BÖLGE ULUSLARARASI ALANDA ÖN PLANA ÇIKMAKTA


Gül, KEİ'nin 20 yıl zarfında örgütsel yapısını tamamlayarak, tam teşekküllü bir örgüt haline geldiğini ifade ederek, "Artık önümüzde yapılması gereken, bölgemizin zengin, doğal ve insani kaynaklarını harekete geçirerek, her alanda işbirliğini geliştirmek ve KEİ'yi hak ettiği etkinliğe ulaştırmaktır. 20 yıl önce burada örgütü kaygan bir uluslararası zemin ve belirsizlik ortamına karşı üye ülkelerin güçlü işbirliği arzuları ve ortak hedefleriyle inşa ettik. KEİ, aradan geçen süre zarfında bölgede istikrar, huzur ve işbirliği tesisinde çok yararlı bir rol oynamıştır. Bugün burada bölge ülkeleri açısından KEİ'yi Karadeniz Havzası'nın temel bölgesel örgütü yapan siyasi iradeyi yeniden ihya etmeyi hedefliyoruz" dedi. KEİ'nin geçen 20 yıllık süreçte değişen şartlara uygun olarak değişmeye devam ettiğini aktaran Gül, "Örgütümüz kurumsallaşmış bir hükümetler arası yapısının yanı sıra parlamentolar arası işbirliğine, ticaret ve kalkınma bankacılığına, özel sektörün katılımına, akademik düşünce boyutuna imkan sağlayan bağlı kuruluşlara da sahiptir. Avrasya Kıtası'nın tam kalbinde yer alan geniş Karedeniz bölgesi, tarihi İpek Yolu'ndan günümüzdeki stratejik enerji hatları ve ulaştırma koridorlarına kadar bölgesel ve küresel sürdürülebilir kalkınma ve istikrar açısından hep kilit öneme sahip olmuştur. Bölgemiz bu önemli konumu ve geniş doğal ve insan kaynaklarıyla uluslararası alanda ön plana çıkmakta, uluslararası ilginin bölgemiz üzerinde yoğunlaşmasına yol açmaktadır. Bu ilgi iyi değelendirilmesi gereken bir çok önemli fırsatı da beraberinde getirmektedir. KEİ'nin daha etkin kılınmasıyla Karadeniz bölgesi sesini küresel ölçekte daha iyi duyurabilecek, artan jeopolitik ve ekonomik öneminin meyvelerini en iyi biçimde değerlendirecektir" diye konuştu.


GÜNÜMÜZDE TEHDİT UNSURLARI GEÇMİŞE KIYASLA DEĞİŞMİŞTİR


Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin 1 Temmuz 2012 tarihinden itibaren KEİ'nin dönem başkanlığını üstleneceğini kaydederek, "Geniş ekonomik ve beşeri kaynaklara sahip olan güzel bir bölgede yaşıyoruz. Bölgemizin bu güzelliklerini ve zenginliklerini insanlarımıza yansıtmak ve insanlarımızın bu zenginlikten daha fazla istifade etmelerini sağlamak bölgede huzur ve istikrar açısından büyük önem taşımaktadır. Başta Avrupa olmak üzere pek çok gelişmiş piyasa ekonomisinde artık kronikleşmeye girmiş bir ekonomik krizle karşı karşıyayız. Bu kriz sadece aynı zamanda AB üyesi olan üyelerimizi değil, tüm KEİ bölgesini şüphesiz etkilemektedir. Böyle dönemlerde Karedeniz'in kalbini oluşturduğu geniş Avrasya coğrafyasından sinerjisinden yararlanmak ve krizi daha fazla ticaret ve yatırımla aşmak en akıllı yöntem olacaktır. Öte yandan siyasi ihtilaflar, bölgemizde ekonomik işbirliği ve kalkınmanın önünde önemli bir engel oluşturmaktadır. Söz konusu sorunların işbirliğimizi etkilememesi için hep birlikte çaba göstermeliyiz. İmkan bulunması halinde ise, siyasi sorunlara bölgemizin kendi içinden de çözüm üretimesi için gayret sarfetmeliyiz. Günümüzde tehdit unsurları geçmişe kıyasla ciddi bir değişiklik göstermektedir. Eskiden ideolojik temelde yaşanan ayırımın yerini artık kuzey-güney, zengin-yoksul ayırımı, ırkçılık, kültürel hoşgörüsüzlük ve terör hareketleri almaya başlamıştır. Bir ülkenin yaşadığı sorunlar küreselleşen dünyada diğer ülkeleri de etkilemekte, bu da ortak mücadeleyi zorunlu kılmaktadır. Bu gerçek ortak bölgemiz olan Karadeniz için de fazlasıyla geçerlidir. Dolayısıyla güvenliğin bölünmezliği gerçeğinden hareketle yeni bakış açıları geliştirmemiz gerekmektedir" dedi.