TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) tarafından düzenlenen "Yeni Anayasa İzleme Çalışması" toplantısına katıldı. Toplantıda yeni anayasa sürecine ilişkin konuşan Çiçek, Türkiye'de bir çok sorunun olduğunu söyleyerek, "Ülkemizin içinden, dışından kaynaklanan bir çok sorun var. Ama bunlar içerisinde ilaveten Türkiye'nin bir de bir anayasa sorunu var. Her sorun anayasadan kaynaklanmıyor ama belki en hararetli siyaset kesiminin tartıştığı işi kavga derecesinde yeri geldiinde tartıştığı konuların temelinde anayasanın olduğunu görmemiz gerekiyor. Dolayısıyla bu anayasa sorun çıkarma potansiyeli çok yüksek olan, gerilimlere kaynaklık teşkil etme potansiyeli çok yüksek olan bir anayasa" dedi.


HER SABAH TÜRKİYE'DE BİR ANAYASAL SORUN VARDIR


1982 Anayasası'nın yapıldığı dönemde de çok tartışıldığını anlatan Çiçek, "Her sabah dünya yeniden kurulur, her sabah Türkiye'de bir anayasal sorun vardır. Türkiye her sabah bir yeni anayasal sorunla varlığını daha uzun süre sürdüremez. Enerjimizi, gücümüzü, imkanları, fırsatları heba ederiz. Onun için bunun yeni baştan ele alınması gerekir diye düşünüyoruz" diye konuştu.


Çiçek, herkesin var olan anayasadan şikayetçi olduğunu ifade ederek, "Belli ki bu ayakkabı ayağı çoktan sıkmaya başladı, bu elbise bize dar geliyor" dedi. Her anayasal düzenlemenin, yapıldığı dönemin şartlarını, felsefesini, düşüncesini yansıttığını dile getiren Çiçek, "Bu anayasanın öncelikleri günümüzün önceliklerine uymuyor. Şunu ifade edeyim o tarihte Türkiye'nin önceliği belki güvenlikti, güvenlik öncelikli bir anayasa, özgürlükler ikinci planda" diye konuştu.


EN BÜYÜK SORUMLULUK DA YARGITA'YA DÜŞÜYOR


Çiçek, 1982 Anayasası'nın Türkiye'nin imza attığı uluslararası sözleşmelerle de çeliştiğini ve AİHM tarafından Türkiye'ye belli cezaların kesildiğini aktararak, şöyle konuştu:


"Bunun bir kısmı anayasadan, bir kısmı yasalardan, önemli bir kısmı da uygulamadan kaynaklanıyor. Burada en büyük sorumluluk da Yargıtay'a düşüyor. Yargıtay'ın dışında da Anayasa Mahkemesi'ne düşüyor. Çünkü, bizim hakim ve savcılarımızın tayin ve terfilerinde hangi göreve geleceklerinde sicilleri önemlidir. Sicilleri de Yargıtay'dan geçen dosyayla alakalıdır. Yargıtay'ın işi sıkı tutması gerekiyor. Bu kadar çok hak ihlaliyle ilgili Türkiye'nin davaya muhatap olmasının özünde Yargıtay'ın yorum farkı, yorum noktasındaki hassasiyetini yeni baştan Yargıtay'ın kendisinin sorgulaması gerekiyor. Emin olun, 5-8-10 tane örnek kararı verse ve bunu bozma kararlarını da detaylı bir şekilde yapıverse, bu kadar çok mevzuat çıkarmaya gerek olmayabilir."


YASAMA, YÜRÜTME YARGI ARASINDA SAĞLIKLI BİR İLİŞKİNİN OLMADIĞI ORTADADIR


1982 Anayasası'nın "Devlet tehlikededir" diye bir darbenin yapılması sonucu devleti bireye karşı koruyan bir mantıkla düzenlendiğini anlatan Çiçek, şunları söyledi:


"Devletin erkleri arasında ciddi bir sıkıntının olduğunu hepimizin gördüğünü zannediyorum bu 30 yıllık uygulama içerisinde. Yasama, yürütme yargı arasında sağlıklı bir ilişkinin olmadığı ortadadır. Ama şu kesin ki, herkes, herkesin alanına müdahale eder hale gelmiş. Burada da en fazla, Meclis Başkanı olduğum için söylemiyorum, alanına müdahale edilen erk de yasamadır. Dolayısıyla eğer bu doğruysa böyle devam etsin. Ama doğru değilse ki, olmadığını bir çok krizle biz yaşadık, gördük, o zaman yasama, yürütme, yargı arasındaki hem model itibariyle, hem de görev yetki, sorumluluk itibariyle yeni baştan tartışılması, herkesin fikrini bu noktada ortaya koyması ve yeni bir düzenlemeye tabi olması gerekmektedir. Dolayısıyla bu anayasada hem hak ve özgürlükler açısından yeni baştan bir ele alışa ihtiyaç var, develtin işleyişiyle ilgili olarak yeni baştan bir düzenlemeye ihtiyaç var, bir de anayasada ne olması gerekiyor, ne olmaması gerekiyor, ya da bugünkü anayasada olmayıp, gelişen dünya konjonktürü içerisinde anayasal teminata kavuşturulması gereken haklar ve özgürlükler olabilir, kurumlar olabilir, ya da çıkarılması gereken kurumlar olabilir."


DG-AY (MK) (FOTOĞRAF)