Bakan Davutoğlu, "(Radovan Karaciç'in açıklaması) Bir daha Balkanlar'da hangi kökenden olursa olsun yeni Karaciçlerin, Mladiçlerin çıkmasına izin vermememiz lazım. Yeni bir atmosfere ihtiyacımız var. Karaciçlerin dönemi bitti ve bir daha Balkanlar'a geri gelmeyecek" dedi.


Balkanların tarihine değinen Davutoğlu, şöyle konuştu:


"20 yüzyılda dört büyük acı yaşadık Balkanlar olarak. O tecrübelerden dersler çıkarmak zorundayız ki, 21. yüzyılda da benzer acıları görmeyelim, yaşamayalım. 21. yüzyılda benzer acıların yaşanmaması için dört ana yöntemde anlaşmamız gerektiğini düşünüyorum. Birincisi, bölgesel sahiplenme ve kapsayıcılık. İkincisi, bu bölgesel sahiplenmeye paralel olarak bölgesel entegrasyon fikrini yaygınlaştırmak durumundayız. Bölgesel entegrasyon, bir anlamda bütün bu bölgesel sahiplenmenin beraberinde kültürel, ekonomik ve siyasal olarak bölge insanlarının daha yoğun bir iletişime geçmesini sağlayacak temel politika önceliği olamlıdır. Üçüncüsü bir politika önceliği olarak Avrupa içinde ortak bir havza oluşturmak. Dördüncüsü, uluslararası bütün platformlarda Balkan ülkelerinin istişare mekaznizmaları kurmaları."


Davutoğlu, Balkanlar ve Ortadoğu'nun son yüzyılda krizlerle anıldığını ifade ederek, "Şimdi biz bu makus tarihi değiştirmek zorundayız. Aslında bugün Dışişleri Bakanları arasında öylesine yakın bir diyalog, işbirliği var ki, bu kriz çağrışımını ortadan kaldıracak bir potansiyel mevcut. Biz yeni bir dönemi başlatırken, ortak bir vizyondan hareket etmek durumundayız" dedi.


BALKANLAR'DA İŞBİRLİĞİ MESAJI


Konferansın açılış konuşmalarının ardından Ahmet Davutoğlu, Makedonya Dışişleri Bakanı Nikola Poposki, Arnavutluk Dışişleri Bakanı Edmond Panariti ve Karadağ Dışişleri Bakanı Nebojsa Kaluderoviç ortak basın toplantısı düzenledi.


Toplantıda konuşan Davutoğlu, Balkanlar'da yeni bir zeminin inşaası için siyasetçilerin, entelektüeller, aydınlar, düşünürlerin ve işadamlarının önemine işaret ederek, "Türkiye, bütün bu alanlarda Balkanlar'da bir daha acıların yaşanmaması, dost ve kardeş halkların içiçe, birlikte Balkanlar'da bir altın çağın yaşanmasını temin etmek üzere NATO'da, AB'de, BM'de bütün zeminlerde omuz omuza çalışmaları için her türlü gayreti göstermeye kararlıdır" diye konuştu.


Makedonya Dışişleri Bakanı Nikola Poposki de,  şunları söyledi:


"Çok uzun süreli bir yakınlaşma ve demokratikleşme süreci yaşıyoruz toplumlarımızda. Ortak geleceği, ortak bir anlayış ve saygı üzerine kurmak gibi bir hedefimiz var. Hakikaten de çok önemli başarılı örnekleri var bölgesel işbirliğinin. Biz bir takım projeleri bölgesel etki yapacak şekilde organize etmeliyiz. Bu işin sahiplenilmesi çok önemli. Ülkeleri ve ulusları biraraya getiren bir sürecin parçası olmalıyız ve bütün bölgenin çıkarını gözetecek bir projeyi tek sesle çıkarmak çok önemli. Reform süreci üzerine odaklanmıştır bölgesel ülkelerin büyük bir bölümü. Entegrasyon, bütünleşme süreci en başarılı barış süreçlerinden biridir bölgemizde geniş anlamda. Doğal olarak bu çerçevenin tarihi bir misyonun tamamlanmasına vesile olacağı konusunda hemfikiriz ve Balkan ülkeleri tek bir aile içinde bu bütünleşmeyi tamamlayacaklardır."


Karadağ Dışişleri Bakanı Nebojsa Kaluderoviç, çok çetrefilli, çatışmalı dönemlerden geçildiğini belirterek, "Geçmişe bakarak geleceği dah iyi algılayabilmemiz söz konusu olacak. Bölgede AB müzakereleri olsun, NATO ittifakı olsun yer almaya devam etmeliyiz. Burada daha fazla yatırım yapmamız gerekiyor" dedi.


KARACİÇLERİN DÖNEMİ BİTTİ


Dışişleri Bakanları daha sonra basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Lahey'deki uluslararası mahkemede yargılanan eski Bosnalı Sırp lider Radovan Karaciç'in, Bosna'da yaşananlardan zamanın Bosna hükümetini sorumlu tuttuğuna yönelik açıklamaları hatırlatılınca, Davutoğlu, Radovan Karaciç'in yaptığı açıklamaların, aslında kendilerinin de Balkanlar'da yıkmak istedikleri anlayışı yanısttığını söyledi.


Davutoğlu, "Maalesef bugün Lahey'de yargılanan Karaciç, Balkanlar'da eski çatışmacı, dışlayıcı kültürün, etnik ve bağnazcılığın sembolü bir kişliktir. Srebrenitsa'da yaşananlar hepimiz için bir utanç vesilesidir. Karaciç, bu söylediklerini keşke o savaş esnasında söyleyebilmiş olsaydı. Ancak savaş esnasında kendisinin ve Mladiç'in tutumlarını biliyoruz. Bir daha Balkanlar'da hangi kökenden olursa olsun yeni Karaciçlerin, Mladiçlerin çıkmasına izin vermememiz lazım. Yeni bir atmosfere ihtiyacımız var. Karaciçlerin dönemi bitti ve bir daha Balkanlar'a geri gelmeyecek" diye konuştu.


 


SURİYE, BOSNA HERSEK TECRÜBESİNİ HATIRLATIYOR


Suriye'de yaşananlar karşısında uluslararası toplumun tepkisini nasıl değerlendirdiklerinin sorulması üzerine Davutoğlu, şunları söyledi:


"Aslında Bosna-Hersek'de 3 yıl yaşanan katliamlara duyarsız kalan uluslararası toplum, orada akan kandan, yapılan katliamlardan daha sonra nedamet göstermek, özür dilemek zorunda kalmıştır. Uluslararası toplumun birinci sorumluluğu bu tür katliamları engellemektir. Maalesef Bosna-Hersek'te çok geç kalınmıştı ve Srebrenitsa'da çok açık bir şekilde bir gecede 7-8 bin Boşnak'ın katledilmesi ile ancak uluslararası toplum kendine nispeten gelebildi ve daha bir ortak tavıra yöneldi. Bugün maalesef Suriye'de yaşadıklarımız bir çok açılardan Bosna-Hersek tecrübesini hatırlatıyor. Şehirlerin uzaktan tanklarla, toplarla ateşe tutulması, çevredeki dağlardan Saray Bosna'nın snaypırlarla ve ağır silahlarla ateş altında tutulması ile bugün Halep'in, Şam'ın, Hama'nın, Humus'un kuşatma ile meskun mahallerin top, tank ateş, hatta havadan helikopter ve uçak bombardımanı ile tahrip edilmesi arasında büyük bir benzerlik var. Aynen Saray Bosna gibi Halep de insanlığın ürettiği en eski kültürlerden biri. Bugün Halep'te o tarihi zenginliğin nasıl tahrip edildiğini hep beraber görüyoruz. Bu noktada hepimize düşen görev bir an önce bu katliamın durdurulması noktasında elimizden gelen her türlü çabayı göstermek, tabi öncelikli görev, sorumluluk da BM'ye ait. BM'nin bu konuda Bosna-Hersek'de olduğu gibi gecikmemesini diliyoruz. Aksi taktirde bundan 10-20 sene sonra bir başka BM Genel Sekreteri giderek Halep, Şam halkından özür dilemek zorunda kalacak. BM'nin bu anlamda geçmiş tecrübelerden de ders alarak bir an önce devreye girmesini bekliyoruz."


SUÇ REJİMLERİNİN CEZASIZ KALMASINA İZİN VERMEMELİYİZ


Arnavutluk Dışişleri Bakanı Edmond Panariti ise, şöyle konuştu:


"Bosna'daki durumla şu anda Suriye'de cereyan eden olaylarla bir ilişki kurmak doğru bir yaklaşım. Çünkü Bosna'da olan olaylardan ciddi bir ders çıkarmamız gerekiyor. Çünkü geç kalınmış müdahale hepimiz için çok büyük ve olumsuz, acı bir reçete ortaya koyuyor. İnsanlar hayatını kaybediyor, bütün aileler yok oluyor, dünya üzerinden silinip, gidiyor. Dolayısıyla bizler, suç rejimlerinin cezasız kalmasına izin vermemeliyiz. Bizler, her türlü imkanı seferber ederek, bu ve benzeri katliamların önüne geçmek durumundayız ve sorumlu davranmak mecburiyetindeyiz. Eğer bu olumsuzluklar devam ederse, ailelerin, çocukların ölmesine engelolabilmek açısından çok daha kararlı davranmamız gerektiğini düşünüyorum. Çok geç olmadan önemli adımları atmamız gerekiyor. Benim, tarihten aldığımızı düşündüğüm mesaj bu ve şu anda bu mesajı yinelemek gerekiyor diye düşünüyorum. Suriye'de maalesef olanlar da geçmişte yaşadıklarımıza çok benzer özellikler barındırıyor."


DG (MK) (FOTOĞRAF)