Sivil toplum kuruluşları tarafından gerçekleştirilen 'Devrim Yasaları' paneli Tepebaşı Belediyesi Zübeyde Hanım Kültür Merkezi'nde yapıldı. Panele konuşmacı olarak CHP Genel Başkan Yardımcısı Birgül Ayman Güler, Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Genel Başkanı Tansel Çölaşan, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Genel Başkanı Aysel Çelikel, Eğitim-İş Sendikası Genel Başkanı Veli Demir ile CHP eski milletvekili Mustafa Gazalcı katıldı. Paneli CHP'li Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, Baro Başkanı Rıza Öztekin ile çok sayıda kişi izledi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Birgül Ayman Güler, kamuoyunda 'Balyoz' ve 'Ergenekon' olarak bilinen soruşturmalar nedeniyle cezaevinde bulunanların haksız yere tutuklandıklarına inandığını söyledi. Henüz basılmamış bir kitabın yazarının tutuklandığını belirten Birgül Ayman Güler, AK Parti iktidarının yaptığı şeylerin de karşı devrim olduğunu öne sürerek şöyle konuştu: "Bugün karşı karşıya olduğumuz şey nedir? Bu soruya verilen çok çeşitli cevaplar var. Bazıları yargının siyasallaştığını söylüyorlar. Bu kuşkusuz doğru bir tespit. Yok Ergenekon, yok balyoz gibi çeşit çeşit isimlerle ülkemiz gazetecilerinin, ülkenin akademisyenleri, dünyaca ünlü cerrahları, subayları ne yazık ki içeride ve bütün kalbimle inanıyorum ki haksız yere tutuklular. Bugün karşı karşıya olduğumuz ve tüm kaynağının da AKP iktidarının oluşturduğu şeyde bazılarımıza göre bu bir diktatörlük. Henüz basılmamış kitap yazarının tutuklanmasında diktatörlük yapıyoruz bu doğru, gazetecilere gazetecilik mesleğini yapmadıkları iktidara teröristlik yaptıkları suçlamasıyla içeriye çekildiklerini görüyoruz bu doğru. İşadamlarının vergi ile veya sigorta konusuyla hiçbir şey yoksa vergi oranlarının arttırılmasıyla korkutulduğu büyük işadamından, esnafa ve işportacıya kadar AKP denetçileri tarafından korkutulduğu doğrudur. Evet siyasallaştı yargı. Karşımızdaki diktatörlüktür bu da doğru. Ama karşı karşıya olduğumuz şeyi tam olarak açıklayacak kapsamda bulunmuyor. Biçimi ve yöntemi anlatıyor. Türkiye'de yargıyı siyasallaştıran, toplumun tüm kesimleri üzerinde açık bir dikta rejimi kurmuş olan bu iktidarın yaptığı ne? Bu iktidarın yaptığı şey karşı devrimdir. Bu iktidarın Türkiye Cumhuriyeti ile devrim ile yaratmış olan Cumhuriyet ile hesaplaşan bu iktidar Cumhuriyet devrimlerine karşı hareket eden ve bu devrimlerle atılmış hangi adım ve hangi isim var ise onu kazımaya yemin etmiş bir hükümet. Cumhuriyet devrimlerinin ortadan kaldırılması amacıyla çalışan bir hükümet niteliğini bence kendiliğinden ele verir. Bu nitelik karşı devrim niteliğidir. Karşı devrim niteliği daha önceden Yargıtay tarafından tescillenmişti. İrticanın odağı olan parti olarak nitelenmişti bugünkü iktidar partisi. Bugün irtica örgütü var mıdır şeklinde bir soru anlamsızdır. İrtica tehdidi yoktur. İrtica iktidardadır. Bu çeşitli kesimler tarafından çoğumuza yöneltildiğini biliyorum, ben de muhatap kaldım. Sizce irtica tehdit midir? Değildir. Çünkü tehdit olmaktan çıkmış Türkiye'de iktidara yerleşmiştir. Bu karşı devrimci niteliğini diktatör araçlarla son adımlarını atmaya çalışmaktadır. Çok eskiden söylenildiği gibi 'demokrasi bir trendir, işiniz bitince, uygun durağa gelinince inilecektir' bugün demokrasi treninden çoğu indi. O demokrasi treninde çok azı kaldı. Eğer karşı karşıya olduğumuz şeyin ne olarak tanımlayamazsak buna karşı besleyecek mücadelede başarılı olma şansımızın olmayacağı kanısındayım."



KA (EK/RT)