Hoşnudiye Mahallesi Vural Sokak'ta 'Kaya Anahtar' adlı işyeri bulunan evli ve 2 çocuk babası, 20 yıllık anahtarcı Abdullah Kocakaya, pazar gecesi anne ve babasını av tüfeği ile öldürüp intihar eden mimar Mithat Cingi'nin dayısı olan Prof.Dr.Cemal Cingi'nin eşi diş hekimi Didem Cingi'nin aradığını söyledi. Didem Cingi ile eşi Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) KBB Hastalıkları Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof.Dr. Cemal Cingi'yi daha önceden tanıdığını belirten Abdullah Kocakaya, olanları şöyle anlattı:

"Gece cep telefonum çaldı. Arayan Didem Cingi'ydi. Bana, 'Bir kapı problemimiz var. Bir taksiye bin' diyerek belirttiği yere gelmemi söyledi. Ben de gittim. Taksi parasını onlar verdi.  Didem Cingi, 'İçeride yeğen var. Problemli. Kaç gündür ulaşamıyoruz kendisine' dedi. Ben de kendilerine polise haber verip-vermediklerini sordum. 112 acil servis ve polise haber verdiklerini söylediler. Daha sonra içerideki mimarın annesi Prof.Dr. Munise İpek Cingi, bana oğlunun evine ait olduğunu söylediği bir anahtarı verip 'Bunu bir dener misin?  dedi. Kapıya anahtarı daha takmadan içeriden kapıya vurulan bir tekme sesi geldi. Ardından da silahın namlu ağzına verildiği bir ses duydum. Bunun üzerine yanımdaki anne ve babasına 'Silahı var mı?' dedim. İçerideki mimar bağırarak 'Var var. Silahım da var' dedi."

"KAÇMADIM, ANNE VE BABAYI UZAKLAŞTIRMAYA ÇALIŞTIM"

Bazı basın yayın organlarında "Anahtarcı korkup kaçtı" diye yazılan haberlerin yayınlandığını söyleyen Abdullah Kocakaya, şöyle dedi:

"Aslında kaçtığım falan yok. Anne ve babayı 'Evin önünde uzaklaşalım' diye ikna etmeye çalıştım. Onlara 'Fazla sokulmayalım. Bak elinde silah var' diye uyarıyı da yaptım öldürülen anne ve babaya.  Onlar 'Evlat', 'can' dediler. 'İkna ederiz, belki bir şeyler yaparız' düşüncesindeydiler. Ben ve yanımdaki Prof.Dr. Cemal Cingi evin önünden uzaklaştık. Anne ve baba evin kapısının önünde kalıp oğullarına 'Oğlum kapıyı aç. Seni tedavi ettireceğiz. Bak iyi olacaksın. Düzeleceksin' diye yalvardı. Kısa süre sonra önce bir el silah sesi duyduk. Baba vurulmuştu. Acılı feryatları geliyordu. 'Yavrum yavrum nasıl vurdun beni?' gibi sesler duyuyorduk. Birkaç dakika sonra ikinci, yine birkaç dakika sonra da üçüncü silah sesini duyduk. Üçünün de ölmüş olabileceğini düşündük. Daha sonra polisler geldi. Eve girildiğinde üçü de ölmüştü." 

"UZAKLAŞIP POLİSİ BEKLEMİŞ OLSALARDI ÖLMEYECEKLERDİ"

Anne ve babanın oğullarının intihar etme endişesi taşıdıklarını belirten Abdullah Kocakaya konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bu yüzden evin önünden ayrılmadılar. Anne ve baba, benim 'Evin önünden uzaklaşıp polisleri bekleyelim' isteğimi kabul edip bizimle birlikte gelselerdi, kesinlikle ölmeyeceklerdi. Belki oğulları da kurtulacaktı. Ama onlar resmen ölüme gitti. Biz de ikna etmek için beklemiş olsaydık, çok yanlış bir şey yapardık. Artık yapacak bir şey yok. Kader diyeceğiz."



EK(EK/İD)