Dün, TBMM İnsan Hakları Alt Komisyonu'ndan sonra bugün de CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel, Adana Milletvekili Ümit Özgümüş, Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı ve Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Toptaş, Osmaniye T Tipi Kapalı Cezaevi'nde inceleme yaptı. Ardından da CHP Osmaniye İl başkanlığında bir basın toplantısı düzenleyerek, incelemeleri hakkında değerlendirmede bulundu. CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel, Pozantı'daki olayların ardından Osmaniye'den çok sayıda avukat, tutuklu ve hükümlü yakınından benzer sorunların Osmaniye'de olduğu ve ciddi insan hakları ihlalleri bulunduğuna dair şikayet aldıklarını söyledi.

1000 KİŞİLİK CEZAEVİNDE 1200 KİŞİ

Kapasitesi 1000 kişi olan cezaevinde şu anda bin 222 kişinin bulunduğunu belirten Milletvekili Aytuğ Atıcı da, "Bu şikayetleri okuduktan sonra 15 gün önce Osmaniye'ye gelme kararı aldık ve 6 Mart'ta Adalet Bakanlığına resmi başvuruda bulunarak 'Oradaki hükümlülerle konuşmak ve yaşam koşullarını incelemek istiyoruz' dedik. Bize cevap vermediler. 3 gün sonra tekrar bir başka grup başkan vekilimizin imzasıyla yine başvuruda bulunduk ve aynı şekilde cevap verilmedi. Ve sonunda 13 Mart tarihli bir yazı ile bugün görüşebileceğimizi söylediler. Hemen hazırlıklarımızı yaptık geldik. Geldik ki Osmaniye Cezaevinin girişinde Meclis İnsan Hakları Komisyonu'nun bir alt gurubu var. 3 AKP, bir CHP milletvekili ve bir de Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü var. Aylardır neredeydiniz? Burada insanlar perişanlar ve açlık grevi başlatmışlar. Açlık grevi başlattıkları halde siz yoktunuz da şimdi geliyorsunuz. Biz anladık ki bizim erken gelip Osmaniye'deki rezilliği ortaya çıkartacağımızı net bir şekilde anlamışlar ve İnsan Hakları Komisyonunu bizden önce göndermeye çalışmışlar" diye konuştu.

TUTUKLU VE HÜKÜMLÜLER BİR İNSANDIR

Cezaevinde yatmakta olan tutuklu ve hükümlülerin, siyasi görüşleri ne olursa olsun birer insan olduklarını ve  insanca yaşamak durumunda olduklarını aktaran Atıcı şöyle devam etti:

"Bizim buraya gelip de bu siyasilerle görüşmemizde bunların siyasi davalarının arkalarında olduğumuz anlamı çıkmasın, asla. CHP'nin siyasi yapısı, yolu ve yöntemleri bellidir. Bugün bu ülkenin Genelkurmay Başkanı içerdeyse bugün bu ülkede profesörler, gazeteciler içerideyse kimin ne zaman içeriye gireceği hangi suçtan içeri gireceği asla belli değildir. Bugün onlar içerideler, yarın biz, öbür gün siz içeride olabilirsiniz. Bunun için orada yaşanan insan hakları ihlallerini ortaya çıkartmak, çözüm önerileri üretmek CHP'nin asli görevidir."

İKİ GÜNLÜK SAKALA AÇIK GÖRÜŞ YASAĞI

Yaptıkları görüşmeler hakkında kısa bilgiler veren Atıcı şunları söyledi;

"Burada çok kolay çözülebilecek ama ağır insan hakkı ihlalleri yaşanıyor. Burada bulunan insanların ailelerinin bana aktardıkları ve burada bulunan tutuklu ve hükümlülerin vekillerimize aktardıkları konular özetle şöyle: Bilindiği gibi hapishanelerde sayım alınır ve buna kimse karşı değil. Elbette ki sayım alınsın ama buradaki insanları tek sıra halde dizip ayağa kaldırıp esas duruşa geçirip sayım almak bir insan hakkı ihlalidir. Bunu bir türlü anlamak istemiyor buranın cezaevi müdür ve yetkilileri. Çok küçücük olaylarda aşırı disiplin cezaların verilmesi insanların hükümlülerin hükümlülük sürelerini iki kat aşan disiplin cezaları uygulanması. Çok basit, ayağa kalkmadın başını kaldırdın ceza gibi ve ilginç bir şekilde bunların hüküm sürelerini çekseler bile eğer disiplin cezaları varsa o kadar süre daha içeride kalmak zorundalar. Bunları kabul etmek mümkün değil. Her türlü dayak her türlü işkencenin burada olduğunu net bir şekilde ifade ettiler. Koridorda yürürken duvar dibinden yürütmek bile bir işkencedir. Koridorda yürürken karşıdan gelen arkadaşına 'merhaba' dediği için ceza almak bile bir işkencedir. Kendileri mecliste sakal bırakıyorlar ve bir sürü sakallı milletvekilleri var. Kim karışabiliyor. Türkiye'nin büyük millet meclisine sakalı girilebiliyor, ama cezaevinde 'iki günlük sakalı var' diye insanlara açık görüş yasağı getiriliyor. İnsanların hekime gitme özgürlükleri engelleniyor ve bunlar birer dram halini almış durumda. Burada yapılan işkence ve zulüm sadece buradaki tutuklu ve hükümlülere yönelik değil. Aynı zamanda onları ziyarete gelen ailelerine de yapılıyor. Gereğinden fazla üst aramaları, aşırı bir taciz haline dönüşmüş. Kadın ziyaretçiler söylemeye utandıkları şekilde muamele gördüklerini ifade ediyorlar. Diyorlar ki 'Artık biz evladımızı görmeye gitmek istemiyoruz. Orada bize reva görülen uygulamalar yüzünden eşimizi, evladımızı kocamızı babamızı görmeye gitmek istemiyoruz' Bunun ne demek olduğunu insanlara anlatmak gerçekten zor."