İzmir’de KCK’ya yönelik operasyonlarla baskın düzenlenen BDP’nin 'Siyaset Akademisi' yeniden açıldı. Akademide 'Demokratikleşme' konulu ders veren BDP Muş Milletvekili Demir Çelik, hiyerarşi üzerine oturan devlete doğal toplum arasındaki çelişki ve çatışmanın hep var olduğunu bu çatışma ile mücadele konusunda ABD’nin başını çektiği yüksek güvenlikçi asayişçi model, AB’nin başını çektiği müzakere ve diyalog eksenli modelin yanısıra halkların demokratik çözüm seçeneğinin yer aldığını anlattı.

Demokratikleştirmenin küreselleşmenin ortaya çıkardığı bir ihtiyaç olduğunu belirten Demir Çelik, bilim ve teknolojideki hızlı gelişmelerin de süreci etkilediğini vurguladı. Çelik, şöyle konuştu:

"Türkiye’de nüfus 75 milyon. 25 milyon yoksul sınırında yaşayan insan var. Ancak, ülkede 92 milyon cep telefonu abonesi var. Bu telefon kullanımının en düşük maliyeti 20 lira. Herkesin cebinde birkaç kredi kartı var. Mayıs 2012’de borcundan dolayı takibe alınan kredi kartı borç miktarı 7 milyar 300 milyon lira."

Türkiye’nin 90 yıllık geçmişinde demokratikleşme konusunda 3 çelişkiyi birlikte yaşadığını anlatan Çelik, merkez devletin kimlik, çevre ve inançla çeliştiğini ileri sürdü. Çelik şunları söyledi:

"Devlet tekçi, farklı kimlikleri yadsıdı. Geçmişte bunun örneklerini gördük. Ermeniler'i soykırımla ortadan kaldırmaya çalıştı. Rumlar'ı tehcire zorladı. Katliam ve soykırımlarıyla kimliğini var etmeye çalıştı. 1978 Maraş, sonrasında Sivas katliamlarını sürdürdü. Ankara’da askeri ve sivil bürokrasi oturuyor, vesayetçi, merkeziyetçi, inkarcı ve katı bir konumda. Her türlü girdisine, içme suyu, kanalizasyon, kadın ve gençlik sorununa Ankara cevap verdiği için de sorunları bilmiyor açmazlarla çelişki içinde yaşamıştır. İnanç çelişkisi de var. Devlet Türktür. Devlet İslam’dır İslam Hanefi mezhebine dayalıdır. Ermenisi’ni, Yahudusi’ni istemediği gibi İslam içi kavgada Hanefi’dir. Aleviliği yadsır, kabul etmez. Süryanilik ve benzeri kültürler yeşersin istemez. Onların tehcire ortadan kaldırmaya yok edip gidermeye çalışır. Başaramadığı beceremediğini de benzeştirmeye çalışır. Bunu camisini açıp, anadilini unutturarak yapar. Hepimiz Kürdüz ama ana dilimiz Türkçe. Neden bizi asimile ettiği için kendi dilimi unutturup yeni bir kimlik ve kişilik kazandıran bir noktaya taşıdığı için. Bu çelişkiler 90 yıl boyunca giderilmediği için de hala devleti zorlayan bir niteliğe sahip. Türkiye’nin sancılı olmasının tüm komşularla savaşır noktaya getirmesinin nedeni bu. Dünyanın 16. ekonomik gücü ama bu güç nüfusun yüzde 2’si tarafından paylaşılıyor. Yüzde 98’i insani yaşam endeksinden yoksun. Dünya sıralamasında 92. sırada Bu çatışma nedeniyle insanlar mutsuz istihdamdan üretimden yoksun."



ED(İÖ/İD)