CHP Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin, beraberinde Mersin Milletvekilleri Vahap Seçer, Ali Rıza Öztürk, Aytuğ Atıcı, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Macit Özcan, İl Başkanı Faruk Akar ve partililerle birlikte Silifke İlçesine geldi. Burada esnaf ziyareti yapan, partililerle sohbet eden Keskin, CHP'nin ilk seçimde iktidara geleceği görüşünü savundu. Parti otobüsü üzerinden halka hitap eden Keskin, şunları söyledi:

“2002'de iş başına gelen 'değiştik, gömlek değiştirdik' diyerek, gerçek kimliğini gizleyerek, iktidara gelen siyasi parti 10 yıldır Türkiye demokrasisini arka sokaklarda ucuz tezgahlarda satılan, defolu mal haline getirdi. Meydanlara çıkarak, gerdan kırarak, yüz mimikleriyle, ayak figürleriyle bazen cehaletten kaynaklanan kabadayılıklarla, efeci, maço üsluplarla demokrasi hayata geçirilemez. Azınlığın hakkını tanımayan, kendi düşüncesini benimsemeyen, kendi düşüncesinin karşısında direnme yolu bulan kişi ve kurumları bertaraf ederek, ülkemizde demokrasiyi yaşatamazsınız. Demokrasi diye iş başına gelenler, demokrasiyi katletmişlerdir. Düşüncesine aykırı olacak her kişiyi, kapalı bir cezaevine çevirdikleri ülkemizde, Silivri toplama kampına hepsini tutsak ederek, ülkenin aydınlarını, yurtseverlerini, yazarlarını, etkisiz kılarak, insanlarımızı beyinlerinden zaptedip, toplumumuzu tutsak alma peşine düşmüşlerdir. Yıldırarak korkutarak, insanları sindirerek, insanları saklanmaya mahkum ederek Türkiye toplumunu dönüştürme peşine düşmüşlerdir.”

İRAN MODELİNİ OTURTMAYA ÇALIŞIYORLAR

Hükümetin, Cumhuriyetin temelindeki ideolojik ve felsefi tercihleri aşındırıp, aydınlanma devriminin Türkiye’ye kazandırdığı kurum ve kuralları pörsüterek, İran modelini Türkiye’ye oturtabilmek için çalıştığını iddia eden Keskin konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Toplumumuzun simge günlerini, belleklerimizden silme çabasına girmişlerdir. Her toplumun geride kaldığı zaman dilimi içerisinde yaşadığı, gurur duyduğu, onur duyduğu, beraber yaşamanın betonu, çimentosu olan simge günleri vardır. Bizim tarihimizde, böyle övünç duyabileceğimiz, çok dönemeç noktaları vardır. 30 Ağustos Zafer Bayramı, yalnız Türkiye insanının bağımsızlığının ve özgürlüğünün kazanılması süreci olmamıştır. Bütün dünya insanının bağımsızlığına kavuşmasının çoban ışığı olmuştur. Ulusal bağımsızlık savaşımızın başka bir simge günü daha vardır. Oda Cumhuriyetin ilanıdır. Biz Cumhuriyetle uluslararası camiada, başı dik, bağımsız, onurlu bir devlet olarak yer tutmamızı sağlamıştır. Çocuklarımızın zihinlerinden silerek, bu güzel günleri hangi koşullarda kazandığımızı unutturarak, ulusal bağımsızlık savaşında, kadınlarımızın sırtındaki çocukla, mermi taşıdığı gerçeğini silerek, güllük gülistanlık bir ortamda kurulmuş gibi Türkiye’yi dönüştürmeye çalışıyorlar."



MO(BY/ESM)