"Terörizmle Mücadele Küresel Forumu"nun açılışında konuşan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, terörizmin, ekonomik kalkınma için gerekli olan ortamı baltaladığını söyleyerek, "Esasında dünyanın bazı bölgelerindeki terörist faaliyetlerle asıl amaçlanan da ekonomik kalkınmanın baltalanmasıdır. Geçiş ülkeleri genellikle bu niyetle özellikle hedef seçilmektedir. Kısa bir süre önce tehdidin büyüklüğünü bir kez daha hatırlatan Yemen'deki korkunç saldırıya şahit olduk" dedi.


TERÖRİSTLER AÇIK TOPLUMLARIN NİMETLERİNİ KENDİ EMELLERİNE ALET ETMEKTE  MAHİRDİRLER


Özellikle terörizmle başetmede sınırlı kapasiteye sahip olan ülkelerin terörist eylemlerin hedefleri olduğunu ifade eden Davutoğlu, şunları söyledi:


"Ancak teröristler, daha güçlü savunma mekanizmalarına sahip olanlarımız da dahil bizim her birimize meydan okuyacak kadar cüretkardır. Teröristler, operasyon yöntemlerini kolayca değiştirmekte ve yaptıkları eylemlerde giderek daha etkin hale gelmektedirler. Teröristlerin çok iyi yaptıkları bir şey ise, savunma sistemlerimizde sürekli bir boşluk arayışında olmaları ve kendilerini bu boşluklara göre uyarmalarıdır. Teröristler aynı zamanda açık toplumların nimetlerini kendi emellerine alet etmede ve kötü niyetli faaliyetlerini gizleme konusunda çok mahirdirler. Bu durum güvenlik kuruluşlarımızı heman her gün büyük bir sorumlulukla karşı karşıya bırakmaktadır. Bu vesileyle görevlerini yerine getirirken yaralanan ve şehit düşenler başta olmak üzere güvenlik personelimizi saygıyla anmak isterim."


PKK'NIN BAZI MEDYA KURULUŞLARININ NİMETLERİNDEN FAYDALANMASI BİZİM İÇİN PROBLEMDİR


Davutoğlu, hiç bir ülkenin terörden azade olmadığını vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:


"Hepimiz elele vermediğimiz taktirde terörizmle mücadeleden galip çıkamayız. Bu mücadele ulusal tehdit algılarına veya önceliklere bakılmaksızın hiçbir terör örgütüne karşı gaflet içinde bulunmaya müsaade etmez. Terörizmin arkasındaki yıkıcı ve kötü gerçekliklere tanıklık etmiş ve maalesef etmeye devam eden bir ülkeden gelen birisi olarak bu noktaya tam bir inançla değinmekteyim. Türkiye'de masum canları almaya devam eden bu belaya karşın uzun zamandır devam eden mücadelemizi biliyorsunuz. Bu mücadeledeki deneyimlerimizin özü 2 ana unsurdan oluşmaktadır. İlk olarak, terörizmle yalnızca kolluk kuvveti tedbirleri vasıtasıyla mücadele edemeyiz. Mücadelenin güvenlik kısmı büyük öneme sahip olmakla birlikte istenilen sonuçları elde etmede tek başına yeterli değildir. Demokratik özgürlükler pahasına güvenliğ sağlamak tek kelimeyle mümkün değildir. Dolayısıyla bir tarafta güvenlik talepleri, diğer tarafta da demokratik özgürlükler ve temel insan hakları olmak üzere bunların arasındaki hassas dengeyi korumak zorundayız. Terörle mücadele stratejileri kapsamlı olmalı ve birçok unsuru birden içermelidir. Bu stratejiler, değişen şartlara uyum sağlamaya imkan verecek ölçüde de esnek olmalıdır.


İkinci olarak kendi içinde ne kadar başarılı olursa olsun, herhangi bir terörle mücadele stratejisi ancak uluslararası işbirliğinden ve diğer ulusların tam desteğinden yararlandığı taktirde elle tutulur sonuçlara götürebilir. Bu halkada herhangi bir boşluk yakaladıkları anda teröristler o hassas noktaya yoğunlaşıp, bunu istismar edeceklerdir. Şimdi dikkatinizi, bazı gerçekleri gözler önüne seren bir örneğe çekmek istiyorum. PKK terör örgütü, ayırım gözetmeksizin sivil halkımızı ve kanun uygulama görevlilerimizi hedef alan menfur saldırılar düzenlemeye devam etmektedir. PKK masum canlar almaya devam etmekte ve kurbanlarının sayısı arttıkça bizim de PKK ve yandaşlarına karşı öfkemiz daha da kabarmaktadır. Sadece birkaç gün önce bazı güvenlik güçlerimizi daha bu mücadelede kaybettik. Onlar en yüksek bedeli ödediler. Onların aziz hatırları önünde saygıyla eğiliyor ve yaslı ailelerine başsağlığı diliyorum. Bu vesileyle terörizmden muzdarip herkesle dayanışma içinde olduğumuzu belirtmek istiyorum. Türkiye tam bir kararlılıkla ve hukukun üstünlüğüyle mutlak bir uyum içinde PKK terörüyle mücadeleye devam edecektir. Küresel toplumdan, uluslararası hükümetlerine bu mücadelede tam destek bekliyoruz. PKK'nın yurtdışında, bilhasa Avrupa'da, görünüşte yasal yapılar ve naylon örgütlenmeler altında faaliyetlerini devam ettirmesi mümkün olmamalıdır. Bunların, faaliyetlerini sürdürebilmesi hepimize bir hakarettir.


Ayrıca Europol dahil ilgili uluslararası kuruluşlarca da belirtildiği gibi uyuşturucu kaçakçılığı, haraç, kara para aklama ve terörizm finansmanını içeren PKK faaliyetleri her nerede olursa olsun bir güvenlik tehdididir. PKK'nın ifade özgürlüğü ilkesini suistimal etmek ve kendi amaçları için kurulmuş bazı medya kuruluşlarının nimetlerinden faydalanma çabaları bizim için önemli bir problemdir. PKK televizyon ve radyo istasyonları kurma ve işletme konusunda yasal boşluları istismar etmede oldukça başarı göstermiştir. Propaganda, eleman devşirme, nefrete teşvik ve hatta operasyonel amaçlar için bu medya kuruluşlarını kullanmaktadır. Bu mesleyi de ele almak özellikle hassasiyet arz eden bir konudur."


TERÖRİZM DİN, MİLLET TANIMAMAKTADIR


Güvenlik gereksinimleri ve temel özgürlüker arasındaki doğru dengeyi bulmanın oldukça zor olduğuna işaret eden Davutoğlu, şöyle konuştu:


"Bu nedenle dostlarımızla, özellikle de bu tür faaliyetlerin görüldüğü ülkelerle yakinen çalışmamız ve bu faaliyetlerin gerçek mahiyetine göre hareket etmemiz gerek. Bizim en büyük beklentimiz, PKK'nın bu yöndeki teşebbüslerine karşı gösterilen tepkinin, diğer terör örgütlerine karşı gösterilen tepkiyle aynı olmasıdır. Yaşam ve güvenlik hakkı kutsaldır. Terör ise bu en temel insan haklarını ihlal etmektedir. Bizler bu belaya karşı vatandaşlarımızı korumak zorundayız. Biz uluslararası düzeyde uyumlu ve kusursuz bir şekilde hareket edersek, bu görevimizi başarıyla ifa edebiliriz. Bu işbirliği yalnızca doğru kararları onaylayıp, güçlü açıklamalar yapmaktan ibaret değildir. Aynı zamanda somut eylemde bulunmak ve tereddütsüz bir siyasi irade göstermekle ilgilidir. Bu vesileyle bir kez daha Türkiye'nin bu konuda kesin taahhüdünün altını çizmek ve bu mücadeleyi uluslararası toplumun kazanabileceğine ve kazanacağına dair inancımızı dile getirmek isterim. Unutmamalıyız ki, terörizm herhangi bir din, millet veya coğrafya tanımamaktadır. Hepimiz ancak birlikte çalışırsak, terörle mücadele edebilir ve etkili olabiliriz."


DG-TT (MK) (FOTOĞRAF)