En çok oy alan başkan olarak Yargıtay tarihine geçen İsmail Rüştü Cirit, 23 Mart'ta yaş haddinden emekliye ayrılacak. Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Akarca, 10. Ceza Dairesi Başkanı Hüsnü Uğurlu, 17. Hukuk Dairesi Başkanı Şahabettin Sertkaya, Yargıtay Başkanlığı için yarışacak.

Cirit, Sözcü Gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk'ün sorularını yanıtladı. Yargıdaki çelişkili kararları eleştiren Cirit, FETÖ davasında ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezasına çarptırılan eski Korgeneral Metin İyidil'in, Ankara 20. Ceza Dairesi tarafından beraat ettirilmesi ve devamında yeniden tutuklanmasını değerlendirdi. 

Cirit, şunları söyledi:

  • Yargıda aynı konuda bu kadar farklı değerlendirme olabilir mi? Olmaması lazım. Beraat kararı veren mahkeme başkanı ve üyelerini kararın arkasından görevden alan HSK'nın bu tavrı da yanlış.
  • O zaman yargı bağımsızlığına gölge düşüyor. Ben bunu önceki dönemlerde yaptığım konuşmalarda da söyledim. ABD'li Rahip Brunson, gazeteci Deniz Yücel ile ilgili kararları örnek verdim.
  • Biz, bir taraftan ‘Yargı bağımsız' diyoruz, yargıda yarın daha güzel şeyler olacağını söylüyoruz. Ertesi gün bu kişiler serbest bıraktırılıyor. Böyle bir şey olabilir mi? Yargı, millet adına bir vekalet yetkisini kullanıyor. Hakimlerin, bu vekalet görevini hiçbir şekilde başkasına vermemesi lazım geldiğini söylüyoruz.
  • Hâlâ devam etmekte olan bir dava ile ilgili yorum yapmamız mümkün değil. Ayrıca o dosyanın içeriğini de bilmiyorum. Dosyada bulunan delillere göre bir taraf ömür boyu ağırlaştırılmış hapis cezası veriyor. Bir taraf ise beraat kararı veriyor.
  • Yargı bu kadar zikzak yapılmasını kabul eder mi? Beraat kararına göre kişi serbest bırakılıyor. Hemen arkasından buna itiraz edilmiş. HSK da üç hakimi hemen başka illere tayin etmiş.
  • Terör davalarına bakan arkadaşlarla, 15 gün önce Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AHİM) gidip geniş katılımlı bir toplantı yaptık. Oradaki hakimler tabii bizi anlayamıyorlar. Özellikle FETÖ terör davası ile ilgili hak ihlalleri konusunda aramızda birkaç mesele vardı.

'Bunlar ajan tabii'

  • Bazı şeyleri anlatamıyoruz. ‘Sizin bizi anlamanız güç. Anlayamayabilirsiniz' diyoruz. FETÖ'cüler bir kaptaki su gibi. Yayvan bir kaba koysanız onun şeklini, bir bardağa koysanız onun şeklini alıyor. Anlamak çok güç. Bir tipleme yok bunlarda. Çünkü istihbarat örgütünün uzantıları oldukları için buna göre yetiştirilmişler. FETÖ'cüler ilk ABD-Teksas Enstitüsü'nde eğitildiler. Bunlar isim isim biliniyor. Bunlar ajan tabii.
  • FETÖ'cüler devletimize Çanakkale Savaşı'nda olduğu gibi çok büyük zarar verdiler. Çanakkale Savaşı'nda tıbbiye-mülkiye beş dönem mezun verememişti. Çünkü hepsi şehit oldu. FETÖ'cülerin yargıya verdiği zarar da o yıkım gibi.

'Toplumsal mutabakatla anayasa lazım'

  • Bütün değer yargımızı alt- üst ettiler ve hâlâ mücadelenin neresinde olunduğunu bilmiyoruz. Yargıtayımız dosyaları ince eleyip sık dokuyorlar, vicdani ve delillere göre karar veriyor. Barolardan, değişik yerlerden ‘İyi ki Yargıtay var' deniyor.
  • 16 Ceza Dairemizin kararları ortada. AİHM kararları doğrultusunda kriterler oluşturduk. Yalnız ilk derecede mahkemelerde bazı sıkıntılarımız oluyor. Onları da düzelteceğiz. Toplumsal mutabakatla anayasa lazım. Herkesin kendisini orada hissedeceği bir anayasa…

'Davalarla ilgili gelen notları çöpe atarım'

  • Bana, siyasi partilerden, sivil toplum kuruluşlarından bazı davalarla ilgili not gelir. Benim yaptığım tek şey, o kağıtları yırtıp çöpe atmaktır. Dün gazetedeki köşenizde bana gönderilen bir notun örneği vardı. O gelen not da geldiği gibi çöpe atılmıştır.
  • Başkan olarak yargı yılı açılış konuşmamın birincisinde adalet, ikincisinde FETÖ meselesi vardı. FETÖ, hukuku silah gibi kullandı. Üçüncüsünde de vicdan, başka bir açılışta da liyakat ve ehliyet üzerinde durdum. Liyakate-ehliyete önem vermeliyiz. Rüşvet- ahlaksızlık gene devam ediyor.
  • Devletimiz büyük sıkıntıya girecek diye her yerde, yargı, kuvvetler ayrılığı, hakim bağımsızlığını, bir takım şeylerin yanlış gittiğini söylüyorum. Doğruları göstermeye çalışıyoruz.