Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, Antalya'da, partisinin Ar-Ge Başkanlığı'nca düzenlenen 11'inci dönem Siyaset Akademisi 'Lider Ülke Türkiye' programınında konuştu. Antalya Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (AESOB) toplantı salonunda gerçekleşen programda konuşan Çelik, 23 Nisan 1920'de açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Türkiye'nin en demokratik meclisi olduğunu söyledi. Bu çoğulcu yapının 1925'te Takrir-i Sükun Kanunu'yla birlikte kaybolduğunu anlatan Çelik, "Tek partiye dayalı, CHP'ye dayalı bir meclis oluştu ve Türkiye'de tamamen otoriter, otokratik ve totaliter bir yapı oluştu. Bu yapı 1946'ya kadarda devam etti" dedi.

Bu süre içinde müthiş bir ötekileştirme hamlesinin gerçekleştiğini savunan Hüseyin Çelik, şunları söyledi:"Tek parti döneminde 5 grup insan ötekileştirildi. Köylüler, gayrimüslimler, Kürtler, Aleviler ve mütedeyyin insanlar, dinlar insanlar ötekileştirildi. 1946'ya kadar köylülerin Ulus'a ve Kızılay'a girmesi devlet eliyle yasaktı. Aşık Veysel elinde bağlamasıyla geliyor, Atatürk Bulvarı'na sokmuyorlar. Niye? Bu ayağı çarıklı, kuşaklı köylüleri yabancı misyon şefleri görürlerse bizim çağdaş imajımız bozulur endişesi var. Bütün mesele bu. Fakat 1946'da çok partili siyasi hayata geçince, köylünün oyu kıymete binince öteki olmaktan çıktı. Ama diğer 4 grup öteki olarak kalmaya devam etti." 

DÜŞMAN ÜRETEREK AYAKTA DURAN BİR STATÜKO

Bu ötekileştirme sürecinin 12 Eylül darbesi koşullarında paranoyak hale geldiğini ve o dönem askerlerin bir grup profesörle birlikte illerde verdikleri konferanslarda neredeyse toplumun tüm kesimlerinin 'muzur', zararlı olarak anlatıldığını kaydeden Genel Başkan Yardımcısı Çelik, "Bu kadar insanı nasıl düşman ilan edersiniz? Düşman üreterek ayakta duran bir statüko" dedi.

Hüseyin Çelik, darbe yıllarında Van 100'ncü Yıl Üniversitesi'nde yarbayların verdiği konferansa göndermede bulunarak, şimdi 90 yaşında olduğunu söylediği Timurlenk Bozkurt'un sözlerini memleketi Van'ın yerel ağzıyla aktardı. Çelik, Azeri şivesiyle  "Sizin yadıklarını ben alt alta yazdım. Topladım, baktım bizim nüfusumuz çıkıyor. Bu nice devlettir ki yüzde 99 vatandaşını özüne düşma ilen etmiş nice yaşıyor?" dedi. 

CHP'YE ÖYLE BİR SİLME ÇEKTİLER Kİ 

Türkiye'nin çok partili siyasi sisteme geçiş sürecini anlatarak konuşmasını sürdüren Çelik, "Demokrat Parti kurulunca, yüzde 80'i köylü olan toplum, kendini Demokrat Parti'de bulmaya başladı. Akın akın Demokrat Parti'ye geldi. CHP'liler, elitist ya, diyorlar ki, 'Bu şapkalı hasolar mı bizi yönetecek, idare edecek?' Arkadaşlar, onların o beğenmediği, 'Haso' 'Memo' diye küçümsediği, aşağıladığı o adamlar var ya, 1950'de CHP'ye öyle bir silme çektiler ki sesi Bağdat'tan duyuldu. Ve 62 yıldır halkın parmak izleri CHP'nin suratında duruyor. Bir daha CHP, kendi başına, serbest seçimle iktidara asla gelmedi. Bundan sonra da gelmez Allah'ın izniyle" diye konuştu.

Bu sözleri salondan büyük alkış alan Çelik, Türkiye'nin siyasi tarihi için 'bürokratik cumhuriyet' tanımlaması yaptı. Tanımladığı bu sistem içinde de seçimlerini olduğunu, ama bürokratik egemenliğin bulunduğunu kaydeden Parti Sözcüsü Çelik, "Söz ve irade sivil ve askeri bürokrasiye aittir" dedi.
Ak Parti mücadelesinin bürokratik cumhuriyeti, demokratik cumhuriyet haline getirmek olduğunu kaydeden Hüseyin Çelik, Türkiye'nin yaşadığı darbe süreçlerinden örnekler verdi. Çelik, "Her darbeden sonra vatandaş hür iradesiyle başbaşa kalınca darbecilere ders vermiştir. 1965'te Adalet Partisi tek başına iktidara geldi. Türkiye'ye yanlışları doğru olarak dayattılar ve bize yanlışları doğru olarak benimsettiler. Bizi öğrenilmiş çaresizliğe ittiler" sözleriyle devam etti. 

TAKIM ELBİSE GİYMİŞ ORGENERALDİ ONLAR 

O öğrenilmiş çaresizliklerden birinin sürekli olarak generaller içinden cumhurbaşkanı seçmek olduğunu kaydeden Çelik, "Generalden cumhurbaşkanı olmaz mı, olur. Teğmenden de olur. Bu bir rant haline gelirse sıkıntı" dedi.

Turgut Özal'la birlikte Türkiye'de sivil cumhurbaşkanı döneminin başladığını, ama ondan sonra gelen Süleyman Demirel ve Ahmet Necdet Sezer için "Takım elbise giymiş orgeneraldi onlar" diyen Hüseyin Çelik, şunları söyledi: "Bizim bu coğrafyada büyük, güçlü ordumuz olması lazım. Gece rahat uyumamızı sağlayan ordumuzun olması lazım. Ama cuntaların cirit gezdiği, Sarı Kız, Ayışığı, Balyoz gibi planların hazırlanmadığı bir ordu olması lazım. Benim verdiğim parayla, benim verdiğim vergiyle belindeki silahı satın alınan gücün, günün birinde silahı bana doğrultmayacak, bunu bilmem lazım. Darbecilerden kendini kurtamış olması lazım. Darbe tipik bir geri kalmışlık göstergesidir. Biz darbe kelimesinden kendimizi kurtarmalıyız. Bütün bu yanlışlıkları cumhuriyet adına maskaralıkları bize olması gereken diye dayatmışlar."

Milli Eğitim Bakanı olduğu dönemde ilk katıldığı 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamasını anlatarak konuşmasına devam eden Hüseyin Çelik, "Törenlerimiz Kremlin Meydanı'ndaki törenlere benziyor. Öğretmenler acayip acayip yürüyorlar" değerlendirmesinde bulundu.

Toplumun AK Parti'yle öğrenilmiş çaresizliklere 'paydos' dediğini belirten Çelik, "Cumhuriyet eşittir demokrasi değildir. Biz cumhuriyeti demokrasi ile taçlandırmak istiyoruz" dedi.
Suriye'deki gelişmeleri de değerlendiren Çelik, "Beyni küçük olanlar 'Suriye'den bize ne' diyorlar" dedi ve CHP'nin bu süreçteki durumunun Çin, Rusya ve İran'la beraber olduğunu savundu. Konuşmasının sonunda soruları da yanıtlayan Çelik, satışa konu 2B arazilerinin rayiç bedellerinin yüksek oluşuyla ilgili bir soruya yarın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la Gaziantep'e gideceğini ve yolculuk sırasında uçakta tek konunun rayiç bedeller olacağını kaydetti. Çelik, "Sizin adınıza halli için gerek Başbakan, gerek Maliye Bakanı nezdinde gerekli girişimlerde bulunacağız. İyi kötü rayiç meselesi bildiğim meseledir, iyi kötü hallolur" dedi.  
SİZ DE BİR FIRÇA YEDİNİZ DEĞİL Mİ
Ak Parti Muratpaşa ilçe yöneticisi olduğunu belirten emekli astsubayın, astsubayların özlük haklarına ilişkin düzenlemenin gündemde olup olmadığına yönelik sorusuna "Siz de bir fırça yediniz değil mi?" karşılığını veren Hüseyin Çelik, "Çare pastayı büyütmemiz. Ne kadar büyütürsek insanımıza düşen pay da o kadar artar. Ak Parti bunu yapmaya çalıyor" dedi. 



EB (HA/RT)