Anayasa Mahkemesi'ne verilen dilekçede, Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu'nun getirdiği düzenleme ile Anayasaya aykırılıklar içerdiği savunuldu. Dilekçede, Anayasaya aykırı olan hükümlerin iptal ve uygulanmaları halinde giderilmesi olanaksız hukuki durum ve zararlar ortaya çıkacağı, iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulması gerektiği savunuldu. Dilekçede şöyle denildi:

"26.1.2012 tarihli ve 28185 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 19.1.2012 tarihli ve 6271 sayılı 'Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu'nun; 5 inci maddesinin, 11 inci maddesinin 1 nci fıkrasında geçen 'hâkimler ve savcılar, yüksek yargı organları mensupları, yüksek öğretim kurumlarındaki öğretim elemanları, Yükseköğretim Kurulu, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu üyeleri, kamu kurumu ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri ile yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri, belediye başkanları ve subaylar ile astsubaylar, siyasi partilerin il ve ilçe yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile belediye meclisi üyeleri, il genel meclisi üyeleri, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile sendikalar, kamu bankaları ile üst birliklerin ve bunların üst kuruluşlarının ve katıldıkları teşebbüs veya ortaklıkların yönetim ve denetim kurullarında görev alanlar' tümcesinin, 13 üncü maddesinin 2 nci fıkrasında yer alan; 'Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu' ibaresinin, 14 üncü maddenin 2 nci fıkrasında geçen 'Seçilen adayın mal bildirimi, seçim sonuçlarının kesinleşmesini müteakip Resmi Gazete'de yayımlanır.' ibâresi; 3 ncü fıkrasında geçen 'Alınan bağış ve yardımlar veraset ve intikal vergisinden müstesnadır. Adaylar ödünç niteliğinde para kabul edemez.' ibâresi; 4 ncü fıkrasında geçen 'Alınan bağış ve yardımlar sadece seçim harcamalarında kullanılır ve başka bir amaç için tahsis edilemez.' ibâresi; 6 ncı fıkrasının 1 nci cümlesinde geçen '… seçim sonuçlarının kesinleşmesini izleyen on gün içinde …' ibâresi ile yine 6 ncı fıkranın 2 nci cümlesinde geçen “… seçim hesaplarını inceler ve varsa … ve öngörülen limitlerin aşılıp aşılmadığını… ' ibâreleri; 6 ncı fıkranın 3 ncü cümlesinde geçen '… adaylara …' ibaresi ve nihayet 6 ncı fıkranın son cümlesinde 'Kurul bu görevi yerine getirirken Sayıştaydan ve gerekli görülen diğer ilgili kamu kurumlarından yardım alabilir.' ibâresinin, 21 nci maddesinin iptali istenen; 'Seçilen Cumhurbaşkanı adına düzenlenen tutanak, TBMMsi Genel Kurulunda, TBMM Başkanı tarafından verilir' tümcesinin, Geçici 1inci maddesinin, iptallerine ve iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi istemi."

Dilekçede, belirtilen ve iptali istenen hükümlerin, Anayasaya açıkça aykırı olduğu öne sürülürken, bu hükümlerin uygulanması halinde devletin varlık ve bağımsızlığı, ülke ve milletin bölünmez bütünlüğü gibi yüksek çıkarların hızla korunmasında sorunlar çıkacağı öne sürüldü. Başvuruda, şöyle devam etti:

"Seçimle işbaşına gelmiş Cumhurbaşkanının durumunun, uzun süre askıda kalmaması prensiplerine, egemenlik, eşitlik, Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü, seçme, seçilme ve siyasî faaliyette bulunma hakkı, Cumhurbaşkanı seçiminin Anayasada öngörülen ilkeleri, Anayasanın değiştirilmesi, seçimlere ve halk oylamasına katılma konusunda Anayasanın öngördüğü bütün kurallar ihlâl edilmiş olacağı ve bu ilkeler yönünden telâfisi imkânsız zararların doğacağı çok açık ve kesindir. Dava konusu hükümler hakkında yürürlüğün durdurulması kararı verildiği takdirde, hukuk sistemimizde herhangi bir boşluk meydana gelmeyecek, sadece, Anayasaya aykırı olan uygulama durdurulmuş olacaktır. Ancak, dava konusu hükümler yönünden 'yürürlüğü durdurma' Kararı verilmeyip de iptal kararı verilmesi halinde, bu iptal kararı büyük olasılıkla etkisiz kalacaktır. Öte yandan, Anayasal düzenin hukuka aykırı kural ve düzenlemelerden en kısa sürede arındırılması, hukuk devleti olmanın en önemli gerekleri arasında sayılmaktadır. Anayasaya aykırılıkların sürdürülmesi, özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyecektir. Hukukun üstünlüğünün sağlanamadığı bir düzende, kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından, bu ilkenin zedelenmesi hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacaktır. Bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla, Anayasaya açıkça aykırı olan ve iptali istenen hükümlerin iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin de durdurulması istenerek Anayasa Mahkemesine dava açılmıştır."

Başvurunun "Sonuç ve istem" bölümünde iptal davası sonuçlanıncaya kadar yasanın yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi istendi.



DHA(MV/İD)