İlhan Cihaner, Giresun’da partisinin il başkanlığında yaptığı konuşmaya Ak Parti'ye yönelik eleştirilerle başladı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Cumhurbaşkanı Abdullah Gül arasında başkanlık yarışı yaşandığını ileri süren Cihaner, “Başbakanla Cumhurbaşkanı arasında yaşananlar için erken başlamış bir başkanlık yarışının peşrevleri diyebiliriz. Şu anda birbirlerini yokluyorlar. Tutuklu milletvekilleri meselesinde de aynı şey olmuştu. Çok farklı şeyler söylediler. Zaten iki kişi haftada bir ortaya çıkıp, ‘Yok vallahi bizim aramızda bir sıkıntı yok, çok iyi anlaşıyoruz’ diyorsa bir sıkıntı var demektir" diye konuştu. 

AÇLIK GREVLERİ SORUNUN ÇÖZÜMÜNDE FIRSATA DÖNÜŞTÜRÜLEBİLİR

Açlık grevlerine de değinen Cihaner, partiden bir komisyonun grev yapılan cezaevlerini ziyaret ettiğini hatırlattı ve "Adalet Bakanı'nın, ‘Şu kadar adam açlık grevinde ancak hayati tehlike yok’ demesine rağmen Başbakan'ın çıkıp, ‘Açlık grevinde adam yok, onlar istediklerini yiyip içiyor’ demesi en hafif tabiri ile insafsızlıktır, yalancılıktır. Açlık grevi var ve git gide daha tehlikeli yerlere gidiyor. Eğer cezaevlerinden ölüm haberleri gelmeye başlarsa bu ülkenin birliğinden, Kürt ve Türklerin birada, barış içerisinde yaşamasından yana olan herkesin rahatsız olması demektir. En azından 'insanım' diyorsanız, açlık grevinin sona ermesi için elden geleni yapmak gerekir. Bu açlık grevleri sorunun çözümünde fırsata dönüştürülebilir. Sorunu gerçekten teşhis edip çözümünü ortaya koyup bu mutabakatı sağlamak için bir tartışmaya çevrilebilir" dedi.

Cihaner daha sonra, Cumhuriyetçi Kadınlar Derneği Giresun Şubesi'nce Belediye Nikah Salonu'nda düzenlenen "Dünden bugüne Cumhuriyet" adlı panele katıldı. Türkiye'nin içinde bulunduğu koşullarda rejimi Cumhuriyet olarak nitelendirmenin zor olduğunu söyleyen İlhan Cihaner, Ankara'daki 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarını hatırlattı. Ankara'da kutlamalara katılanların kadın ve gençlerden oluşan samimi bir topluluk olduğunu hatırlatan Cihaner, şunları söyledi:

DEFOLARI TAMİR EDEMEYİNCE BUNLAR OLDU

"Başbakan bu kitleyi illegal bir örgüt, marjinal gruplar ve teröristler olarak nitelendirdi. Cumhuriyeti kutlamak için bir araya gelen insanlara terörist deniliyorsa artık bizimde bu cumhuriyete dair sorgulayıcı sürece girmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bu topraklar içinde eşitçe, özgürce, insan haklarına saygılı, hukuk devleti kuralları kapsamında yaşamak isteyen insanlar olarak eğer cumhuriyete yönelik içeriden bir eleştiri getirip cumhuriyetin defolarını tamir edebilmiş olsaydık, herhalde bugünleri yaşamamış olurduk. Biz de bu aldatmacaya kendimizi kaptırdık ve kendi defolarını kendi içindeki dinamiklerle tamir edemeyen cumhuriyet artık kutlanması bile suç kabul edilen tarihsel bir olay haline geldi."