Bir dizi ziyaret ve temasta bulunmak için Burdur'a gelen CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, ilk olarak partisinin İl Başkanlığı'nı ziyaret etti. Ziyaretin ardından Grand Özeren Otel'de basın toplantısıyla gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulunan Oran'ın gündeminde, Meclis'teki olaylı iç tüzük değişiklik tartışmaları vardı. AK Parti'nin 10 yıldır, 3 dönemdir iktidarda olduğunu hatırlatan Umut Oran, "10 yıl sonra akıllarına iç tüzük değişikliği gelmiş. Ortak bir mutabakat yapılacaksa, bir uzlaşma kültürü olacaksa avantajlı bir şey, iyi bir şey olabilir. 'Biz böyle istiyoruz' dayatmasıyla iç tüzük meselesi gündeme getirildi. Hiçbir şekilde uzlaşmaya yanaşmıyor. AKP kendisine oy vermeyen toplumun neredeyse yarısından fazlasının önerilerini, taleplerini ciddiye almıyor" diye konuştu.

KAVGA SONRASINDA MİLLETVEKİLLERİ CHECK-UP YAPTIRDI

AK Parti'nin dayatmasına karşın ana muhalefet partisi olarak boykot uyguladıklarını söyleyen Oran, Meclis'te yaşanan kavga için de "Maalesef gece yaşananlar üzücü" yorumunda bulundu. Hükümetin ve meclis başkanının olayları bu boyuta getirmemesi gerektiğini ifade eden Oran, 30'u aşkın milletvekilinin kavga sonrasında check-up yaptırdığını, kalplerini kontrol ettirdiğini söyledi. TBMM'de Kurtuluş Savaşı sürecinde dahi görüşmelerin kesilmediğini anlatan Oran, "Polatlı'da düşman topları patlarken Meclis'te görüşmeler devam etti. Biz AKP'nin yaptığını asla kabul etmiyoruz" dedi.

KARAYOLU EHLİYETİYLE UÇAK KULLANIYORLAR

Türkiye'nin önünde çözüm bekleyen ciddi sorunlar bulunduğunu anlatan Umut Oran, şöyle devam etti:

"Terör meselesi var. Terör meselesini çözemedik, ulusal güvenlik sorunumuz var. Dış politikada ciddi sorunlarımız var. Demokrasiyle ilgili sorunlarımız var. Tüm bunları çözmesi gereken bir iktidar oturuyor, her tarafı kendine benzetmeye çalışıyor. Bir uçak karayolları ehliyeti ile kullanılabilir mi? Kullanırsa uçak yere çakılır. Hükümet esasında Türkiye’yi dibe doğru çekiyor. Karayolu ehliyeti olan birisi iktidarın başında. Uçak kullanmaya çalışıyor. Hükümete bisiklet bile kullandırmamak lazım. Bisikleti bile kullanamayacak seviyede bir iktidar uçak kullanmaya çalışıyor."

SIRA KENDİ YETİŞTİRDİKLERİNE GELİNCE KONUŞUYORLAR

MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın İstanbul Cumhuriyet Savcılığı tarafından ifade için çağrılmasını da değerlendiren Oran, hükümetin yanlı davrandığını söyledi. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin komuta kademesinin 3 yıldır sorgulandığını, Genelkurmay Başkanı'nın tutuklandığını kaydeden Oran, sözlerine şöyle devam etti:

"Hükümet bu konuyla ilgili ağzını açmadı, hiç yorum yapmadı. Kendi atadığı, kendi yetiştirdiği bir kişiyi MİT'in başına getirdi. O kişiyi getirmek için birtakım kural dışı, sistem dışı uygulamalar yaptı. Bir anlamda kılıfına uydurdu ve o kişiyi MİT Başkanı yaptı. Şimdi sıra ona geldiği zaman herkes konuşuyor. Yeni yasalar çıkarılmaya çalışılıyor. Böyle bir çifte standart anlayışı olabilir mi? TSK mensupları suçları daha tam olarak tespit edilmeden sorgulanıyor, tutuklanıyor. Amirallerimizin 3’te 2’si tutuklu. Hava Kuvvetleri öyle. Biz bir de terörle mücadele ediyoruz. MİT ile ilgili bir şey olduğunda kılıfına uydurmak için yasalar çıkarmaya çalışıyorsun."

'TERÖR ÖRGÜTÜNÜN BAŞI DA SAYIN BAŞBAKAN'

Özel yetkili mahkemelerin kaldırılması gerektiğini yıllardır söylediklerini aktaran Umut Oran, şunları kaydetti:

"Bugüne kadar özel yetkili mahkemeler iktidarın borusunu öttürdü. Şimdi soruşturma sırası kendilerine geldiği zaman alelacele yeni bir yasa değişikliği getiriyor. Türk Silahlı Kuvvetleri, emniyet, MİT hepsi bizim göz bebeğimiz. Bunlar arasında 'o benim adamım, bu senin adamın' anlayışı yürütmemek lazım. Genelkurmay Başkanı tutuklu yargılanıyor. Suçu ispat edilmemiş. Bu kişiye ise Başbakan iktidarında görev verilmiş, yetki verilmiş ve beraber çalışmışlar. Bu kişi kalkıp da terör örgütü üyesi olmakla suçlanıyorsa, terör örgütünün başı da o zaman Sayın Başbakandır. Başbakanın da sorgulanması, ifadesinin alınması gerekir. Burada ne MİT Müsteşarı, ne TSK, ne de Başbakan... Yargı, nereye kadar gidilecekse oraya kadar gitmeli. Ama Başbakan TSK'ya yapılana karşı hiç ses çıkarmadan hareket ediyorsa, bir anda kendi atadığı, kendi götürdüğü, kendi hazırladığı bir devlet kurumunun başına atadığı kişiye karşı böyle bir korumacı anlayış yürütüyorsa, onu Türk halkı takdir edecektir. Kaldı ki Başbakan’ın bir sözünü hatırlıyorum. PKK görüşmeleriyle ilgili çok ağır bir ifadede bulundu; 'Böyle bir şey varsa şerefsizdir' diye, öyle hatırlıyorum. Başbakan o söyledikleriyle tekrar yüzleşecek."



OÖ(HA/CK)