Bülent Arınç, geçen hafta Merinos Kültür ve Kongre ve Merkezi’nde düzenlenen ’8’nci Kafkas Diasporası Yılın En İyileri’ ödül törenine katılmıştı. Burada açıklamada bulunan Arınç, “Türkiye’de hiçbir vatansever, resmi ideolojiye kendini kaptırmış 3-5 kişi dışında Çerkes Ethem’e hain diyemez. Çerkes Ethem, gerçekten İstiklal mücadelesinde varını, yoğunu ortaya koymuş bir insandır. Allah rahmet eylesin” dedi.

İşte 'Demokratik Çerkes Hareketi' imzalı o açıklama:

Halklarımıza, Demokratik Kamuoyuna DÇH’den Önemli Açıklama!

Çerkes orjinli bir internet sitesinin, düzenlediği gecede Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a “Yılın siyasetçisi” ödülü vermesi ve aynı gecede Arınç’ın Çerkes Ethem ile ilgili açıklamaları Türkiye’nin gündeminde önemle yer aldı.

Öncelikle belirtmeliyiz ki; ödülü veren internet sitesi, toplumumuzun genelini veya bir kısmını temsil eden bir kurum veya yapılanma değil, ticari girişimlerin parçası olan bir internet sitesidir. Hiçbir temsiliyet pozisyonu olmayan bu site, son 7 yıldır düzenlediği yüksek harcama gerektiren ödül gecelerinde sistematik olarak AKP unsurlarına ödüller vermiştir. AKP’nin bakanları Beşir Atalay’dan Ömer Çelik’e, Belediye Başkanı Beşir Atalay’dan Ömer Çelik'e(ödül aldığında AKP milletvekilinin eşiydi) kadar AKP aklını ödüllere boğan anlayışların Çerkes halkını kullanmaları tarihe not düşülmeli ve “İktidara niye ödül verilir ki?” sorusu üzerinde düşünülmelidir.

Herhangi bir kişi veya yapı, olası tüm tepkileri de göze alarak elbette bir partiyi destekleyebilir. Ancak, bunu Çerkes adını kullanarak yapmak veya “Çerkeslik için” yapıyormuş gibi göstermek, etik değildir.

Aynı zamanda; Reyhanlı, Roboski v.b. katliamların mimarı olan, Gezi sürecinde gençlerimizi öldüren, binlerce insanı yaralayan, Soma’da ve Ermenek’te madencileri diri diri toprağa gömen bir partinin üst düzey temsilcisi Arınç’ın Çerkes Ethem ile ilgili açıklamalarının hiçbir bir anlamı yoktur. Yağma ve katliam konusunda dünyanın diline düşen, halk sefalet içindeyken milyar dolarlık kaçak saraylar yaptıranların; Çerkeslik veya herhangi bir konu hakkında “Adalet” üzerinden açıklama yapmasının bir ciddiyeti yoktur. ‘Onurlu Yaşama’ konusunda hassasiyeti bilinen Çerkes halkının Arınçlar’a ihtiyacı yoktur. Bizleri aklamak, kendisini dahi aklayamayan ne AKP’ye ne de güce tapanlara kalmıştır.

Bu ödülü verenlerin ve savunanların, “Çerkesler ve Çerkes Ethem günlerce Türkiye’nin gündemine taşınmış oldu, Bursa derneğine de bina sözü aldık” v.b. açıklamaları; kişisel hesapları gizleme çabasını ve bir halk adı kullanılarak atılan adımların o halka ne gibi etkileri olabileceğini önemsememe gibi bir özensizliği göstermektedir. Toplum adınaymış gibi gösterilen pek çok pragmatist örneğe dair sayısız tecrübeye sahip olan halkımızın aklını ve belleğini yok saymak, iktidarla ilişkiyi biralış-veriş aşamasına taşımak, tüccar aklıdır.

Ödüle layık görülenlerin halklarımıza yönelik onur kırıcı uygulamalarına birkaç örnek verelim: AKP, Çerkes soykırımının tescili veya Abhazya’nın hukuken tanınması yönünde hiçbir girişimde bulunmadı, hatta Gürcistan’a askeri-siyasi hibeleri artırarak devam ettirdi. Gürcistan’ın baskısıyla “23 Nisan şenlikleri”ne Abhaz çocukları almadılar. Çeçen mücadelesini yıllarca istismar ettiler, Çeçen mültecilere yıllarca sefaleti reva gördüler, Çeçen cinayetlerinde dosyaları rafa kaldırdılar. Meşhur “paket”lerinde Çerkes adını dahi anmayan Erdoğan, “Çerkesçeyi ebeveynlerinden öğrensinler” deyiverdi. Abhazya ve Osetya’yı Gürcistan’ın bir parçası görüp, inkarcı anlaşmalar imzaladılar. Abhazya’nın cumhurbaşkanı seçimi için İstanbul’da kurulan sandığa izin vermediler. Çerkeslerin taleplerini kendi siyasi mecralarına akıtmak ve kontrol altında tutmak için toplumumuza taşeronlarını servis ettiler. AKP’nin “Kendi Çerkesi”ni yaratma projelerinden çözüm damıtmaya çalışan bazı Çerkesler de buna yedeklendiler. Zira, örgütlü toplum yolunda önemli adımlar attığımız bu dönemde; güç odaklarının ve uzantılarının enerjimizi ve taleplerimizi manipüle etme, boşa çıkarma gayretleri net olarak bilinmektedir.

İktidarın taleplerimizi istismar ederek kendi egemenliğinin bir aracı haline getirmesine hiçbir biçimde izin verilmemelidir. İktidarda hangi parti olursa olsun, eğilip bükülmeden mücadele edilmelidir.

Diğer yandan; halkı “AKP’li Çerkesler”, “CHP’li Çerkesler”, “Solcu Çerkesler”, “Müslüman Çerkesler” şeklinde ayrıştırmak, halkın gücünü ve iradesini parçalar. Oysa, en az yüzde 90’ı emekçi olan bir halkı,emeğin ve kimliğin birleşik mücadelesi bir arada tutar, güçlü kılar.

Görülüyor ki bizler; kendi öz gücüne güvenen tam bağımsız bir duruşu örmeliyiz, tarihsel mücadele geleneğimizin izlerini sürmeliyiz, kendimiz olmalıyız. Ki, yedeklenmeyelim.

Çerkesler sahipsiz değil.. Halkımızın onurunu ve gururunu rencide edecek olumsuz tutumlara karşı tüm gücümüzle halkımızı savunacağız. Dik durabilenlerin, direnenlerin yanında olacağız.

“Candan önce onur gelir” ifadesini şiar edinen, vedalaşırken bile “Özgür kal” diyen halklarımızı ve demokratik kamuoyundan dostlarımızı mücadelemizin tüm sıcaklığı ve onuruyla selamlıyoruz.

DEMOKRATİK ÇERKES HAREKETİ