Mardin'in Midyat İlçesi'ne gelen BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, M Tipi Cezaevi önünde dünden beri bekleyen tutuklu yakınlarını ziyaret ederek burada basın açıklaması yaptı. BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan, Genel Başkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş ve parti MYK üyeleri ile birlikte tutuklu yakınlarını ziyaret eden Demirtaş, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in Sincan Cezaevi'ndeki tutuklu ve hükümlülerle görüşmesini, olumlu bir gelişme olarak değerlendirdiklerini söyledi. Tutukluların açlık grevinin 43'ncü gününe girdiğini anımsatan Demirtaş, "Tam 43 gündür hükümet sessizdir. 43 gündür hükümet yetkilileri maalesef bu konuda tek bir açıklama yapmamışlardır. Şu saatlerde Adalet Bakanı, Sincan Cezaevi’ndeki açlık grevinde bulunan tutuklu ve hükümlülerle görüşme halindedir. Çıkışta ne açıklama yapacak bilmiyoruz" diye konuştu.

"ARKADAŞLARIMIZ AÇLIK GREVİNDEYKEN BAYRAMI KUTLAYAMAYIZ"

Tutukluların başlattığı ölüm orucunun kendi kişisel istekleri ile ilgili olmadığını ifade eden Demirtaş, "Arkadaşlarımızın başlattıkları ölüm orucu kendi kişisel istekleri, kendisi ile iligi cezaevindeki koşulların iyileştirilmesi ile ilgili değil, dışarıda gerillanın, askerin, polisin anasının babasının yüreğinin yanmaması için kendi bedenlerini ölüme yatirma gibi onurlu bir duruştur, onurlu bir direniştir. Bizim bayram kutlamamız ve bayramı sevinçle karşılamamız imkansızıdır. Dışarıda, dağlarda şehirlerde kan akarken, cezaevlerinde arkadaşlarımız genç bedenlerini ölüme yatırmışken, biz bayram kutlayamayız. Böylesi bir bayramı Kürt halkı sevinçle karşılayamaz. Herkesin buna saygı duyması ve saygı göstermesi lazımdır" dedi.

30 EKİM'DE EYLEM ÇAĞRISI

Partililere 30 Ekim tarihindeki eylem konusunda çağrıda bulunan Demirtaş, "Bu ayın 30’unda Salı günü her yerde halkımızı, işyerine ve okula gitmeyerek hayatı durdurmaya çağırıyoruz. O gün bizim için hayat durmalı ve tek gündemimiz ölüm orucunda olan arkadaşlarımız olmalıdır. Şu ndan emin olun ki içerdeki arkadaşlarımızın hayatı Adalet Bakanı'na değil, size ve bize bağlıdır. Biz hiçbir şehadete izin vermeyeceğiz, sahipleneceğiz. Arkadaşlarımızın, ölüm orucu, açlık grevi eylemcilerinin talepleri bizim taleplerimizdir. Öcalan’ın özgürlüğü, Kürt halkının talebidir. Kürtçe eğitim, Kürtçe savunma, Kürt aydınlarının talebidir. Sadece 500-600 Kürt gencinin talebi değil , milyonların talebidir" ifadelerini kullandı.

"İNSANLAR UZAYA ÇIKMIŞ, BUNLAR BİZİ TÜRKLEŞTİRMEYE ÇALIŞIYOR"

Anayasa tartışmalarının yeniden gündeme getirildiğini anlatan Demirtaş, "Şimdilerde Anayasa tartışmaları yapılıyor, Anayasa’da birkez daha bize, 'Herkes Türk'tür, Türkiye'de yaşayan herkes Türk olacaktır' dayatması yapılıyor. Yıl 2012 insanlar uzaya, aya çıkmış, bunlar halen bizi Türkleştirmekle uğraşıyor. 50 bin defa söyledik, tekrarlıyacağız. Bu topraklarda bir Kürdistan gerçeği, Kürt halkı gerçeği var. Sizin Anayasanız onu değiştiremez. Faşist anayasanız onu değiştiremez. Artık bu faşizan politikalardan vazgeçin" diye konuştu.

"BU PARTİ MAKARNA İLE KÖMÜR İLE OY ALMIYOR"

Konuşmasının son bölümünde Başbakan Erdoğan'ı eleştiren BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Başbakan Erdoğan'ın BDP'yi hedef alan, hakaretvari ifadeler kullandığını, bunun da siyaset ahlakına aykırı olduğunu savundu. Başbakan'a karşı zafer kazandıklarını iddia eden Demirtaş, "Kendi koyduğu engellere rağmen, baraja rağmen, hazine yardımından partimizin muaf olmasına rağmen, binlerce partilimizi tutuklamış olmasına rağmen, Başbakan'a karşı zafer kazanmış bir partiyi ağzına alırken daha dikkatli olması lazım. Bu parti, makarna ile kömür ile oy almıyor. Bu parti devletin, AKP’nin zulmüne rağmen, halka yönelik tehdidine rağmen, 3 milyona yakın oy alıyor. Ona saygı göstermeyene biz de saygı göstermeyiz. Herkesin bu partiye gerekli saygıyı, iradeyi göstermesi lazım" dedi.

"BAŞBAKAN'IN DUBLÖRÜ MÜ VAR"

Başbakan Erdoğan'ın daha önce Kandil ve İmralıyla görüşmeler yaptığını savunan Demirtaş, şöyle konuştu:

"Şimdi Başbakan Kandille, İmralıyla kendisi görüşmeler yapmadı mı? Biz de bu görüşmeleri destekledik. Şimdi biz Kandil ve İmralıyla görüşme yapılsın dediğimizde niye kıyameti koparıyor o zaman? Bir hafta öyle konuşuyor, bir hafta böyle konuşuyor. Gerçekten bir tek Tayyip Erdoğan mı var Türkiye’de? Yoksa dublörü mü var? Bir hafta dublörü evde yatıyor, kendisi mi çıkıyor? Öbür hafta gerçeği mi çıkıyor? Kafası mı karışıyor, danışmalarının mı kafası karışık? Yani böyle bir Başbakan, bu kadar kritik süreçte, Ortadoğu’nun kaynadığı bir süreçte, Türkiye gibi büyük bir ülkeyi yönetiyorsa, doğrusu biz tedirginiz. Herkesin de tedirdin olması gerekiyor. Daha bir hafta önce, 'gerekirse müsteşarımı İmralı’ya gönderirim, görüşmeleri başlatırım' diyor, bu hafta da, 'efendim BDP tabelasını indirsin, üstüne Kandile, İmralıya gider diye tabela assın' deyip tam tersi beyanlarda, ifadelerde bulunuyor. Dolayısıyla bu çelişkileri halk herhalde görüyor. Barış niyeti olmayanın yüreğinde, beyninde barış olmayanın diline de barış oturmuyor işte. Barış sözcüğü Başbakan’ın ağzından çıkmıyor, çıkamıyor. Sözlüğünde öyle bir şey yok. Kaybetmiş o sözcüğü. Bu nedenle ne desek boştur. İçerde açlık grevleri devam ediyor. Dışarıda büyük bir direniş var. Bu Başbakan ya bu Kürt sorununu çözer ya da kendisinin iktidarı çözülür."

Demirtaş'ın konuşması sırasında tutuklu yakınları sık sık slogan atarak, zılgıt çekerek seslerini cezaevinde tutuklu bulunan yakınlarına duyurmaya çalışırken, tutuklular da aynı şekilde slogan atarak karşılık verdi. Demirtaş'ın konuşmasından sonra da tutuklu yakınları bir günlük eylemlerine son vererek sessizce dağıldı.


MHİ(GG/AAA) (FOTOĞRAF)