışma bir devlet içi çatışma değildir. Ama, AKP'nin kendi içindeki iktidar yarışınının veya iktidar çatışmasının yansımasıdır. Buradan çıkarılması gereken sonuç şudur ki, 'Türkiye'de vesayet sistemini ortadan kaldırıyorum' diye yola çıkan AKP, vesayet sistemini kendine üretmiştir, ele geçirmiştir. Bu olayda çok net bir şekilde ortaya çıkmıştır. Sistem düzelmediği müddetçe, sistem bu şekilde kaldığı müddetçe demokratik hiçbir işleyişin, demokratik hiçbir tarzın oturması mümkün değildir."

'AKP, REJİMİ ELE GEÇİRMİŞTİR'

BDP Genel Başkanı Demirtaş, özel yetkili savcılıkların kendilerine geceli gündüzlü soruşturma yaparken, işlemlerin hukuka uygun ve son derece normalmiş gibi kabul edildiğini kaydederek şunları söyledi:

"Binlerce kişiyi içeri atıyor bu savcılar, milletvekillerini zorla ifadeye çağırıyorlar. Bunlar hep normal karşılanıyor. MİT Müsteşarını da çağırabilir o zaman. Bunun da normal karşılanması lazım, niye kıyamet kopartılıyor. Kıyamet koparılacaksa MİT Müsteşarı'nın ifadeye çağrılması üzerinden değil, bu özel yetkili mahkemelerin Türkiye'deki adalet, hukuk sistemi işleyişi üzerinden kıyamet koparılması lazımdır. MİT Müsteşarı krizi çözülünce Türkiye'de yargı, sistem krizi çözülmüş mü olacak. Bu nedenle işin özüne inmek lazım. Türkiye'de bir vesayet rejimi vardır, AKP bu rejimi ele geçirmiştir."

'BAŞBAKAN GÜÇLÜ ÇIKAR' 

Son gelişmeyle, Kürt sorununda diyalog temelli arayışlara karşı bir hamle yapıldığının anlaşıldığını öne süren Demirtaş şöyle devam etti:

"Fakat, bu hamle Başbakan'a karşı, doğrudan diyalog yürüttüğü için Başbakan ekibine karşı yapılmış bir hamle değil. Bakın bu savcının yaptığı işlem vesilesi ile Başbakan'ın eline büyük bir tasfiye kozu geçirmiştir, Şu anda emniyet içerisinde, MİT içerisinde, hatta yargı içerisinde büyük bir tasfiye zemini fırsatı yakalamıştır Başbakan. Dolayısıyla bu çatışmadan güçlenerek çıkacak olan Başbakan'dır. Başbakan şu anda Kürt sorununda diyalog yöntemini kullanan bir politikayı izlemiyor ve desteklemiyor. Dolayısıyla bu çatışmadan güçlü çıkacak olan savaş konseptini savunan zihniyettir. Bunun da bu şekilde okunması lazım. Buradan, bu çatışmadan bir hayır çıkacağını ben zannetmiyorum. Kürt sorunu ile ilgili gerçekten akılcı bir düşüncenin ve akılcı bir yöntemin egemen olacağını çok sanmıyorum."

'HÜKÜMET, GÖRÜŞMELERİ SAHİPLENMELİ'

Demirtaş, KCK soruşturmasına Büşra Ersanlı, Fırat Anlı, Hatip Dicle, Ragıp Zarakoğlu dahil olabiliyorsa MİT Müsteşarı ve Başbakan'ın da dahil olabileceğini iddia etti. Demirtaş, şunları söyledi:

"Yani bunda bir tuhaflık yok. Kanun böyle. Savcının eline verdiğiniz, kendi çıkardığınız yasa böyle. Savcıya verdiğiniz talimat böyle. Polisleriniz aracılığı ile hazırladığınız dosyalarınız böyle. Ben daha önce de söyledim. Savcılar biraz insaflı vicdanlı olsa, madem dinleme kaydıyla arkadaşlarımızı tutukluyorlar, bu işin altından bakanlar da çıkar Başbakan da çıkar tabi ki. Çünkü ortada yasadışı bir iş yapılmadı. Orada da son derece meşru bir çalışma var. Şimdi bugün meselenin bu noktaya gelmesinin en önemli nedeni Başbakan'ın Kürt sorununda diyalog sürecinin arkasında çok açık bir siyasal irade koymamasıdır. Yani bunu halen 'Devlet yürütüyor, hükümet ile alakası yok, bizimle alakası yok' diye topu taca atan ve hedef saptıran bir anlayışla Başbakan yürütmeye çalıştı. Oysa hem Oslo hem İmralı görüşmelerinde Başbakan'ın çıkıp açık açık 'bu bir hükümet politikasıdır, bu bir siyasi irade ve tercihtir' demiş olsaydı, bugün bu noktalara gelinmeyebilirdi. Ve bugün Kürt sorununda çok daha fazla mesafe kaydedilmiş olurdu. Bana göre şu noktada yapılması gereken vesayet sistemi çökertilmek ve dağıtılmak isteniyorsa, özel yetkili mahkemelerin kaldırılması için bir fırsattır. Tümüyle kaldırılmalıdır. Hükümet çıkıp açık açık Oslo görüşmelerini, İmralı görüşmelerini sahiplenmelidir. Ortada bir suç yoktur. Tam tersine geçmiş dönemde diyalog yürütmeyen PKK ile Öcalan ile diyalog yürütmeyen varsa onlar suç işlemiştir."



FA,BB(GG/COŞ)